• 1903
  • حَدَّثَنَا أَبُو الوَلِيدِ ، وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ ، قَالاَ : حَدَّثَنَا شُعْبَةُ ، عَنِ الحَكَمِ ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ ، عَنِ الأَسْوَدِ ، عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا قَالَتْ : كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَى وَبِيصِ الطِّيبِ فِي مَفَارِقِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ مُحْرِمٌ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : فِي مَفْرِقِ النَّبِيِّ

    عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا قَالَتْ : " كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَى وَبِيصِ الطِّيبِ فِي مَفَارِقِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ مُحْرِمٌ "

    وبيص: الوبيص : البريق
    محرم: الإحرام : الإهلال بالحج أو بالعمرة ومباشَرة أسْبابهما وشُروطهما من خَلْع المَخِيط واجتِناب الأشياء التي مَنَعها الشرع كالطِّيب والنكاح والصَّيد وغير ذلك
    مفرق: المفرق : مكان فرق الشعر
    كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَى وَبِيصِ الطِّيبِ فِي مَفَارِقِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ
    لا توجد بيانات

    [5918] عبد الله هُوَ بن رَجَاءٍ الَّذِي أَخْرَجَ الْحَدِيثَ عَنْهُ مَقْرُونًا بِأَبِي الْوَلِيدِ وَهُوَ الطَّيَالِسِيُّ وَأَرَادَ أَنَّ أَبَا الْوَلِيدِ رَوَاهُ بِلَفْظِ الْجَمْعِ فَقَالَ مَفَارِقُ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ رَوَاهُ بِلَفْظِ الْإِفْرَادِ فَقَالَ مَفْرِقٌ وَقَدْ وَافَقَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ آدَمَ عِنْدَ الْمُصَنِّفِ فِي الطَّهَارَةِ وَمُحَمَّدَ بْنَ كَثِيرٍ عِنْدَ الْإِسْمَاعِيلِيِّ وَكَذَا عِنْدَ مُسْلِمٍ مِنْ رِوَايَةِ الْحَسَنِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ وَعِنْدَ أَحْمَدَ مِنْ رِوَايَةِ مَنْصُورٍ وَحَمَّادٍ وَعَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ كُلُّهُمْ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْهُ وَوَافَقَ أَبَا الْوَلِيدِ مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ غُنْدَرٌ عِنْدَ مُسْلِمٍ وَالْأَعْمَشُ عِنْدَ أَحْمَدَ وَالنَّسَائِيِّ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الْأَسْوَدِ عَنْ أَبِيهِ عِنْدَ مُسْلِمٍ وَكَأَنَّ الْجَمْعَ وَقَعَ بِاعْتِبَارِ تعدد انقسام الشّعْر وَالله أعلم (قَوْلُهُ بَابُ الذَّوَائِبُ) جَمْعُ ذُؤَابَةَ وَالْأَصْلُ ذَآئِبُ فَأُبْدِلَتِ الْهَمْزَةُ وَاوًا وَالذُّؤَابَةُ مَا يَتَدَلَّى مِنْ شعر الرَّأْس ذكر فِيهِ حَدِيث بن عَبَّاسٍ فِي صَلَاتِهِ خَلْفَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِاللَّيْلِ وَقَدْ مَضَى شَرْحُهُ فِي الصَّلَاةِ وَالْغَرَضُ مِنْهُ هُنَا


    [ رقم الحديث عند عبدالباقي:5598 ... ورقمه عند البغا: 5918 ]
    - حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ، قَالاَ: حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنِ الْحَكَمِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الأَسْوَدِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ: كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى وَبِيصِ الطِّيبِ فِى مَفَارِقِ النَّبِيِّ -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- وَهْوَ مُحْرِمٌ، قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فِى مَفْرِقِ النَّبِيِّ -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ-.وبه قال: (حدّثنا أبو الوليد) هشام بن عبد الملك الطيالسي (وعبد الله بن رجاء) ضد الخوف الغداني البصري (قالا: حدّثنا شعبة) بن الحجاج (عن الحكم) بفتحتين ابن عتيبة بضم العين وفتح الفوقية (عن إبراهيم) النخعي (عن الأسود) بن يزيد النخعي (عن عائشة -رضي الله عنها-) أنها (قالت: كأني أنظر إلى وبيص الطيب) بفتح الواو وكسر الموحدة وبعد التحتية الساكنة صاد مهملة بريق الطيب ولمعانه (في مفارق النبي -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- وهو محرم) جمع مفرق وجمع باعتبار أن كل جزء منه كنه مفرق وكان استعماله لذلك قبل الإحرام. (قال عبد الله) بن رجاء المذكور (في مفرق النبي -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ-) بفتح الميم وكسر الراء والإفراد على الأصل.


    [ رقم الحديث عند عبدالباقي:5598 ... ورقمه عند البغا:5918 ]
    - حدَّثنا أبُو الوَلِيد، وعَبْدُ الله بنُ رَجَاء قَالَا: حَدثنَا شُعْبَةُ عَنِ الحَكَمِ عَنْ إبْرَاهِيمَ عَنِ الأسْوَد عَنْ عائِشَةَ رَضِي الله عَنْهَا، قالَتْ كأنِّي أنْظُرُ إِلَى وبِيصِ الطِّيبِ فِي مَفارِقِ النبيِّ صلى الله عَلَيْهِ وَسلم وَهْوَ مُحْرِمٌ.قَالَ عَبْدُ الله فِي مَفْرقِ النبيِّ صلى الله عَلَيْهِ وَسلم.مطابقته للتَّرْجَمَة ظَاهِرَة. وَأَبُو الْوَلِيد عبد الْملك بن هِشَام الطَّيَالِسِيّ، وَالْحكم بِفتْحَتَيْنِ ابْن عتيبة مصغر عتبَة الدَّار وَإِبْرَاهِيم هُوَ النَّخعِيّ، وَيزِيد بن الْأسود النَّخعِيّ.قَوْله: (وبيص الطّيب) بإهمال الصَّاد أَي: بريقه ولمعانه وَكَانَ اسْتِعْمَال الطّيب قبل الْإِحْرَام. قَوْله: (فِي مفارق) جمع مفرق وَجمع نظرا إِلَى أَن كل جُزْء مِنْهُ كَأَنَّهُ مفرق، وَهَذِه رِوَايَة أبي الْوَلِيد وَوَافَقَهُ على هَذَا مُحَمَّد بن جَعْفَر غنْدر عِنْد مُسلم، وَالْأَعْمَش عِنْد أَحْمد وَالنَّسَائِيّ.قَوْله: (قَالَ عبد الله) هُوَ ابْن رَجَاء الْمَذْكُور (مفرق النَّبِي صلى الله عَلَيْهِ وَسلم) بِالْإِفْرَادِ، وَوَافَقَهُ على هَذَا آدم عِنْد البُخَارِيّ فِي الطَّهَارَة فِي: بابُُ من تطيب ثمَّ اغْتسل وَبَقِي أثر الطّيب، وَمُحَمّد بن كثير عِنْد الْإِسْمَاعِيلِيّ، وَعند مُسلم من رِوَايَة الْحسن بن عبيد الله فِي كتاب الْحَج، وَعِنْده أَيْضا من رِوَايَة الضَّحَّاك بن مخلد.

    حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ، وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنِ الْحَكَمِ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنِ الأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ ـ رضى الله عنها ـ قَالَتْ كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَى وَبِيصِ الطِّيبِ فِي مَفَارِقِ النَّبِيِّ ﷺ وَهْوَ مُحْرِمٌ‏.‏ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فِي مَفْرِقِ النَّبِيِّ ﷺ‏.‏

    Narrated `Aisha:As if I am now looking at the shine of the hair parting of the Prophet (ﷺ) while he was in the state of lhram

    Telah menceritakan kepada kami [Abu Al Walid] dan [Abdullah bin Raja'] keduanya berkata; telah menceritakan kepada kami [Syu'bah] dari [Al Hakam] dari [Ibrahim] dari [Al Aswad] dari ['Aisyah] radliallahu 'anha berkata; "Seakan-akan saya melihat kilatan minyak yang berada di ubun-ubun (rambut) Nabi shallallahu 'alaihi wasallam ketika beliau tengah berihram." Abdullah mengatakan; "Di ubun-ubun (rambut) Nabi

    Aişe r.anha'dan, dedi ki: "Ben hala Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ihramlı olduğu halde, saçlarını ayırdığı yerlerdeki kokunun parıltısını görüyor gibiyim." (Ravilerden) Abdullah (İbn Reca): "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in saçlarını ayırdığı yerde" demiştir. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Başın saçlarını ayırmak," yani başın saçlarını ortadan ikiye ayırmak. Bu da mefrak denilen yerde saçları ayırma anlamındadır. Mefrak, başın ortası demektir. Kelime olarak, saçın alın tarafından, başın ortasından ayrılma yerine denilir. "Müşrikler saçlarını ortadan ayırırlardı." Bundaki sır, putperestlerin kitap ehline iman etmekten en uzak olan kimseler olması ve kitap ehlinin genelolarak bir şeriate bağlı bulunmaları olabilir. Bu sebepten Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların kalplerini ısındırmak için onlara uygun hareket etmeyi -putperestlere aykırı hareket etme sonucuna götürse dahi- severdi. Onunla beraber bulunan ve çevresinde yer alan putperestler Müslüman olup, kitap ehli de küfürlerini sürdürüp gidince, artık kitap ehline muhalefet katıksız bir tutum haline geldi. "Daha sonra saçlarını ayırdı." Iyad. dedi ki: Saçları salmak, onları serbest bırakıp salıvermek demektir. Bunu anlatmak üzere kullanılan "sedele şa'rahu ve esdelehu" tabiri, saçını salıverip yan taraflarını birbirine bağlamaması halini anlatır. Aynı mı elbise için de bu anlamda kullanılır. Fark (ayırmak) ise, saçın bir kısmını diğerinden ayırıp alnı kapatmamasını sağlamaktır. Saçları ayırmak sünnettir. Çünkü nihai olarak yapılan bu olmuştur. Göründüğü kadarıyla bu husus vahiy ile gerçekleşmiş bulunmaktadır. Çünkü hadisi rivayet eden, hadisin baş tarafında: "Hakkında kendisine herhangi bir emir verilmemiş hususlarda kitap ehline muvafakat etmeyi severdi" demektedir. Bundan açıkça anlaşıldığına göre o saçlarını Allah'tan gelen bir emir üzere ortadan ayırdı. Öyle ki bazı ilim adamları bu hususta neshin meydana geldiğini, saçları salıvermenin ve alın üzerinde perçem yapmanın yasak olduğunu iddia dahi etmiştir. Aynışekilde bu görüş Ömer İbn Abdulaziz'den de rivayet edilmiş bulunmaktadır. Ancak Kurtubi, Iyad'a şöylece itiraz etmiştir: Zahir'olan, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu işi ancak onların kalplerini ısındırmak için yaptığıdır. Bunun onlara bir faydası olmayınca, onlara muhalefet etmeyi daha çok benimsedi. Onlara (bu gibi hususlarda) muhalefet etmesi ise onun için vacip değil, müstehap idi. Hadisi rivayet edenin: "Hakkında kendisine emir verilmemiş olan hususlarda" ifadesini kullanmış olması, ondan herhangi bir istekte bulunulmadığı hususlarda demektir. İstekte bulunmak (talep) ise hem vacip oluşu, hem de mendub oluşu kapsar. Bu hususta neshin söz konusu olduğu kanaatine gelince, rivayetlerin telif edilmesi mümkün olduğundan ötürü bir değer ifade etmez. Hatta masıahatın gözetilmesi dışında muhalefet ya da muvafakat etmenin şer'! bir hüküm olmaması ihtimali vardır. (Kurtubi devamla) dedi ki: Eğer saçları salıvermek neshedilmiş bir hüküm olsaydı, ashabın ya da onların çoğunluğunun bu şekilde uygulamaya dönmeleri gerekirdi. Onlardan nakledilen rivayetleregöre ise aralarından kimi saçlarını ayırır, kimi sarkıtırdı ve bundan dolayı kimse kimseyi ayıplamazdı. Ayrıca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kulaklarının yumuşaklarına kadar ulaşan saçları da vardı. Eğer bu saçları ayırabilirse ayırır, değilse olduğu halde bırakırdı. O halde sahih olan, saçları ortadan ayırmak vacip değil, müstehaptır. Malik'in ve cumhurun görüşü de budur. Nevevi de, saçları salıvermenin de, ortadan ayırmanın da caiz olduğunu belirtmiştir

    ہم سے ابوالولید اور عبداللہ بن رجاء نے بیان کیا، ان دونوں نے کہا کہ ہم سے شعبہ نے بیان کیا، ان سے حکم بن عتیبہ نے، ان سے ابراہیم نخعی نے، ان سے اسود نے اور ان سے عائشہ رضی اللہ عنہا نے بیان کیا جیسے میں اب بھی نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم کی مانگ میں احرام کی حالت میں خوشبو کی چمک دیکھ رہی ہوں۔ عبداللہ بن رجاء نے ( اپنی روایت میں ) «مفرق النبي ﷺ‏.‏» ( واحد کے صیغہ کے ساتھ ) بیان کیا یعنی مانگوں کی جگہ صرف لفظ مانگ استعمال کیا۔

    ‘আয়িশাহ (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেনঃ নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম মুহরিম অবস্থায় সিঁথিতে যে খুশবু ব্যবহার করতেন, আমি যেন তার ঔজ্জ্বল্য এখনও দেখতে পাচ্ছি। ‘আবদুল্লাহ বলেছেন, নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম সিঁথিতে অর্থাৎ ‘মাফারিক’ শব্দের পরিবর্তে তিনি ‘মাফরাক’ শব্দ বলেছেন। আধুনিক প্রকাশনী- ৫৪৮৫, ইসলামিক ফাউন্ডেশন

    ஆயிஷா (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: நபி (ஸல்) அவர்கள் இஹ்ராம் கட்டி யிருந்தபோது அவர்களின் தலை வகிடு களில் (அவர்கள் இஹ்ராம் கட்டுவதற்கு முன் பூசியிருந்த) நறுமணப் பொருள் மின்னியதை (இப்போதும்) நான் பார்ப்பதைப் போன்றுள்ளது. இந்த ஹதீஸ் இரு அறிவிப்பாளர் தொடர்களில் வந்துள்ளது. அவற்றில், அப்துல்லாஹ் பின் ரஜாஉ (ரஹ்) அவர்களது அறிவிப்பில் ‘நபி (ஸல்) அவர்களின் வகிட்டில்’ என்று (ஒருமையாக) வந்துள்ளது. அத்தியாயம் :