عَنْ أَبِي بَكْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : خَسَفَتِ الشَّمْسُ وَنَحْنُ عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَامَ يَجُرُّ ثَوْبَهُ مُسْتَعْجِلًا ، حَتَّى أَتَى المَسْجِدَ ، وَثَابَ النَّاسُ ، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ فَجُلِّيَ عَنْهَا ، ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْنَا ، وَقَالَ : " إِنَّ الشَّمْسَ وَالقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ ، فَإِذَا رَأَيْتُمْ مِنْهَا شَيْئًا فَصَلُّوا ، وَادْعُوا اللَّهَ حَتَّى يَكْشِفَهَا "
حَدَّثَنِي مُحَمَّدٌ ، أَخْبَرَنَا عَبْدُ الأَعْلَى ، عَنْ يُونُسَ ، عَنِ الحَسَنِ ، عَنْ أَبِي بَكْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : خَسَفَتِ الشَّمْسُ وَنَحْنُ عِنْدَ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، فَقَامَ يَجُرُّ ثَوْبَهُ مُسْتَعْجِلًا ، حَتَّى أَتَى المَسْجِدَ ، وَثَابَ النَّاسُ ، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ فَجُلِّيَ عَنْهَا ، ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْنَا ، وَقَالَ : إِنَّ الشَّمْسَ وَالقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ ، فَإِذَا رَأَيْتُمْ مِنْهَا شَيْئًا فَصَلُّوا ، وَادْعُوا اللَّهَ حَتَّى يَكْشِفَهَا
حَدَّثَنِي مُحَمَّدٌ، أَخْبَرَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، عَنْ يُونُسَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ أَبِي بَكْرَةَ ـ رضى الله عنه ـ قَالَ خَسَفَتِ الشَّمْسُ وَنَحْنُ عِنْدَ النَّبِيِّ ﷺ فَقَامَ يَجُرُّ ثَوْبَهُ مُسْتَعْجِلاً، حَتَّى أَتَى الْمَسْجِدَ وَثَابَ النَّاسُ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ، فَجُلِّيَ عَنْهَا، ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْنَا وَقَالَ " إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ، فَإِذَا رَأَيْتُمْ مِنْهَا شَيْئًا فَصَلُّوا وَادْعُوا اللَّهَ حَتَّى يَكْشِفَهَا ".
Narrated Abu Bakra:The solar eclipse occurred while we were sitting with the Prophet (ﷺ) He got up dragging his garment (on the ground) hurriedly till he reached the mosque The people turned (to the mosque) and he offered a two-rak`at prayer whereupon the eclipse was over and he traced us and said, "The sun and the moon are two signs among the signs of Allah, so if you see a thing like this (eclipse) then offer the prayer and invoke Allah till He remove that state
Telah menceritakan kepadaku [Muhammad] telah mengabarkan kepada kami [Abdul A'la] dari [Yunus] dari [Al Hasan] dari [Abu Bakrah] radliallahu 'anhu dia berkata; "Ketika kami berada di samping Nabi shallallahu 'alaihi wasallam, tiba-tiba terjadi gerhana Matahari, maka beliau segera berdiri menuju masjid, dan menarik pakainnya karena tergesa-gesa hingga tiba dimasjid. Lalu orang-orang pun segera berdiri di sisinya dan beliau mengerjakan shalat dua rakaat. Setelah matahari terang, beliau berkhutbah di hadapan kami seraya bersabda: "Matahari dan bulan tidak mengalami gerhana karena kematian atau kelahiran seseorang, tetapi keduanya merupakan tanda diantara tanda-tanda kebesaran Allah. Jika kalian melihat kedua gerhana tersebut, maka shalatlah dan berdoalah hingga gerhana tersingkap dari kalian (nampak kembali)
Ebu Bekre r.a.'dan, dedi ki: "BizIer Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda iken güneş tutuldu. AceIe edip eIbisesini sürükleyerek kalktı ve nihayet mescide geIdi. İnsanIar da mescide döndüIer. İki rekat namaz kII(dır)dı. Güneş tutuIması da geçti. Sonra bize yöneIerek şöyIe buyurdu: Şüphesiz güneş ve ay, AlIah'ın ayetlerinden iki ayettir. OnIarda bu kabiIden bir şey görecek oIursanız, AlIah onu açıp giderinceye kadar namaz kılıp dua ediniz." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Kibire kapılmaksızin izarını yerde sürükleyen kimse." BöyIe bir kişi sözü geçen tehditle istisna edilmiştir. Ama bu bir mazeret sebebiyIe ise, onun için bir veba! yoktur. Herhangi bir mazeretinin buIunmamasl hali ile ilgili açıklamalar da ileride geIecektir. "Gevşeyip sarkıyar." Gevşeyip sarkmasının sebebi, Ebu Bekr'in bedenen zayıf oIuşu idi. "Bu hususta ona dikkat etmeyecek oIursam", yani eğer gerektiği gibi dikkat etmezsem gevşeyip sarkar. Ma'merlin, Zeyd b. EsIem'den diye nakIettiği, Ahmed'de yer alan rivayette: "Şüphesiz benim izarım bazen gevşeyip sarkıyor" şeklindedir. Muhtemelen izarını bağladıktan sonra hareket edip yürüdüğünde yahut başka bir sebeple, kendi isteği olmadan çözülüyor; ona gerektiği gibi dikkat ederse çözülmüyormuş. ÇÜnkü gevşemeye yüz tuttukça onu bir daha sıkıştırıp bağlıyormuş. İbn Sa'd, Talha b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebi Bekr yoluyla Aişe'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Ebu Bekr oldukça zayıftl. İzarı yerinde durmaz ve onu düğümleyip bağladığı yerden gevşeyip sarkardı." "Sen bunu büyüklenerek yapanlardan değilsin." Zeyd b. Eslem yoluyla gelen rivayette: "Sen bunlardan değilsin" şeklindedir. Hadisten anlaşıldığına göre mutlak olarak, bir kasıt olmaksızın yerde izarı sürüklenen kimse için bir vebal yoktur. İbn Ebi Şeybe'nin, İbn Ömer'den her durumda izarı yerde sürükleyip çekmeyi mekruh gördüğüne dair rivayeti hakkında İbn Battal: Bu, onun işi oldukça sıkı tuttuğu hususlardan birisidir, diye açıklama yapmıştır. Yoksa bu başlıktaki hadisi bizzat kendisi rivayet etmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla bunun hükmü de onun için gizli değildir. Derim ki: Hayır, İbn Ömer'in bunu mekruh görmesi, ister büyüklenmek amacıyla olsun, ister olmasın kasten elbisesini sarkıtan herkes hakkında yorumlanır. Böyle bir açıklama da onun sözü geçen rivayetine uygundur. İbn Ömer'in herhangi bir amacı olmayan kimseyi sorumlu tutacağı zannedilmemelidir. O, bu işin mekruh olduğunu, izarı kendi isteği olmadığı halde yerde sürüklenen, sonra da bu halini devam ettirip bunu telafi etmeyen kimseyi kastederek söylemiştir. Bu hususta da görüş birliği vardır. Bununla birlikte (ilim adamları) buradaki kerahetin tahrimı ya da tenzihı olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Hadisten, hükümler hususunda şahısların farklı hallerinin göz önünde bulundurulacağı da anlaşılmaktadır. Bu da çoğunlukla göz önünde bulundurulması gereken bir esastır. "Bana Muhammed tahdis etti" diye başlayan (Ebu Bekre'nin rivayet ettiği) hadis, daha önce Küsuf namazı bahsinde açıklamasıyla geçmiş bulunmaktadır. Burada bu hadisin zikredilmesinden maksat, "acele ederek elbisesini yerde sürükleyerek kalktı" ibaresidir. Buradan elbisenin yerde sürüklenmesi, acele etme sebebiyle olmuşsa, yasağın kapsamına girmeyeceği anlaşılmaktadır. Böylelikle bu yasağın, sadece büyüklenmek maksadı ile olması haline mahsus olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte buradaki yasağın, -ileride yüce Allah'ın izniyle açıklanacağı gibi, uzunluğundan ötürü yerde sürüklenen kamis (entari) ve bu gibi elbiseleri giymenin caiz olduğunu söyleyecek kadar- yalnızca büyüklenmek kastı ile olması haline mahsus olduğunu kabul edenlerin lehine delilolacak bir taraf yoktur. "İnsanlar döndüler" ibaresi: mescidden çıkmış olduktan sonra mescide geri döndüler, demektir
مجھ سے بیکندی محمد بن سلام نے بیان کیا، کہا ہم کو عبدالاعلیٰ نے خبر دی، انہیں یونس نے، انہیں امام حسن بصری نے اور ان سے ابوبکرہ رضی اللہ عنہ نے بیان کیا کہ سورج گرہن ہوا تو ہم نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم کے ساتھ تھے۔ آپ جلدی میں کپڑا گھسیٹتے ہوئے مسجد میں تشریف لائے لوگ بھی جمع ہو گئے۔ نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم نے دو رکعت نماز پڑھائی، گرہن ختم ہو گیا، تب آپ ہماری طرف متوجہ ہوئے اور فرمایا ”سورج اور چاند اللہ کی نشانیوں میں سے دو نشانیاں ہیں اس لیے جب تم ان نشانیوں میں سے کوئی نشانی دیکھو تو نماز پڑھو اور اللہ سے دعا کرو یہاں تک کہ وہ ختم ہو جائے۔“
আবূ বাকরাহ (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেনঃ আমরা নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম এর নিকট ছিলাম, এমন সময় সূর্যগ্রহণ শুরু হল। তখন তিনি ব্যস্ত হয়ে দাঁড়ালেন এবং কাপড় টেনে টেনে মসজিদে পৌঁছলেন। লোকজন একত্রিত হল। তিনি দু’রাক‘আত সালাত আদায় করলেন। তখন সূর্য আলোকিত হয়ে গেল। এরপর আমাদের দিকে ফিরে বললেনঃ চন্দ্র ও সূর্য আল্লাহর নিদর্শনগুলোর দু’টি নিদর্শন, যখন তোমরা তাতে কোন কিছু হতে দেখবে, তখন সালাত আদায় করবে এবং আল্লাহর নিকট দু‘আ করতে থাকবে, যতক্ষণ না তা উজ্জ্বল হয়ে যায়। [১০৪০] (আধুনিক প্রকাশনী- ৫৩৬০, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)
அபூபக்ரா (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: நாங்கள் நபி (ஸல்) அவர்களிடம் இருந்தபோது சூரியகிரகணம் ஏற்பட்டது. உடனே நபி (ஸல்) அவர்கள் அவசரத்து டன் எழுந்து தமது ஆடையை இழுத்துக்கொண்டு பள்ளிவாசலுக்குச் சென்றார்கள் (பள்ளிவாசலில் இருந்து சென்றுவிட்ட) மக்கள் அனைவரும் திரும்பி வந்தனர். நபி (ஸல்) அவர்கள் சூரியகிரகணம் விலகும்வரை இரண்டு ரக்அத்கள் தொழுதார்கள். பிறகு நபி (ஸல்) அவர்கள் எங்களை நோக்கி, ‘‘சூரியனும் சந்திரனும் அல்லாஹ் வின் சான்றுகளில் இரு சான்றுகளாகும். அவற்றில் (கிரகணங்களில்) ஏதேனும் ஒன்றை நீங்கள் கண்டால் அல்லாஹ்வைத் தொழுது, அதை அவன் அகற்றும் வரை அவனிடம் பிரார்த்தியுங்கள்” என்று சொன்னார்கள்.5 அத்தியாயம் :