أَنَّهُ سَمِعَ حُذَيْفَةَ بْنَ اليَمَانِ ، يَقُولُ : كَانَ النَّاسُ يَسْأَلُونَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنِ الخَيْرِ ، وَكُنْتُ أَسْأَلُهُ عَنِ الشَّرِّ ، مَخَافَةَ أَنْ يُدْرِكَنِي ، فَقُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّا كُنَّا فِي جَاهِلِيَّةٍ وَشَرٍّ ، فَجَاءَنَا اللَّهُ بِهَذَا الخَيْرِ ، فَهَلْ بَعْدَ هَذَا الخَيْرِ مِنْ شَرٍّ ؟ قَالَ : " نَعَمْ " قُلْتُ : وَهَلْ بَعْدَ ذَلِكَ الشَّرِّ مِنْ خَيْرٍ ؟ قَالَ : " نَعَمْ ، وَفِيهِ دَخَنٌ " قُلْتُ : وَمَا دَخَنُهُ ؟ قَالَ : " قَوْمٌ يَهْدُونَ بِغَيْرِ هَدْيِي ، تَعْرِفُ مِنْهُمْ وَتُنْكِرُ " قُلْتُ : فَهَلْ بَعْدَ ذَلِكَ الخَيْرِ مِنْ شَرٍّ ؟ قَالَ : " نَعَمْ ، دُعَاةٌ عَلَى أَبْوَابِ جَهَنَّمَ ، مَنْ أَجَابَهُمْ إِلَيْهَا قَذَفُوهُ فِيهَا " قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ صِفْهُمْ لَنَا ، قَالَ : " هُمْ مِنْ جِلْدَتِنَا ، وَيَتَكَلَّمُونَ بِأَلْسِنَتِنَا " قُلْتُ : فَمَا تَأْمُرُنِي إِنْ أَدْرَكَنِي ذَلِكَ ؟ قَالَ : " تَلْزَمُ جَمَاعَةَ المُسْلِمِينَ وَإِمَامَهُمْ " قُلْتُ : فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُمْ جَمَاعَةٌ وَلاَ إِمَامٌ ؟ قَالَ : " فَاعْتَزِلْ تِلْكَ الفِرَقَ كُلَّهَا ، وَلَوْ أَنْ تَعَضَّ بِأَصْلِ شَجَرَةٍ ، حَتَّى يُدْرِكَكَ المَوْتُ وَأَنْتَ عَلَى ذَلِكَ "
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ المُثَنَّى ، حَدَّثَنَا الوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ ، حَدَّثَنَا ابْنُ جَابِرٍ ، حَدَّثَنِي بُسْرُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ الحَضْرَمِيُّ ، أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا إِدْرِيسَ الخَوْلاَنِيَّ ، أَنَّهُ سَمِعَ حُذَيْفَةَ بْنَ اليَمَانِ ، يَقُولُ : كَانَ النَّاسُ يَسْأَلُونَ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ عَنِ الخَيْرِ ، وَكُنْتُ أَسْأَلُهُ عَنِ الشَّرِّ ، مَخَافَةَ أَنْ يُدْرِكَنِي ، فَقُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّا كُنَّا فِي جَاهِلِيَّةٍ وَشَرٍّ ، فَجَاءَنَا اللَّهُ بِهَذَا الخَيْرِ ، فَهَلْ بَعْدَ هَذَا الخَيْرِ مِنْ شَرٍّ ؟ قَالَ : نَعَمْ قُلْتُ : وَهَلْ بَعْدَ ذَلِكَ الشَّرِّ مِنْ خَيْرٍ ؟ قَالَ : نَعَمْ ، وَفِيهِ دَخَنٌ قُلْتُ : وَمَا دَخَنُهُ ؟ قَالَ : قَوْمٌ يَهْدُونَ بِغَيْرِ هَدْيِي ، تَعْرِفُ مِنْهُمْ وَتُنْكِرُ قُلْتُ : فَهَلْ بَعْدَ ذَلِكَ الخَيْرِ مِنْ شَرٍّ ؟ قَالَ : نَعَمْ ، دُعَاةٌ عَلَى أَبْوَابِ جَهَنَّمَ ، مَنْ أَجَابَهُمْ إِلَيْهَا قَذَفُوهُ فِيهَا قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ صِفْهُمْ لَنَا ، قَالَ : هُمْ مِنْ جِلْدَتِنَا ، وَيَتَكَلَّمُونَ بِأَلْسِنَتِنَا قُلْتُ : فَمَا تَأْمُرُنِي إِنْ أَدْرَكَنِي ذَلِكَ ؟ قَالَ : تَلْزَمُ جَمَاعَةَ المُسْلِمِينَ وَإِمَامَهُمْ قُلْتُ : فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُمْ جَمَاعَةٌ وَلاَ إِمَامٌ ؟ قَالَ : فَاعْتَزِلْ تِلْكَ الفِرَقَ كُلَّهَا ، وَلَوْ أَنْ تَعَضَّ بِأَصْلِ شَجَرَةٍ ، حَتَّى يُدْرِكَكَ المَوْتُ وَأَنْتَ عَلَى ذَلِكَ
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ جَابِرٍ، حَدَّثَنِي بُسْرُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ الْحَضْرَمِيُّ، أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا إِدْرِيسَ الْخَوْلاَنِيَّ، أَنَّهُ سَمِعَ حُذَيْفَةَ بْنَ الْيَمَانِ، يَقُولُ كَانَ النَّاسُ يَسْأَلُونَ رَسُولَ اللَّهِ ﷺ عَنِ الْخَيْرِ، وَكُنْتُ أَسْأَلُهُ عَنِ الشَّرِّ، مَخَافَةَ أَنْ يُدْرِكَنِي فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا كُنَّا فِي جَاهِلِيَّةٍ وَشَرٍّ فَجَاءَنَا اللَّهُ بِهَذَا الْخَيْرِ، فَهَلْ بَعْدَ هَذَا الْخَيْرِ مِنْ شَرٍّ قَالَ " نَعَمْ ". قُلْتُ وَهَلْ بَعْدَ ذَلِكَ الشَّرِّ مِنْ خَيْرٍ قَالَ " نَعَمْ، وَفِيهِ دَخَنٌ ". قُلْتُ وَمَا دَخَنُهُ قَالَ " قَوْمٌ يَهْدُونَ بِغَيْرِ هَدْىٍ، تَعْرِفُ مِنْهُمْ وَتُنْكِرُ ". قُلْتُ فَهَلْ بَعْدَ ذَلِكَ الْخَيْرِ مِنْ شَرٍّ قَالَ " نَعَمْ، دُعَاةٌ عَلَى أَبْوَابِ جَهَنَّمَ، مَنْ أَجَابَهُمْ إِلَيْهَا قَذَفُوهُ فِيهَا ". قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ صِفْهُمْ لَنَا. قَالَ " هُمْ مِنْ جِلْدَتِنَا، وَيَتَكَلَّمُونَ بِأَلْسِنَتِنَا ". قُلْتُ فَمَا تَأْمُرُنِي إِنْ أَدْرَكَنِي ذَلِكَ قَالَ " تَلْزَمُ جَمَاعَةَ الْمُسْلِمِينَ وَإِمَامَهُمْ ". قُلْتُ فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُمْ جَمَاعَةٌ وَلاَ إِمَامٌ قَالَ " فَاعْتَزِلْ تِلْكَ الْفِرَقَ كُلَّهَا، وَلَوْ أَنْ تَعَضَّ بِأَصْلِ شَجَرَةٍ، حَتَّى يُدْرِكَكَ الْمَوْتُ، وَأَنْتَ عَلَى ذَلِكَ ".
Narrated Hudhaifa bin Al-Yaman:The people used to ask Allah's Messenger (ﷺ) about the good but I used to ask him about the evil lest I should be overtaken by them. So I said, "O Allah's Messenger (ﷺ)! We were living in ignorance and in an (extremely) worst atmosphere, then Allah brought to us this good (i.e., Islam); will there be any evil after this good?" He said, "Yes." I said, 'Will there be any good after that evil?" He replied, "Yes, but it will be tainted (not pure.)'' I asked, "What will be its taint?" He replied, "(There will be) some people who will guide others not according to my tradition? You will approve of some of their deeds and disapprove of some others." I asked, "Will there be any evil after that good?" He replied, "Yes, (there will be) some people calling at the gates of the (Hell) Fire, and whoever will respond to their call, will be thrown by them into the (Hell) Fire." I said, "O Allah s Apostle! Will you describe them to us?" He said, "They will be from our own people and will speak our language." I said, "What do you order me to do if such a state should take place in my life?" He said, "Stick to the group of Muslims and their Imam (ruler)." I said, "If there is neither a group of Muslims nor an Imam (ruler)?" He said, "Then turn away from all those sects even if you were to bite (eat) the roots of a tree till death overtakes you while you are in that state
Telah menceritakan kepada kami [Muhammad bin Al Mutsanna] telah menceritakan kepada kami [Al Walid bin Muslim] telah menceritakan kepada kami [Ibnu Jabir] telah menceritakan kepadaku [Busr bin Ubaidullah Al Khadrami], ia mendengar [Abu Idris alkhaulani], ia mendengar [Khudzaifah Ibnul yaman] mengatakan; Orang-orang bertanya Rasulullah Shallallahu'alaihiwasallam tentang kebaikan sedang aku bertanya beliau tentang keburukan karena khawatir jangan-jangan aku terkena keburukan itu sendiri. Maka aku bertanya 'Hai Rasulullah, dahulu kami dalam kejahiliyahan dan keburukan, lantas Allah membawa kebaikan ini, maka apakah setelah kebaikan ini ada keburukan lagi? Nabi menjawab 'Tentu'. Saya bertanya 'Apakah sesudah keburukan itu ada kebaikan lagi? 'Tentu' Jawab beliau, dan ketika itu ada kotoran, kekurangan dan perselisihan. Saya bertanya 'Apa yang anda maksud kotoran, kekurangan dan perselisihan itu? Nabi menjawab 'Yaitu sebuah kaum yang menanamkan pedoman bukan dengan pedomanku, engkau kenal mereka namun pada saat yang sama engkau juga mengingkarinya. Saya bertanya 'Adakah steelah kebaikan itu ada keburukan? Nabi menjawab 'O iya,,,,, ketika itu ada penyeru-penyeru menuju pintu jahannam, siapa yang memenuhi seruan mereka, mereka akan menghempaskan orang itu ke pintu-pintu itu. Aku bertanya 'Ya Rasulullah, tolong beritahukanlah kami tentang ciri-ciri mereka! Nabi menjawab; Mereka adalah seperti kulit kita ini, juga berbicara dengan bahasa kita. Saya bertanya 'Lantas apa yang anda perintahkan kepada kami ketika kami menemui hari-hari seperti itu? Nabi menjawab; Hendaklah kamu selalu bersama jamaah muslimin dan imam mereka! Aku bertanya; kalau tidak ada jamaah muslimin dan imam bagaimana? Nabi menjawab; hendaklah kau jauhi seluruh firqah (kelompok-kelompok) itu, sekalipun kau gigit akar-akar pohon hingga kematian merenggutmu kamu harus tetap seperti itu
Huzeyfe b. el-Yeman anlatmıştır: İnsanlar Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hayır hakkında soru soruyorlardı. Ben ise bana erişir diye korkumdan kötülüğü sorardım. Bir keresinde "Ya Resulallah! Biz (vaktiyle) cahiliye döneminde ve kötülük içindeydik. Sonra Yüce Allah bize bu hayrı getirdi. Bu hayırdan sonra bir şer var mıdır?" diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Evet, vardır!" diye buyurdu. Ben "O kötülük ve şerden sonra bir hayır var mıdır?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Evet, içinde kin ve fesat bulunan bir hayır olacaktır" buyurdu. Ben "Onun fesadı nedir?" diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "O devirde gelecek bir zümre, benim sünnetim ve yolumun dışında bir yoldan gideceklerdir. Sen bazılarının hareketlerini tanıyacak ve tepki koyacaksın" buyurdu. Ben "Ya Resulallah! Bu karışık hayır devrinden sonra yine bir şer ve fesat devri gelecek midir?" diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Evet, gelecektir. O devirde birtakım davetçiler halkı cehennem kapılarına çağıracaklardır. Her kim onların davetine icabet ederse onu cehenneme atacaklardır" buyurdu. Ben "Ya Resulallah! Bu davetçileri bize tanıtsanız!" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Onlar bizim milletimizin insanlarıdır. Bizim dillerimizle konuşurlar" buyurdu. Ben "Ya Resulallah! O devre yetişirsem nasıl hareket etmemi emredersiniz?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Müslümanların topluluğundan ayrılma ve onların idarecilerine itaat et!" buyurdu. Ben "Ya Resulallah! Onların bir topluluğu ve başlarında idarecileri yoksa?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Bu takdirde bu fırkaların hepsinden -senin açından bir ağaç kökünü ısırmak gibi meşakkatli bile olsa- uzak dur! Artık ölüm sana erişinceye kadar bu tavır üzere bulun!" buyurdu. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Cemaat bulunmadığında nasıl hareket edileceği. " Başlıktaki "Kane" burada tam fiildir. Manası şudur: Bir halife etrafında bir araya gelmeden önce ihtilaf durumunda Müslüman ne şekilde hareket etmelidir? "Biz (vaktiyle) cahiliye döneminde ve kötülük içindeydik." Huzeyfe bu sözü ile İslam'dan önce küfür içinde olduklarına, birbirlerini öldürüp, birbirlerinin mallarını yağmaladıklarına ve çirkin fiilleri işlediklerine işaret etmektedir. "Sonra Yüce Allah bize bu hayrı getirdi." Yani bize imanı, düzgün hali veya çirkin fiillerden kaçınmayı nasip etti. Müslim'in nakline göre Huzeyfe "Biz şimdi o durumdayız" demiştir. "O kötülük ve şerden sonra bir hayır var mıdır?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "evet, vardır" buyurdu. İbn Ebi Şeybe'de SUbey' b. Halid'in nakline göre Huzeyfe "Bu kötülükten korunmanın yolu nedir?" diye sormuş. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Kılıçtır" diye cevap vermiştir. Huzeyfe "Kılıçtan sonr.a başka bir şey daha var mıdır?" diye sorunca, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Evet, vardır! Bu ateşkestir" buyurmuştur. (İbn Ebi Şeybe, Musannef, 7,447. ) Hadiste geçen "şer / kötülük" ten maksat, Hz. Osman'ın öldürülmesinden sonra ortaya çıkan bir dizi fitnelerdir ya da bu fitnelerin sonucu ahirette verilecek cezalardır. "Evet, içinde kin ve fesat bulunan bir hayır olacaktır." Arapça'da "dehan" kin demektir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bununla kötülük döneminden sonra gelecek olan iyilik döneminin halisane ve saf bir iyilik değil, içerisinde bulanıklık olan bir iyilik dönemi olduğuna işaret etmektedir. Bazılarına göre "eddahan" kelimesinden maksat, "duhan =duman" dır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bununla yaşanılacak durumun bulanıklığına işaret etmektedir. Başka alimlere göre "ed-dahan" istenilmeyen ve hoşlanılmayan her şeydir. Ebu Ubeyd, bu hadiste ne söylenmek istediğini bir başka hadis şu şekilde açıklamaktadır demiş.tir: "İnsanlann kalbi eski safiyetine dönmeyecektir." "Dahan" kelimesi esasen hayvanın rengindeki bulanıklık anlamına gelmektedir. Buna göre hadisin manası onların kalpleri birbirine karşı saf ve tertemiz olmayacaktır demek olur. "O devirde gelecek hir zümre, benim sünnetim ve yolumun dışında bir yoldan gideceklerdir." Ebu'I-Esved'in rivayet i "Benden sonra benim yolumdan gidip, sünnetime uy'mayacak amirler gelecektir" şeklindedir. "......." yani o adı geçen tophıluktan bazılarını tanıyıp, yaptıkları amellere tepki göstereceksin. Müslim'in Ummü Seleme'den nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Kim bunlara tepki gösterirse uzak olur, kim hoşlanmazsa salim olur" buyurmuştur.(Müs/im, İmara) "........" kelimesinin çoğulu olup, haktan başkasına davet eden davetçiler demektir. "Cehennem kapılan üzerine çağıracaklar." Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onlar hakkında bu ifadeyi kullanması, ileride bu duruma düşmeleri açısındandır. Bu tıpkı haram bir fiili emreden kimseye "Adam cehennemin kıyısında durdu" denilmesine benzer. "Onlar bizim milletimizin insanlandır. " Yani bizim kavmimizden, dilimizi konuşan ve milletimize mensup kimselerdir. Kabisi şöyle demiştir: Hadisin manası şudur: Onlar zahiren bizim dinimiz üzeredirler ama içten muhaliftirler. Ebü'I-Esved'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Onlann içinde birtakım kimseler vardır ki kılıklan insan gibi olmasına karşılık, kalpleri şeytanın kalpleri gibidir" demiştir. Kadı Iyaz şöyle der: Hadiste yer alan "birinci kötülük"ten maksat, Hz. Osman' dan sonra meydana gelen fitnelerdir. Ondan sonra meydana gelen hayırdan maksat Ömer b. Abdulaziz zamanında görülen iyi icraatlardır. "Tanıdığın ve yaptıklarına tepki koyduğun kimseler"den maksat Ömer b. Abdulaziz'den sonrakilerdir. Onların içinde sünnete, adalete yapışanlar olduğu gibi bid'ate davet eden ve insanlara zulmeden kimseler de vardı. Biz de şunu ekleyelim: Öyle anlaşılıyor ki hadisteki "birinci kötülük"ten maksat, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in işaret ettiği ilk fitnelerdir. "Hayır" dan maksat ise insanların Ali ve Muaviye etrafında toplanmalarıdır. "Dehan" kelimesi ile kastedilen, Irak'ta Ziyad örneğinde olduğu gibi onların zamanındaki bazı valiler ve Haricller örneğinde olduğu gibi bazı kimselerin muhalefetidir. "Cehennem kapıları üzerindeki davetçiler", Haricl ve başkalarından olmak üzere iktidarı talep eden kimseler demektir. Nebi s.a.v. "Müslümanlann topluluğundan aynlma ve onlann idarecilerine itaat et" sözüyle buna işaret etmektedir. Yani Müslümanların idarecileri zalim bile olsa onlara yapış demektir. Nitekim Ebu.'I-Esved'in "O sırtına vursa ve malını alsa bile" şeklindeki rivayet i bunu açıklığa kavuşturmaktadır. Haccac'ın ve benzerlerinin valiliği döneminde bunun birçok örnekleri görülmüştür. "Bir ağaç kökünü ısırmak gibi ... " Bu ifade Müslümanların topluluğuna bağlanmanın ve asi bile olsalar onların hükümdarlarına itaat etmenin gerektiğinin kinayeli anlatımıdır. Beydavi' şöyle demiştir: Hadisin manası şudur: Yeryüzünde halife yoksa uzlete çekil ve zamanın sıkıntılarını üstlenmek için sabırlı ol. "Ağaç kökünü ısırma" tabiri, meşakkat çekmenin kinayeli anlatımıdır. Bu "Filanca ağrılarının şiddetinden taşı ısırıyor" cümlesine benzer ya da maksat bağlanmaktır. Bir başka hadisteki ".L:-Irl4 4::k =onu azı dişleriyle ısırdılar, ona hırsla sanldılar" hadisi örnektir. Birinci yaklaşımı ve başka hadisteki şu ifade teyit etmektedir: "Bir ağacın kökünü ısırdığın halde ölmen onlardan birinin ardından gitmekten sana daha hayırlıdır." İbn Battal şöyle der: Bu hadis Müslümanların topluluğuna yapışmanın ve zalim idarecilere isyan etmemenin gerekliği konusunda fıkıh bilginlerine delil olmuştur. Zira Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem diğer zümreyi "Cehennemin kapılan üzerindeki davetçiler" olarak nitelemektedir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlar hakkında birinci zümre hakkında kullandığı gibi "Onları tanırsın, bazı hareketlerine tepki gösterirsin" dememiştir. Onların bu şekilde olmaları, hak üzere olmamalarından başka bir sebeb e dayanmamaktadır. Bununla birlikte Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem topluluktan ayrılmamayı emretmiştir. Taberi' şöyle demiştir: Hadisteki emir ve topluluk hakkında ihtilaf edilmiştir. Bazıları bu emir, vücub ifade eder, topluluk ise Müslümanların çoğunluğudur demişlerdir. Taberi' daha sonra Muhammed b. Si'ri'n'in bir haberine yer vermiştir. Buna göre İbn Mesud, Hz. Osman öldürülünce ne yapacağını soran kimseye "Topluluğa sarıL. Çünkü Yüce Allah, Muhammed ümmetin İ sapıklık üzere bir araya getirmez" tavsiyesinde bulunmuştur. Bir başka grup ise "Topluluk"tan maksat, sahabilerdir, onlardan sonraki nesil değildir derken, bir diğer grup onlardan maksat ilim ehlidir, çünkü Yüce Allah alimleri halka hüccet ve delil olarak yaratmıştır. İnsanlar dini hususlarda onlara uyarlar demişlerdir. Taberl'ye göre doğru olanı şudur: Haberden maksad, idareci olması hususunda ittifak edilen kimseye itaat üzere olan topluluktan ayrılmamak gerekir. Böyle bir idareciye uymaktan vazgeçen kimse cemaatten ayrılmış demektir. Taberi şöyle devam eder: Hadisten anlaşıldığına göre insanların idarecileri yoksa ve zümrelere, hiziplere ayrılmışlarsa kişi bu fırkalardan herhangi birine uymaz, kötülüğe düşmek korkusuyla gücü yetiyorsa bunların tümünden uzak durur. Hadisten Çıkan Sonuçlar 1- İbn Ebi Cemre şöyle der: Hadiste Yüce Allah'ın her bir kulunu dilediği tavra nasıl yönlendirdiğine dair hikmeti yer almaktadır. Bunun neticesi olarak sahabilerin çoğunluğuna gereğine göre amel edip, başkalarına tebliğ etmeleri için iyiliğin çeşitlerini sorma sevgisi verilirken, Huzeyfe'ye kötülüğü sorma sevdirilmiştir. Bununla onun kötülükten kaçınması ve yapılan açıklamanın Yüce Allah'ın kurtulmasını dilediği kimselerden kötülı1ğü savuşturmasına sebep olması hedeflenmiştir. 2- Hadisten Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gönlünün ne kadar geniş (toleransıı) olduğu ve bütün hikmetleri bildiği anlaşılmaktadır. Hatta Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine soru soran herkese durumuna uygun cevap veriyordu. 3- Herhangi bir şeyin sevgisi nasip olan herkes, o konuda başkasından daha üstündür. Bundan dolayı Huzeyfe Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sır arkadaşıydı ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu sırları ondan başkasına söylemiyordu. Öyle ki ona münafıkların isimlerini ve ileride olacak birçok şeyleri haber vermişti. 4- Öğretme adabından birisi de öğretmenin öğrenciye mubah olan ilimIerden onun eğilim duyduğunu gördüğü ilimieri öğretmesidir. Çünkü böylesi onun hızlı anlaması ve gereğini yapması için en uygun yoldur. 5- Hayır yoluna insanı ileten her şeye hayır denir. Bunun aksi için de aynı şeyleri söylemek mümkündür. 6- Dil için kitap ve sünnet dışında bir asıl tespit edip, kitap ve sünneti o uydurulan aslın bir uzantısı yapan kimse kınanmıştır. 7 - Batılı ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yoluna muhalif olan her şeyi reddetmek gerekir. Bunu söyleyen, ister yüksek tabakadan, ister aşağı zümreden olsun hiç farketmez
ہم سے محمد بن مثنیٰ نے بیان کیا، انہوں نے کہا ہم سے ولید بن مسلم نے بیان کیا، انہوں نے کہا ہم سے ابن جابر نے بیان کیا، ان سے بسر بن عبیداللہ الخصرمی نے بیان کیا، انہوں نے ابوادریس خولانی سے سنا، انہوں نے حذیفہ بن الیمان رضی اللہ عنہ سے سنا، انہوں نے بیان کیا کہ لوگ رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم سے خیر کے بارے میں پوچھا کرتے تھے لیکن میں شر کے بارے میں پوچھتا تھا۔ اس خوف سے کہ کہیں میری زندگی میں ہی شر نہ پیدا ہو جائے۔ میں نے پوچھا: یا رسول اللہ! ہم جاہلیت اور شر کے دور میں تھے پھر اللہ تعالیٰ نے ہمیں اس خیر سے نوازا تو کیا اس خیر کے بعد پھر شر کا زمانہ ہو گا؟ نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا کہ ہاں۔ میں نے پوچھا: کیا اس شر کے بعد پھر خیر کا زمانہ آئے گا؟ نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا ہاں لیکن اس خیر میں کمزوری ہو گی۔ میں نے پوچھا کہ کمزوری کیا ہو گی؟ فرمایا کہ کچھ لوگ ہوں گے جو میرے طریقے کے خلاف چلیں گے، ان کی بعض باتیں اچھی ہوں گی لیکن بعض میں تم برائی دیکھو گے۔ میں نے پوچھا کیا پھر دور خیر کے بعد دور شر آئے گا؟ فرمایا کہ ہاں جہنم کی طرف سے بلانے والے دوزخ کے دروازوں پر کھڑے ہوں گے، جو ان کی بات مان لے گا وہ اس میں انہیں جھٹک دیں گے۔ میں نے کہا: یا رسول اللہ! ان کی کچھ صفت بیان کیجئے۔ فرمایا کہ وہ ہمارے ہی جیسے ہوں گے اور ہماری ہی زبان ( عربی ) بولیں گے۔ میں نے پوچھا: پھر اگر میں نے وہ زمانہ پایا تو آپ مجھے ان کے بارے میں کیا حکم دیتے ہیں؟ فرمایا کہ مسلمانوں کی جماعت اور ان کے امام کے ساتھ رہنا۔ میں نے کہا کہ اگر مسلمانوں کی جماعت نہ ہو اور نہ ان کا کوئی امام ہو؟ فرمایا کہ پھر ان تمام لوگوں سے الگ ہو کر خواہ تمہیں جنگل میں جا کر درختوں کی جڑیں چبانی پڑیں یہاں تک کہ اسی حالت میں تمہاری موت آ جائے۔
হুযাইফাহ ইবনু ইয়ামান (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেন, লোকেরা রাসূলূল্লাহ্ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম-কে কল্যাণের বিষয়াবলী জিজ্ঞেস করত। কিন্তু আমি তাঁকে অকল্যাণের বিষয় সম্পর্কে জিজ্ঞেস করতাম এ ভয়ে যে, অকল্যাণ আমাকে পেয়ে না বসে। আমি জিজ্ঞেস করলাম, হে আল্লাহর রাসূল! আমরা তো জাহিলীয়্যাত ও অকল্যাণের মাঝে ছিলাম। এরপর আল্লাহ্ তা‘আলা আমাদেরকে এ কল্যাণের মধ্যে নিয়ে আসলেন। এ কল্যাণের পর আবারও কি অকল্যাণ আসবে? তিনি বললেন, হ্যাঁ। তবে এর মধ্যে কিছুটা ধূম্রজাল থাকবে। আমি প্রশ্ন করলাম, এর ধূম্রজাল কিরূপ? তিনি বললেনঃ এক জামা‘আত আমার তরীকা ছেড়ে অন্য পথ ধরবে। তাদের থেকে ভাল কাজও দেখবে এবং মন্দ কাজও দেখবে। আমি জিজ্ঞেস করলাম, সে কল্যাণের পর কি আবার অকল্যাণ আসবে? তিনি বললেন, হ্যাঁ। জাহান্নামের দিকে আহ্বানকারী এক সম্প্রদায় হবে। যে ব্যক্তি তাদের আহ্বানে সাড়া দেবে, তাকে তারা জাহান্নামে নিক্ষেপ করে ছাড়বে। আমি বললাম, হে আল্লাহর রাসূল! তাদের কিছু স্বভাবের কথা আমাদের বর্ণনা করুন। তিনি বললেনঃ তারা আমাদের লোকই এবং আমাদের ভাষায়ই কথা বলবে। আমি বললাম, যদি এমন অবস্থা আমাকে পেয়ে বসে, তাহলে কী করতে হুকুম দেন? তিনি বললেনঃ মুসলিমদের জামা‘আত ও ইমামকে আঁকড়ে থাকবে। আমি বললাম, যদি তখন মুসলিমদের কোন (সংঘবদ্ধ) জামা‘আত ও ইমাম না থাকে? তিনি বললেনঃ তখন সকল দলমত ত্যাগ করে সম্ভব হলে কোন গাছের শিকড় কামড়িয়ে পড়ে থাকবে, যতক্ষণ না সে অবস্থায় তোমার মৃত্যু উপস্থিত হয়। [৩৬০৬] (আধুনিক প্রকাশনী- ৬৫৯১, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)
ஹுதைஃபா பின் அல்யமான் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்களிடம் மக்கள் நன்மையைப் பற்றிக் கேட்டுக்கொண்டிருந்தார்கள். நான் நபியவர்களிடம் தீமையைப் பற்றிக் கேட்டுக்கொண்டிருந்தேன். அது என்னைத் தீண்டிவிடுமோ என்று அஞ்சி யதே காரணம். நான், “அல்லாஹ்வின் தூதரே! நாங்கள் அறியாமைக் கால மாச்சரியத்திலும் தீமையிலும் மூழ்கிக் கிடந்தோம். அப்போது அல்லாஹ் (இஸ்லாம் எனும்) இந்த நன்மையை எங்களிடம் கொண்டுவந்தான். இந்த நன்மைக்குப் பிறகு ஒரு தீமை (குழப்பம்) இருக்கின்றதா?” என்று கேட்டேன். நபி (ஸல்) அவர்கள், “ஆம் (இருக்கின்றது)” என்று பதிலளித்தார்கள். நான், “அந்தத் தீமைக்குப் பிறகு நன்மை ஏதும் இருக்கின்றதா?” என்று கேட்டேன். நபி (ஸல்) அவர்கள், “ஆம். ஆனால், அதில் சற்று கலங்கலான நிலை (குழப்பம்) இருக்கும்” என்று பதிலளிக்க நான், “அந்தக் கலங்கலான நிலை என்ன?” என்று கேட்டேன். அதற்கு அவர்கள், “ஒரு கூட்டத்தார் எனது நேர்வழியல்லாத ஒன்றைக்கொண்டு பிறருக்கு வழிகாட்டுவார்கள். அவர்களில் நன்மையையும் நீ காண்பாய்; தீமையையும் நீ காண்பாய்” என்று பதிலளித்தார்கள். நான், “அந்த நன்மைக்குப் பிறகு ஒரு தீமை உண்டா?” என்று கேட்டேன். அதற்கு அவர்கள், “ஆம்; நரகத்தின் வாயில்களுக்கு (வருமாறு) அழைப்பவர்கள் சிலர் தோன்றுவார்கள். அவர்களின் அழைப்பை ஏற்பவனை நரகத்தில் அவர்கள் எறிந்துவிடுவார்கள்” என்று பதிலளித்தார்கள். நான், “அல்லாஹ்வின் தூதரே! அவர்க(ளுடைய அடையாளங்க)ளை எங்களுக்குத் தெரிவியுங்கள்” என்று கேட்க, நபி (ஸல்) அவர்கள், “அவர்கள் நம் இனத்தைச் சேர்ந்தவர்களாகவே இருப்பார்கள்; நம் மொழிகளையே பேசுவார்கள்” என்று பதிலளித்தார்கள். நான், “இந்த (மனிதர்களைச் சந்திக்கும்) நிலையை அடைந்தால் என்ன (செய்ய வேண்டுமென்று) எனக்குக் கட்டளையிடுகின்றீர்கள்?” என்று கேட்டேன். அதற்கு நபி (ஸல்) அவர்கள், “நீ முஸ்லிம்களின் ஜமாஅத்தை (கூட்டமைப்பை)யும் அவர்களுடைய தலைவரையும் (இறுகப்) பற்றிக்கொள்” என்று பதிலளித்தார்கள். அதற்கு நான், “அவர்களுக்கு ஒரு கூட்டமைப்போ ஒரு தலைவரோ இல்லை (பல பிரிவுகளாகப் பிரிந்து கிடக்கிறார்கள்) என்றால் (என்ன செய்வது)?” என்று கேட்டேன். நபி (ஸல்) அவர்கள், “அந்தப் பிரிவுகள் அனைத்தையும்விட்டு (விலகி) ஒதுங்கிவிடு; ஒரு மரத்தின் வேர் பாகத்தை பற்களால் நீ கவ்விப்பிடித்திருக்க நேர்ந்து, அதே நிலையில் மரணம் உன்னைத் தழுவிக்கொண்டாலும் சரி (எந்தப் பிரிவினரோடும் சேர்ந்துவிடாதே)” என்று பதிலளித்தார்கள்.22 அத்தியாயம் :