سَمِعْتُ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ : سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ مُسْتَنِدٌ إِلَيَّ يَقُولُ : " اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَارْحَمْنِي وَأَلْحِقْنِي بِالرَّفِيقِ "
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ ، عَنْ هِشَامٍ ، عَنْ عَبَّادِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ ، قَالَ : سَمِعْتُ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ : سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ وَهُوَ مُسْتَنِدٌ إِلَيَّ يَقُولُ : اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَارْحَمْنِي وَأَلْحِقْنِي بِالرَّفِيقِ
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ هِشَامٍ، عَنْ عَبَّادِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ، قَالَ سَمِعْتُ عَائِشَةَ ـ رضى الله عنها ـ قَالَتْ سَمِعْتُ النَّبِيَّ ﷺ وَهْوَ مُسْتَنِدٌ إِلَىَّ يَقُولُ " اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَارْحَمْنِي وَأَلْحِقْنِي بِالرَّفِيقِ الأَعْلَى ".
Narrated `Aisha:I heard the Prophet (ﷺ) , who was resting against me, saying, "O Allah! Excuse me and bestow Your Mercy on me and let me join with the highest companions (in Paradise)." See Qur'an
Telah menceritakan kepada kami [Abdullah bin Abu Syaibah] telah menceritakan kepada kami [Abu Usamah] dari [Hsiyam] dari ['Abbad bin Abdullah bin Az Zubair] dia berkata; saya mendengar [Aisyah] radliallahu 'anha berkata; saya mendengar Nabi shallallahu 'alaihi wasallam ketika beliau sedang berada di pangkauanku, sabdanya: "Ya Allah, ampunalah aku, rahmatilah aku serta pertemukanlah daku dengan Ar Rafiq
Abbad b. Abduııah b. ez-Zubeyr'den, dedi ki: "Aişe r.anha'yı şöyle derken dinledim: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i (ölüm hastalığı esnasında) bana dayanmış iken: Allah'ım, bana mağfiret buyur, bana merhamet eyle ve beni refik-i a'la'ya kavuştur, derken işitmişimdir." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Hasta olanınölümü temenni etmesi." Yani bu mutlak olarak yasak mıdır? Yoksa bazı hallerde caiz midir? "Sakın sizden bir kimse kendisine isabet eden bir zarardan ötürü ölümü temenni etmesin." Hitab ashab-ı kiram'adır. Maksat ise onlar ve onlardan sonra gelecek olan genelolarak bütün Müslümanlardır. "Kendisine isabet eden bir zarar" ibaresini seleften bir topluluk dünyevi zarar diye yorumlamışlardır. Eğer dini hakkında fitneye maruz kalmaktan korkmak sureti ile uhrevı bir zarardan çekinecek olursa, bu korkuyla ölüm dileği yasağın kapsamına girmez. Bu hükmün İbn Hibban'ın rivayetinden çıkartılması da mümkündür: "Sakın sizden herhangi bir kimse dünyada ona gelip çatan bir zarar dolayısıyla ölümü temenni etmesin." Böyle bir açıklama buradaki " .. da: fi"nin bu hadiste sebeplilik anlamına kabul edilmesi halinde uygun düşer. Yani dünyevi bir husus sebebiyle temenni etmesin, demek olur. Ashab-ı kiram'dan bir topluluk bu işi (ölüm temenni etme işini) yapmıştır. Muvatta'da, Ömer'den şöyle dediği nakledilmektedir: "Allah'ım, yaşım ilerledi, gücüm zayıfladı, raiyyetim dört bir tarafa yayıldı. Üzerime düşen vecibelerden herhangi birisini ihmal etmeden ve bir kusur işlememiş olarak beni yanına al!" Bu hususta bundan da daha açık ifadeler Ebu Davud'un rivayet ettiği, Hakim'in de sahih olduğunu belirttiği, Muaz'ın naklettiği hadiste zikredilmektedir. Bu hadise göre herbir namazın arkasında söylenecek sözler arasında şunlar da vardır: "Ve eğer bir kavim hakkında bir fitne murad edecek olursan, fitneye maruz kalmamış olarak ruhumu kabzederek yanına aL." " ... desin." Bu da ölümü temenni etme yasağının bu şekil ve kayıtlar ile yapılmaması hali ile ilgili olduğunu göstermektedir. Çünkü mutlak olarak ölümü temenni etmekte bir çeşit itiraz ve kesin olarak belirlemiş olan bir kadere karşı çıkmak söz konusudur. Emrolunan bu şekilde ise iş, bir bakıma Allah'a havale edilmekte ve kaza ve kadere teslimiyet arz edilmektedir. "Bu toprağa yaptığı harcama dışında şüphesiz Müslüman infak ettiği her bir şey karşılığında ecir alır." Yani bina ve inşaat için harcanan para bundan müstesnadır. Bu da ihtiyaç duyulandan fazlası için yapılan bina harcamaları hakkında yorumlanmıştır. "Hiç 'kimseyi am eli cennete sokamaz." Bu hadis ile ilgili açıklamalar ileride Rikaak bölümünde (6463.hadiste) gelecektir. "Ya ihsan edicidir, hayrını daha da artırması umulur ya da kötülük yapan birisidir, tevbe etmesi umulur." Yani tevbesi kabul edilerek kendisinden razı olunması gereken işleri yapmaya döner
ہم سے عبداللہ بن ابی شیبہ نے بیان کیا، کہا ہم سے ابواسامہ نے بیان کیا، ان سے ہشام نے، ان سے عباد بن عبداللہ بن زبیر نے بیان کیا کہ میں نے عائشہ رضی اللہ عنہا سے سنا، انہوں نے بیان کیا کہ میں نے رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم سے سنا، نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم میرا سہارا لیے ہوئے تھے ( مرض الموت میں ) اور فرما رہے تھے «اللهم اغفر لي وارحمني وألحقني بالرفيق الأعلى» ”اے اللہ! میری مغفرت فرما مجھ پر رحم کر اور مجھ کو اچھے رفیقوں ( فرشتوں اور پیغمبروں ) کے ساتھ ملا دے۔“
‘আয়িশাহ (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেন, নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম-কে আমার পায়ের উপর হেলান দেয়া অবস্থায় বলতে শুনেছিঃ হে আল্লাহ! আমাকে ক্ষমা কর, আমার প্রতি দয়া কর, আর আমাকে মহান বন্ধুর সঙ্গে মিলিত কর। [৪৪৪০] (আধুনিক প্রকাশনী- ৫২৬৩, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)
ஆயிஷா (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: நபி (ஸல்) அவர்கள் (இறப்பதற்கு முன்பு) என்மீது சாய்ந்தபடி, ‘‘இறைவா! எனக்கு மன்னிப்பளிப்பாயாக. எனக்குக் கருணை புரிவாயாக. மிக்க மேலான தோழர்களுடன் (சொர்க்கத்தில்) என்னைச் சேர்த்தருள்வாயாக” என்று பிரார்த்திப்பதை நான் செவியுற்றேன்.29 அத்தியாயம் :