رَأَيْتُ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ قَاعِدًا فِي الْمَقَاعِدِ ، فَدَعَا بِوَضُوءٍ فَتَوَضَّأَ ، ثُمَّ قَالَ : رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي مَقْعَدِي هَذَا ، تَوَضَّأَ مِثْلَ وُضُوئِي هَذَا ، ثُمَّ قَالَ : " مَنْ تَوَضَّأَ مِثْلَ وُضُوئِي هَذَا ، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ " وَقَالَ : رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " وَلَا تَغْتَرُّوا "
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ قَالَ : حَدَّثَنَا الْأَوْزَاعِيُّ قَالَ : حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ قَالَ : حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : حَدَّثَنِي شَقِيقُ بْنُ سَلَمَةَ قَالَ : حَدَّثَنِي حُمْرَانُ ، مَوْلَى عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ ، قَالَ : رَأَيْتُ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ قَاعِدًا فِي الْمَقَاعِدِ ، فَدَعَا بِوَضُوءٍ فَتَوَضَّأَ ، ثُمَّ قَالَ : رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ فِي مَقْعَدِي هَذَا ، تَوَضَّأَ مِثْلَ وُضُوئِي هَذَا ، ثُمَّ قَالَ : مَنْ تَوَضَّأَ مِثْلَ وُضُوئِي هَذَا ، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَقَالَ : رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ : وَلَا تَغْتَرُّوا حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ قَالَ : حَدَّثَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ حَبِيبٍ قَالَ : حَدَّثَنَا الْأَوْزَاعِيُّ قَالَ : حَدَّثَنِي يَحْيَى قَالَ : حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : حَدَّثَنِي عِيسَى بْنُ طَلْحَةَ قَالَ : حَدَّثَنِي حُمْرَانُ ، عَنْ عُثْمَانَ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، نَحْوَهُ
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ، حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنِي شَقِيقُ بْنُ سَلَمَةَ، حَدَّثَنِي حُمْرَانُ، مَوْلَى عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ قَالَ رَأَيْتُ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ قَاعِدًا فِي الْمَقَاعِدِ فَدَعَا بِوَضُوءٍ فَتَوَضَّأَ ثُمَّ قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ ﷺ ـ فِي مَقْعَدِي هَذَا تَوَضَّأَ مِثْلَ وُضُوئِي هَذَا ثُمَّ قَالَ " مَنْ تَوَضَّأَ مِثْلَ وُضُوئِي هَذَا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ " . وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ ﷺ ـ " وَلاَ تَغْتَرُّوا " . حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ حَبِيبٍ، حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، حَدَّثَنِي يَحْيَى، حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنِي عِيسَى بْنُ طَلْحَةَ، حَدَّثَنِي حُمْرَانُ، عَنْ عُثْمَانَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ ﷺ ـ نَحْوَهُ .
Humran the freed slave of 'Uthman bin 'Affan said:"I saw 'Uthman bin 'Affan sitting in Maqa'id. He called for water and he performed ablution, the he said: 'I saw the Messenger of Allah sitting in this place where I am sitting, performing ablution as I have done. Then he said: "Whoever performs ablution as I have done, his previous sins will be forgiven." And the Messenger of Allah said: "And do not be conceited (due to this great virtue)." (Sahih) Another chain with similar wording
Telah menceritakan kepada kami [Abdurrahman bin Ibrahim] berkata, telah menceritakan kepada kami [Al Walid bin Muslim] berkata, telah menceritakan kepada kami [Al Auza'i] berkata, telah menceritakan kepada kami [Yahya bin Abu Katsir] berkata, telah menceritakan kepadaku [Muhammad bin Ibrahim] berkata, telah menceritakan kepadaku [Syaqiq bin Salamah] berkata, telah menceritakan kepadaku [Humran] mantan budak Utsman bin Affan, ia berkata; Aku melihat [Utsman bin Affan] duduk di tempat duduk, lalu ia minta diambilkan air berwudlu dan berwudlu, kemudian berkata; "Aku melihat Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam di tempat dudukku ini minta diambilkan air wudlu, lalu beliau berwudlu sebagaimana wudluku ini. Kemudian beliau bersabda: "Barangsiapa berwudlu sebagaimana wudluku ini maka dosanya yang telah lalu akan diampuni." Dan beliau bersabda lagi: "Janganlah kalian terpedaya." Telah menceritakan kepada kami [Hisyam bin Ammar] berkata, telah menceritakan kepada kami [Abdul Hamid bin Habib] berkata, telah menceritakan kepada kami [Al Auza'i] berkata, telah menceritakan kepadaku [Yahya] berkata, telah menceritakan kepadaku [Muhammad bin Ibrahim] berkata, telah menceritakan kepadaku [Isa bin Thalhah] berkata, telah menceritakan kepadaku [Humran] dari [Utsman] dari Nabi shallallahu 'alaihi wasallam sebagaimana hadits diatas tersebut
Osman bin Affan’ın azadlısı Hurman r.a.’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Osman bin Affan’ı Makaid’e otururken gördüm. Kendisi abdest suyunu istedi ve abdest aldıktan sonra: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i şu oturduğum yerde, bu abdestim gibi abdest alırken gördüm. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem abdest aldıktan sonra şöyle buyurdu: ‘‘ Kim benim bu abdestim gibi abdest alırsa geçmiş günahı örtülür.’’ Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şunu da buyurdu: ‘‘Ve sakın mağrur olmayınız.’’ demiştir. Müellif diyor ki: Bize, Hişam b. Ammar, Abdülhamid bin Habib, Evzai, Yahya, Muhammed bin İbrahim, İsa bin Talha, Humran ve Osman yolu ile de bu hadis rivayet edilmiştir. Not: Zevaid'de: Hadis Müslim'de de vardır. Yalnız ولا تغتروا cUmlesi yoktur, denilmiştir. AÇIKLAMA Hadiste geçen 'Makaid' kelimesi, bazılarına göre, Hz. Osman r.a.'ın evinin yanında bulunan dükkanıarın adıdır. Bazıları da: Bu kelime Mescid'in yakınında Hz.0sman'ın hazırladıgı ve içinde oturup bazı işler gördüğü ve abdest aldığı yerin. adıdır, demişlerdir. ........= «Mağrur almayınız» cümlesinden başka hadis metninin Müslim'de rivayet edildiği, Zevaid'de belirtilmiştir. Sindi de: Hadisin: "Benim bu abdestim gibi. .. " fıkrası, Buhari, Müslim ve diğer kitablarda tafsilatlı olarak geçmektedir. Eğer musannif tafsilatlı olan bir rivayeti zikretseydi daha iyi olurdu. Çünkü o zaman Resul-i Ekrem'in almış olduğu ve günahların mağfiretine sebep olduğunu bildirdiği abdest sureti bildirilerek ona riayet edilmesi imkanı sağlanmış olurdu, demiştir. Buhari ve Müslim'in Hz. Osman r.a.'den rivayet ettikleri bu hadisin tafsilatlı olan metninin tercemesini buraya alalım ki Resul-i Ekrem'in almış olduğu abdest şekli de anlatılmış olsun: " ... Osman b. Afffın'ın azatlısı Humran r.a.'dan rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir: Hz. Osman (bir kere) bİr kab (su) istedi. Bu kabdan ellerine üç defa su dökerek ellerini yıkadı. Sonra sağ eli ile kab'dan su alarak mazmaza ve istinşak etti. Sonra yüzünü, ondan sonra da her iki elini dirsekleri ile beraber Üçer defa yıkadı. Bundan sonra başını meshetti. Sonra iki ayağını topukları ile beraber üç defa yıkadı ve sonunda, ResuluIlah s.a.v. 'in: «Her kim benim bu abdestim gibi abdest alıp iki rek'at namaz kılar ve bu iki rek'at namaz içinde hiç bir şey hatırına getirmezse geçmiş günahı örtülür", buyurduğunu söyledi:' Bu hadisi Ebu Davud ile Nesai de Taharet kitabında zikretmişlerdir. Hadis, abdestin şeklini beyan eden büyük bir temeldir. Mazmaza: Ağıza su alıp çalkalamak ve dökmektir. Oruçlu olmayana mazmazada mübalağa yani gargara yapmak da sünnettir. İstinşak: Burnuna su çekmek ve nefesle dışarı atmaktır. Müslim ve Buhari'nin rivayetinde "İstinsar'' da geçiyor. İstinsar: Burundan suyu dışarı atmaktır. Bu hal, suyu burnuna çektikten sonra gerçekleşebildiği için istinşakı da gerektirir. Bazı riveyetlerde istinşak geçmiyor. Yalnız istinsar bulunuyor. Netice değişmez. İstinşakta mübalağa yine oruçlu olmayan kimse için sünnettir. Mübalağa genize kadar su çekmekle hasıl olur. Hadiste mazmaza ve istinşak'ın kaçar defa yapıldığı belirtilmemiş ise de bunların da üçer defa yapılmasının sünnet oluşu diğer rivayetlerle sabittir. Abdestin hadiste bildirilen sıraya göre alınmasına fıkıhta tertip adı verilmiştir. Tertip Hanefi alimlerince farz görülmemiş ise de Şafii alimlerince abdestin bir farzı olarak sayılmıştır. Abdest almaya başlanırken önce suyun avuçlanması, sonra ağıza alınması, daha sonra da buruna çekilmesi sebebini bazı alimler şöyle açıklamışlardır. Abdest suyunun renk, tat ve koku vasıfları bakımından temiz olması gerekir. Suyun avuçlanması ile rengi, ağıza alınması ile tadı ve buruna çekilmesi ile kokusu tesbit edilmiş olur. Hadisin: " ... Namaz esnasında hiç bir şeyi hatırına getirmezse ... '' şartı ile neyin kasdedilmiş olduğu hususu alimler tarafından tetkik ve tahkik edilmiştir. Kadi iyad'a göre maksad, düşünerek ve istiyerek bir şeyler hatırlamamaktır. Kendiliğinden ve istemiyerek hatıra gelen şeyler murad değildir. Bu itibarla kendiliğinden ve arzu dışında hatıra gelen bir şey namazın kemaline bir halel getirmez. Buhari'nin Şarihi Ayni de: Hatırdan geçen şeyler iki kısımdır. Bir kısmı istemiyerek hatıra gelir. Bunları getirmernek mümkün değildir. Yapılacak şey, hatıra gelen bu tür şeyleri hatırdan çıkarmaya çalışmaktır. Hadis bu çalışmayı ön görüyor. Bir de istiyerek bir şeyleri hatıra getirmemeyi istiyor. Fakat kendiliğinden hatıra gelen şeyleri hiç hatıra getirmernek elde olmadığı için kişi bununla mükellef tutulmamıştır. Bahis konusu şart ile ihlas kasdedilmiş olabilir. Buna göre mana şudur: "Sonra riya, gösteriş, böbürlenme ve benzeri şeyleri düşünmeden ihlaslı olarak iki rek'at namaz ... " Şunu da belirtelim: Namazda hatıra gelen şeyler dünyaya ait olabildiği gibi ahiretle .de ilgili olabilir. Hadis yalnız dünya ile alakalı şeylere yorumhmmıştır. Çünkü Tirmizi'nin rivayetinde: '....... Kıldığı iki rek'at namazda dünyaya ait bir şey düşünınezse» buyurulmuştu' . Sonra, namazda ahirete ait bir şeyi düşünmek namazın huzur ve huşuuna aykırı değildir. Bilakis namazda okunan Kur'an ayetlerinin manasını düşünmek matluptur. Okunan parça neye ait ise haliyle o şey hatıra gelecektir. Dünya ve ahiret ahvaline ait olup mendup bir şeyi hatırlamak namazın faziletini zedeler mi? Hatta Hz. Ömer r.a. 'in: "Ben ordumu namazda iken hazırlarım.'' dediği rivayet edilmiştir. "Geçmiş günahları.. .'' Bundan maksad küçük günahlardır. Evvelce de belirttiğim gibi büyük günahlar tevbe ile veya Allah'ın sırf rahmeti ile afv edilir. Kul hakkı ise ancak helallaşmakla ve tevbe ile afvı beklenebilir. Hadisin sonundaki: "Sakın mağrur olmayınız,'' Cümlesinden maksad şudur: «Abdestin fazileti bu derece büyük ve sevabı bu kadar çok olduğuna göre başka hayrat için çalışmaya lüzum yoktur veya bunca sevab alındıktan sonra günah işlense dahi pek tehlikesi yoktur diye aldanmayınız.'' Çünkü günahları gideren ve sevapları kazandıran abdest ve namaz,. Allah katında makbul olanıdır. Hangisinin makbul olduğunu bilmek ise hiç kimse için mümkün değildir. O halde mağrur olmak tamamen yersızdır
عثمان بن عفان رضی اللہ عنہ کے غلام حمران کہتے ہیں کہ میں نے عثمان بن عفان رضی اللہ عنہ کو مسجد کے قریب چبوترے پہ بیٹھا ہوا دیکھا، انہوں نے وضو کا پانی منگایا، اور وضو کیا، پھر کہنے لگے میں نے رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم کو اپنے اسی بیٹھنے کی جگہ پر دیکھا کہ آپ نے اسی طرح وضو کیا جس طرح میں نے کیا، پھر آپ صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا: جس نے میرے اس وضو کی طرح وضو کیا اس کے پچھلے تمام گناہ بخش دئیے جائیں گے ، اور رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا: تم اس بشارت سے دھوکے میں نہ آ جانا ( کہ نیک اعمال چھوڑ دو ) ۔
। উসমান ইবনু আফফান (রাঃ) এর মুক্তদাস হুমরান (রহঃ) থেকে বর্ণিত। তিনি বলেন, আমি উসমান ইবনু আফফান (রাঃ) কে এক স্থানে উপবিষ্ট দেখলাম। তিনি উযূর পানি নিয়ে ডাকলেন এবং উযূ (ওজু/অজু/অযু) করলেন, অতঃপর বলেন, আমি রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম কে আমার এ স্থানে বসে আমার ন্যায় উযূ করতে দেখেছি। অতঃপর তিনি বলেনঃ যে ব্যাক্তি আমার উযূর ন্যায় উযূ করবে, তার পূর্বেকার সমস্ত গুনাহ মাফ করে দেয়া হবে। রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম আরও বলেছেনঃ কিন্তু তোমরা তাতে আত্মতুষ্টির ধোঁকায় পড়ো না। ৫/২৮৫ (১) হিশাম ইবনু আম্মার-আবদুল হামীদ ইবনু হাবীব-আওযাঈ-ইয়াহ্ইয়া-মুহাম্মাদ ইবনু ইব্রাহীম-ঈসা ইবনু ত্বলহা-হুমরান-উসমান (রাঃ) নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম সূত্রে পূর্বোক্ত হাদীসের অনুরূপ বর্ণিত হয়েছে।