حَدَّثَنِي مَعْقِلُ بْنُ يَسَارٍ ، أَنَّهَا نَزَلَتْ فِيهِ ، قَالَ : زَوَّجْتُ أُخْتًا لِي مِنْ رَجُلٍ فَطَلَّقَهَا ، حَتَّى إِذَا انْقَضَتْ عِدَّتُهَا جَاءَ يَخْطُبُهَا ، فَقُلْتُ لَهُ : زَوَّجْتُكَ وَفَرَشْتُكَ وَأَكْرَمْتُكَ ، فَطَلَّقْتَهَا ، ثُمَّ جِئْتَ تَخْطُبُهَا ، لاَ وَاللَّهِ لاَ تَعُودُ إِلَيْكَ أَبَدًا ، وَكَانَ رَجُلًا لاَ بَأْسَ بِهِ ، وَكَانَتِ المَرْأَةُ تُرِيدُ أَنْ تَرْجِعَ إِلَيْهِ ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ هَذِهِ الآيَةَ : {{ فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ }} فَقُلْتُ : الآنَ أَفْعَلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، قَالَ : " فَزَوَّجَهَا إِيَّاهُ "
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ ابْنُ أَبِي عَمْرٍو ، قَالَ : حَدَّثَنِي أَبِي ، قَالَ : حَدَّثَنِي إِبْرَاهِيمُ ، عَنْ يُونُسَ ، عَنِ الحَسَنِ ، {{ فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ }} قَالَ : حَدَّثَنِي مَعْقِلُ بْنُ يَسَارٍ ، أَنَّهَا نَزَلَتْ فِيهِ ، قَالَ : زَوَّجْتُ أُخْتًا لِي مِنْ رَجُلٍ فَطَلَّقَهَا ، حَتَّى إِذَا انْقَضَتْ عِدَّتُهَا جَاءَ يَخْطُبُهَا ، فَقُلْتُ لَهُ : زَوَّجْتُكَ وَفَرَشْتُكَ وَأَكْرَمْتُكَ ، فَطَلَّقْتَهَا ، ثُمَّ جِئْتَ تَخْطُبُهَا ، لاَ وَاللَّهِ لاَ تَعُودُ إِلَيْكَ أَبَدًا ، وَكَانَ رَجُلًا لاَ بَأْسَ بِهِ ، وَكَانَتِ المَرْأَةُ تُرِيدُ أَنْ تَرْجِعَ إِلَيْهِ ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ هَذِهِ الآيَةَ : {{ فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ }} فَقُلْتُ : الآنَ أَفْعَلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، قَالَ : فَزَوَّجَهَا إِيَّاهُ
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ أَبِي عَمْرٍو، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، حَدَّثَنِي إِبْرَاهِيمُ، عَنْ يُونُسَ، عَنِ الْحَسَنِ، {فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ} قَالَ حَدَّثَنِي مَعْقِلُ بْنُ يَسَارٍ، أَنَّهَا نَزَلَتْ فِيهِ قَالَ زَوَّجْتُ أُخْتًا لِي مِنْ رَجُلٍ فَطَلَّقَهَا، حَتَّى إِذَا انْقَضَتْ عِدَّتُهَا جَاءَ يَخْطُبُهَا، فَقُلْتُ لَهُ زَوَّجْتُكَ وَفَرَشْتُكَ وَأَكْرَمْتُكَ، فَطَلَّقْتَهَا، ثُمَّ جِئْتَ تَخْطُبُهَا، لاَ وَاللَّهِ لاَ تَعُودُ إِلَيْكَ أَبَدًا، وَكَانَ رَجُلاً لاَ بَأْسَ بِهِ وَكَانَتِ الْمَرْأَةُ تُرِيدُ أَنَّ تَرْجِعَ إِلَيْهِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ هَذِهِ الآيَةَ {فَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ} فَقُلْتُ الآنَ أَفْعَلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ فَزَوَّجَهَا إِيَّاهُ.
Narrated Al-Hasan:concerning the Verse: 'Do not prevent them' (2.232) Ma'qil bin Yasar told me that it was revealed in his connection. He said, "I married my sister to a man and he divorced her, and when her days of 'Idda (three menstrual periods) were over, the man came again and asked for her hand, but I said to him, 'I married her to you and made her your bed (your wife) and favored you with her, but you divorced her. Now you come to ask for her hand again? No, by Allah, she will never go back to you (again)!' That man was not a bad man and his wife wanted to go back to him. So Allah revealed this Verse: 'Do not prevent them.' (2.232) So I said, 'Now I will do it (let her go back to him), O Allah's Messenger (ﷺ)."So he married her to him again
Telah menceritakan kepada kami [Ahmad bin Abu Amru] ia berkata; Telah menceritakan kepadaku [bapakku] ia berkata; Telah menceritakan kepadaku [Ibrahim] dari [Yunus] dari [Al Hasan] keduanya berkata; Terkait dengan Firman Allah: "FALAA TA'DLULUUHUNNA.." Ia berkata; [Ma'qil bin Yasar] telah menceritakan kepadaku, bahwa ayat itu turun berkenaan dengan dirinya. Ia berkata; Aku menikahkan saudara perempuanku kepada seorang laki-laki, kemudian ia menceraikannya. Lalu ketika masa iddahnya habis laki-laki itu datang kembali maka kukatakan kepadanya, "Aku telah menikahkanmu, dan memuliakanmu lalu kamu menceraikannya, kemudian saat kamu datang untuk meminangnya kembali, tidak, demi Allah, adikku itu tidak akan kembali kepadamu selama-lamanya." Sebenarnya, tidak ada masalah pada laki-laki itu dan saudara perempuanku juga mau ruju' kepadanya, maka Allah pun menurunkan ayat ini, "FALAA TA'DLULUUHUNNA.." Karena itu, aku pun berkata, "Sekarang aku akan melakukannya wahai Rasulullah." Maka ia pun menikahkan wanita itu kepadanya
Hasan(-ı Basrl)ldan, dedi ki: "Nikahlanmalarına engel olmayınız."(Bakara, 232) buyruğu hakkında bana Ma'kil İbn Yesar'ın tahdis ettiğine göre, bu buyruk, kendisi hakkında nazil olmuştur. Dedi ki: Bir kız kardeşimi bir adam ile evlendirmiştim. Onu boşadı. Nihayet iddeti bitince tekrar gelip ona talip oldu. Ben de ona: Seni evlendirdim, sana kızkardeşimi verdim. Sana ikramda bulundum, sen de onu boşadın. Şimdi de gelip ona talip oluyorsun. Hayır, Allah'a yemin ederim ki ebediyyen sana geri dönmeyecektir, dedim. Adam kötü tarafı olmayan birisi idi. Kadın da ona dönmek istiyordu. Bunun üzerine yüce Allah: "Nikahlanmalarına engel almayınız" buyruğunu indirdi. Bu sefer ben: Şimdi emredileni yapacağım, ey Allah'ın Rasulü dedim." (Ravi) dedi ki: Kızkardeşini onunla evlendirdi. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Yüce Allah'ın: "Kadınları boşayıp da iddetlerini bitirdiler mi. .. nikahlanmalarına engel almayınız. "(Bakara, 232) buyruğu", onların evlenmelerini engellemeyiniz, demektir. "Ay halinden temizlendi mi?" Sanki buradaki sebep, onun bu adamdan daha çabuk gebe kalmasını sağlamaktır. "Onunla birlikte olmayı iste." İstibda' ve mubadaa, dma' demektir. Yani sen ondan hamile kalmak üzere seninle dma' etmesini iste. Cima' etmek anlamı ile "mubadaa", ferc demek olan "el-bud'''dan türetilmiştir. "Bunu ancak soylu çocuk sahibi olmak arzusuyla yapardı." Yani böyle bir erkeğin soyundan bunu elde etmek istiyordu. Çünkü onlar kahramanlık yahut cömertlik ya da başka hususlarda büyükleri ve ileri gelenleri sayılan kimselerden bu işi yapmalarını istiyorlardı. "Hepsi de o kadınla dma' ederdL" Göründüğü kadarıyla bu, kadının rızasıy-. la ve kadının onlarla, onların da kadın ile anlaşması sonucunda oluyordu. "Kötü bir tarafı bulunmayan birisi idi." es-Sa'lebi'nin rivayetinde "sadakatli, doğru bir adam idi" şeklindedir. İbnu't-Tin der ki: İyi birisiydi, demektir. Mübarek İbn Fedale'nin el-Hasen'den diye naklettiği Ebu Müslim el-Kecd'deki rivayetinde şöyle denilmektedir: "el-Hasen dedi ki: Yüce Allah adamın hanımına, hanımının da kocasına ihtiyacı olduğunu bildiğinden, bu ayet-i kerimeyi indirdi." Bunun üzerine yüce Allah şu: "Nikahlanmalarına engel almayınız" buyruğunu indirdi. Bu ifadeler, ayet-i kerimenin bu olay sebebiyle nazil olduğu hususunda gayet açıktır. Durumun böyle olması, ifadelerdeki hitabın zahirinin bütün kocalara yönelik olmasına mani değildir. Çünkü ayet-i kerimede: "Kadınları boşadığınızda ... " diye buyurulmuştur. Fakat ayetin geri kalan bölümlerinde: "Artık kocalarıyla nikahlanmalarına engelolmayınız" diye buyurulmaktadır. Bu da bu engellemenin veliler ile ilgili olduğu hususunda açık bir ifadedir. Tefsir bölümünde veliler ile ilgili olan el-'adl (evlenmeyi engelleme}nin açıklaması, yüce Allah'ın: "Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helal değildir. Onları da engellemeyin ... "(Nisa, 19) buyruğu açıklanırken geçmiş bulunmaktadır. Böylelikle buyruk, her bir yerde kendisine uygun şekilde delil gösterilir. "Bunun üzerine ben de: Şimdi bunu yapacağım ey Allah'ın Rasulü dedim. (Ravi) dedi ki: Kızkardeşini onunla evlendirdi." Yani yeni bir akid ile kızkardeşini ona geri verdi. Ebu Müslim el-Kecci'nin, Mübarek İbn Fedale yoluyla elHasen'den naklettiğine göre "Ma'kil İbn Yesar bunu işitince: Rabbimin buyruğunu duydum ve hemen itaat edip uydum, dedi. Kızkardeşinin kocasını çağırdı ve onu onunla evlendirdi." es-Sa'lebi'nin rivayetinde: "Şüphesiz ben Allah'a iman ediyorum" diyerek hemen kızkardeşini ona nikahladı ve yemini dolayısıyla kefarette bulundu." İbn Battal dedi ki: Veli hususunda ilim adamları ihtilaf etmişlerdir. Aralarında Malik, es-Sevri, el-leys,• Şafii' ve başkalarının da bulunduğu cumhur şöyle demektedir: Nikahta veliler asabe denilen akrabalardır. Dayının, annenin babasının, anne bir kardeşlerin ve benzerlerinin velayetleri yoktur. Hanefilerden nakledilen rivayete göre ise bunlar veliler arasında sayılırlar. Baba ölüp de çocuklarına bir adamı vas i tayin ederse acaba bu vasi nikah akdi hususunda akraba olan veli gibi mi olur, ondan önce mi gelir, yoksa onun velayeti olmaz mı? Bu hususta görüş ayrılıkları vardır. Rabia, Ebu Hanife ve Malik, vasi önceliklidir, derler. Bunların lehine şu delil gösterilmiştir: Eğer baba hayatta iken muayyen bir adama böyle bir hak verecek olursa, velilerden herhangi bir kimsenin ona itiraz etme yetkisi yoktur. Dolayısıyla ölümünden sonra da aynı şey sözkonusudur. Ancak buna şöyle itiraz edilmiştir: Velilik ölüm sebebiyle intikal etmiş bulunuyor. Dolayısı ile hayattaki hal ile kıyas edilmez. ' ilim adamları nikah hususunda velinin şart olup olmadığı hakkında da ihtilaf etmişlerdir. Cumhur bu kanaatte olup, şöyle demişlerdir: Kadın hiçbir zaman kendi kendisini evlendiremez. Onlar sözü geçen hadisleri delil göstermişlerdir. Bu delillerin en kuvvetlilerinden birisi ise sözü geçen ayetin nüzulü ile ilgili olarak zikredilen bu sebepte anlatılanlardır. Şüphesiz bu, velinin muteber oluşuna dair en açık bir delildir. Aksi takdirde kardeşinin onun nikahını engellemesinin bir anlamı olmazdı. Diğer taraftan kadının kendisini evlendirme yetkisi bulunsaydı, kardeşine ihtiyacı bulunmazdı. Yetkisi elinde bulunan bir kimse hakkında da, başkası onu o yetkisinde kullanmaktan alıkoydu, denilemez. İbnu'l-Munzir'in nakletliğine göre ashab-ı kiramdan herhangi bir kimsenin bundan farklı bir kanaati olduğu bilinmemektedir. Malik'ten gelen bir rivayete göre eğer kadın soylu birisi değilse kendi kendisini evlendirebilir. Ebu Hanife ise velinin hiçbir şekilde şart olmadığı görüşüne sahiptir. Kadın denk birisi ile evlendiği takdirde velisinin izni olmasa dahi kendisini evlendirmesi caizdir. O, buna alışverişe kıyası delil göstermiştir. Kadın tek başına alışveriş yapabilir. Velinin şart olduğuna dair varid olan hadisleri de küçük kız ile ilgili yorumlamış ve bu hadislerin genel ifadelerini de böyle bir kıyas ile özelleştirmiş (tahsis etmiş)tir. Böyle bir şey usul açısından uygun görülmüştür. Bu da umumun kıyas ile tahsis edilmesinin caiz oluşudur. Ancak kaydedilen Ma'kil ile ilgili hadis böyle bir kıyası ortadan kaldırmaktadır. Çünkü Ma'kil'in hadisinden anlaşıldığına göre veli engelolacak olursa, sultan (hakim ve benzeri yetkililer) ona engellemesinden vazgeçmesini emretlikten sonra ancak evlendirme cihetine gider. Eğer o da kabul ederse mesele yok, şayet ısrar ederse hakim ona rağmen evlendir(ebil)ir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır
ہم سے احمد بن عمرو نے بیان کیا، کہا کہ مجھ سے میرے والد حفص بن عبداللہ نے بیان کیا، کہا کہ مجھ سے ابراہیم بن طہمان نے بیان کیا، ان سے یونس نے، ان سے حسن بصری نے آیت «فلا تعضلوهن» کی تفسیر میں بیان کیا کہ مجھ سے معقل بن یسار رضی اللہ عنہ نے بیان کیا کہ یہ آیت میرے ہی بارے میں نازل ہوئی تھی میں نے اپنی ایک بہن کا نکاح ایک شخص سے کر دیا تھا۔ اس نے اسے طلاق دے دی لیکن جب عدت پوری ہوئی تو وہ شخص ( ابوالبداح ) میری بہن سے پھر نکاح کا پیغام لے کر آیا۔ میں نے اس سے کہا کہ میں نے تم سے اس کا ( اپنی بہن ) کا نکاح کیا اسے تمہاری بیوی بنایا اور تمہیں عزت دی لیکن تم نے اسے طلاق دیدی اور اب پھر تم نکاح کا پیغام لے کر آئے ہو۔ ہرگز نہیں، اللہ کی قسم! اب میں تمہیں کبھی اسے نہیں دوں گا۔ وہ شخص ابوالبداح کچھ برا آدمی نہ تھا اور عورت بھی اس کے یہاں واپس جانا چاہتی تھی اس لیے اللہ تعالیٰ نے یہ آیت نازل کی «فلا تعضلوهن» کہ ”تم عورتوں کو مت روکو“ میں نے عرض کیا کہ یا رسول اللہ! اب میں کر دوں گا۔ بیان کیا کہ پھر انہوں نے اپنی بہن کا نکاح اس شخص سے کر دیا۔
আল হাসান (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি ‘‘তোমরা তাদেরকে আটকে রেখো না’’-এ আয়াতের তাফসীর প্রসঙ্গে বলেন, মা‘কিল ইবনু ইয়াসার (রাঃ) বলেছেন যে, উক্ত আয়াত তার সম্পর্কে অবতীর্ণ হয়েছে। তিনি বলেন, আমি আমার বোনকে এক ব্যক্তির সঙ্গে বিয়ে দেই, সে তাকে তালাক দিয়ে দেয়। যখন তার ইদ্দাতকাল অতিক্রান্ত হয় তখন সেই ব্যক্তি আমার কাছে আসে এবং তাকে পুনরায় বিয়ের পয়গাম দেয়। কিন্তু আমি তাকে বলে দিই, আমি তাকে তোমার সঙ্গে বিয়ে দিয়েছিলাম এবং তোমরা মেলামেশা করেছ এবং আমি তোমাকে মর্যাদা দিয়েছি। তারপরেও তুমি তাকে তালাক দিলে? পুনরায় তুমি তাকে চাওয়ার জন্য এসেছ? আল্লাহর কসম, সে আবারও কখনও তোমার কাছে ফিরে যাবে না। মা‘কিল বলেন, সে লোকটি অবশ্য খারাপ ছিল না এবং তার স্ত্রীও তার কাছে ফিরে যেতে আগ্রহী ছিল। এমতাবস্থায় আল্লাহ্ তা‘আলা এ আয়াত অবতীর্ণ করলেনঃ ‘‘তাদেরকে বাধা দিও না,’’ এরপর আমি বললাম, হে আল্লাহর রাসূল! আমি আমার বোনকে তার কাছে বিয়ে দেব। বর্ণনাকারী বলেন, তিনি তাকে তার সঙ্গে পুনরায় বিয়ে দিলেন। [৪৫২৯](আধুনিক প্রকাশনী- ৪৭৫১, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)
மஅகில் பின் யஸார் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: அந்த (2:232ஆவது) வசனம் என்னைக் குறித்தே அருளப்பட்டது: என்னுடைய ஒரு சகோதரியை ஒருவருக்கு நான் மணமுடித்துக் கொடுத்திருந்தேன். அவளை அவர் மணவிலக்குச் செய்துவிட்டார். அவளுடைய ‘இத்தா’ காலத் தவணை முடிந்தபோது, அவர் அவளை மீண்டும் பெண் கேட்டு வந்தார். அப்போது நான் அவரிடம், ‘‘நான் (என் சகோதரியை) உங்களுக்கு மணமுடித்துக் கொடுத்து மஞ்சத்திலே உங்களை இருக்கச்செய்து கண்ணியப்படுத்தினேன். ஆனால், அவளை நீங்கள் மணவிலக்குச் செய்துவிட்டு, இப்போது (மீண்டும்) அவளைப் பெண் கேட்டு வந்துள்ளீர்கள். இல்லை! அல்லாஹ்வின் மீதாணையாக! இனி ஒருபோதும் அவள் உங்களிடம் திரும்பமாட்டாள்” என்று சொன்னேன். அவர் நல்ல மனிதராகத்தான் இருந்தார். என் சகோதரி அவரிடமே திரும்பச் சென்று வாழ விரும்பினாள். அப்போது தான் அல்லாஹ், ‘‘...அவர்களை நீங்கள் தடுக்காதீர்கள்” எனும் இந்த (2:232ஆவது) வசனத்தை அருளினான். ஆகவே, நான் நபி (ஸல்) அவர்களிடம், ‘‘இப்போது நான் (அல்லாஹ் கூறியபடியே) செய்கிறேன், அல்லாஹ்வின் தூதரே!” என்று கூறிவிட்டு, மீண்டும் அவருக்கே என் சகோதரியை மணமுடித்துவைத்தேன்.70 அத்தியாயம் :