عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا ، قَالَ : خَرَجَ عَلَيْنَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، يَوْمًا قَالَ : " عُرِضَتْ عَلَيَّ الأُمَمُ ، وَرَأَيْتُ سَوَادًا كَثِيرًا سَدَّ الأُفُقَ ، فَقِيلَ : هَذَا مُوسَى فِي قَوْمِهِ "
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا حُصَيْنُ بْنُ نُمَيْرٍ ، عَنْ حُصَيْنِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا ، قَالَ : خَرَجَ عَلَيْنَا النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، يَوْمًا قَالَ : عُرِضَتْ عَلَيَّ الأُمَمُ ، وَرَأَيْتُ سَوَادًا كَثِيرًا سَدَّ الأُفُقَ ، فَقِيلَ : هَذَا مُوسَى فِي قَوْمِهِ
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا حُصَيْنُ بْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ حُصَيْنِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ـ رضى الله عنهما ـ قَالَ خَرَجَ عَلَيْنَا النَّبِيُّ ﷺ يَوْمًا قَالَ " عُرِضَتْ عَلَىَّ الأُمَمُ، وَرَأَيْتُ سَوَادًا كَثِيرًا سَدَّ الأُفُقَ فَقِيلَ هَذَا مُوسَى فِي قَوْمِهِ ".
Narrated Ibn `Abbas:The Prophet (ﷺ) once came to us and said, "All the nations were displayed in front of me, and I saw a large multitude of people covering the horizon. Somebody said, 'This is Moses and his followers
Telah bercerita kepada kami [Musaddad] telah bercerita kepada kami [Hushain bin Numair] dari [Hushain bin 'Abdur Rahman] dari [Sa'id bin Jubair] dari [Ibnu 'Abbas radliallahu 'anhuma] berkata; "Pada suatu hari Nabi shallallahu 'alaihi wasallam menemui kami lalu bersabda: "Telah ditampakkan kepadaku ummat-ummat dan aku melihat ada kumpulan warna hitam yang sangat banyak menutupi ufuq lalu dikatakan "Inilah Nabi Musa 'Alaihissalam beserta kaumnya
İbn Abbas r.a dedi ki: "Bir gün Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanımıza çıkıp geldi ve şöyle buyurdu: Ümmetler bana gösterildi. Ufku kaplayan bir kalabalık gördüm. İşte bu (gördüğün kalabalık), kavmi arasında Musa'dır, denildi. " Hadis 5705, 5752, 6472 ve 6541 numara ile gelecektir. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Ölüm meleği aleyhisselam Musa aleyhisselam'a gönderildi. Yanına gelince gözü üzerine bir tokat attı." Hemmam'ın, Ebu Hureyre'den diye rivayet ettiği Ahmed ve Müslim'de yer alan rivayette şöyle denilmektedir: "Ölüm meleği Musa'ya geldi ve ona: Rabbine icabet et, dedi. Musa ölüm meleğınin yüzüne bir tokat attı ve gözünü çıkardı." "Ölmek istemeyen" ifadesine Hemmam şu fazlalığı da eklemektedir: "İşte gözümü çıkardı. Bunun üzerine Allah gözünü eski haline getirdi." Ammar yoluyla gelen rivayette de şöyle denilmektedir: "Rabbim, Musa kulun gözümü çıkardı. Senin nezdinde ki değeri olmasaydı ben de ona karşı gelecek ve onu zor bir duruma sokacaktım." "Allah'tan kendisini Arz-ı Mukaddese bir taş atımlığı kadar bir mesafe yaklaştırmasını niyaz etti." Buna dair şerh ve açıklamalar Cenaiz bölümünde geçmiş bulunmaktadır. "Kırmızı kum yığınının alt tarafıında ... " İbn Huzeyme der ki: Bazı bid'atçiler bu hadisi reddederek şöyle demişlerdir: Şayet Musa ölüm meleğini tanımış ise o, onu hafife almış demektir. Eğer onu tanımamış idiyse neden gözünü çıkardığından ötürü Musa'ya kısas uygulanmadı? Buna cevap şudur: Allah Musa'ya ölüm meleğini gönderdiğinde tam o sırada ruhunu kabzetmeyi murat etmemişti. Ölüm meleğini ona denemek üzere göndermişti. Musa'nın ölüm meleğinin gözüne tokat indirmesi ise, ona iznini almadan evine girmiş bir insan olarak görçlüğünden dolayıdır. Onun ölüm meleği olduğunu bilmiyordu. Şeriat koyucu da müslümanın evine izinsiz bakan kimsenin gözünü çıkarmayı mubah kılmıştır. Melekler İbrahim'e ve Lut'a da insan suretinde gelmişler ve ilk anda onları tanımamışlardı. Eğer İbrahim aleyhisselam melekleri tanımış olsaydı onlara yiyecek ikram etmezdi. Şayet Lut aleyhisselam onları tanımış olsaydı, kavminin onlara zarar vereceğinden korkmazdı. Musa'nın ölüm meleğini tanıdığını varsayacak olursak bu bid'atçi şahıs, melekler ile insanlar arasında kısasın meşru' olduğunu nerden biliyor? Diğer taraftan ölüm meleğinin Musa'dan kısas isteyip de ona kısas uygulanmadığını nereden çıkartıyor? Hattabı, İbn Huzeyme'nin açıklamalarını özetledikten sonra şunları da eklemektedir: Musa'nın onu kendisinden bu şekilde uzaklaştırmak istemesi, tabiatı itibariyle hiddetli birisi oluşundandır. Diğer taraftan Allah ölüm meleğine gözünü tekrar iade etti ki Musa da Ö meleğin Allah tarafından geldiğini bu yolla bilsin. Bundan dolayı o vakit Musa'nın teslimiyet gösterdiğini anlıyoruz. Nevevi de diyor ki: Kendisine tokat atılanı sınamak amacıyla yüce Allah'ın Musa'ya böyle bir tokat atma iznini vermiş olması da olmayacak bir şey değildir. Başkası da şöyle demektedir: Ona tokat indirmesinin sebebi, kendisini tercih yapmakta serbest bırakmadan önce ruhunu kabzetmek üzere gelişi idi. Çünkü sabit olduğuna göre istediğini tercih etmekte serbest bırakılmadıkça hiçbir Nebiin ruhu kabzedilmemiştir. Bundan dolayı ikinci defada onu tercihte serbest bırakınca boyun eğip, itaat etmiştir: Görüşler arasında doğruya en yakın olanın bu olduğu söylenmiş olmakla birlikte bu görüşün doğruluğu da tartışılabilir. Çünkü sorunun esasına dönülerek tekrar şöyle denilebilir: Ölüm meleği ne diye Allah'ın Nebiinin ruhunu kabzetmeye kalkıştı ve bu husustaki şartı (yani Nebilere has bir özellik olan muhayyer bırakma şartını) yerine getirmedi? O zaman buna da tekrar: Bu, imtihan olmak üzere meydana gelmiştir, denilir. Hadisten anlaşıldığına göre melek insan suretinde görünebilir. Bu husus pek çok hadiste zikredilmiş bir konudur. Yine hadisten anlaşıldığına göre Arz-ı Mukaddes'te defnedilmenin bir fazileti vardır. "Bunun üzerine Müslüman elini kaldırdı ve yahudiye bir tokat indirdi." Yani yahudinin: "Musa'yı alemlere üstün kılana yemin olsun" dediğini işitince bu işi yaptı. Onun bu hareketi yapmasının sebebi, "alemler" lafzının genel ve kapsamlı oluşundan anladı ğı manadır. Bunun kapsamına Muhammed sallall€ıhu aleyhi ve sellem de girmektedir. Oysa müslümanın kanaatine göre Muhammed daha faziletlidir. Bu husus Ebu Said yoluyla rivayet edilen hadiste açıklanmış bulunmaktadır. Buna göre tokat vuran Müslüman, bu sözlerini söyleyen yahudiye şöyle demişti: Ey murdar, Muhammed'den de mi üstündür?" İşte bu, onun yahudiye, kendisine göre yalan söylediğine karşılık bir ceza olmak üzere tokat vurmuş olduğunu göstermektedir. "Yahudi ona kendisi ile müslümanın arasında olanları haber verdi." İbnu'lFadl'ın rivayetinde şöyle denmektedir: "(Yahudi) dedi ki: Ey Ebu'l-Kasım ben zimmeti ve ahdi olan birisiyim. Ne diye filan kişi yüzüme tokat vuruyor? Allah !esulü (müslümana): Sen ne diye onun yüzüne tokat vurdun, diye sordu; -de;,,'ip, hadisin geri kalan bölümünü zikretti ... - Nebi sallall€ıhu aleyhi ve sellem öyle ":Jir öfkelendi ki öfkenin etkisi yüzünde görüldü." "Bir de ne göreceğim, Musa Arş'ın bir tarafını yakalamış." Yani Arş'ın bir :arafını kuwetle yakalamış, sımsıkı sarılmış. Ek Bir Bilgi İbn Hazm'ın iddia ettiğine göre kıyamet gününde dört Nefha olacaktır: Birincisi ölüm nefhasıdlL Yeryüzünde hayatta kalmış olan herkes bu Nefha ile ölecektir. İkinci nefha ise diriltme nefhasıdır. Ölmüş olan her bir şey o nefha ile ayağa kalkacak, kabirlerden çıkarılacak ve hesap için bir araya getirileceklerdiL Üçüncü nefha ise korku ve baygın düşme nefhasıdlL Bu nefhadan herkes baygın düşmüşçesine ayılacaktır, fakat bundan dolayı da kimse ölmeyecektir. Dördüncüsü ise bu baygınlıktan ayılma nefhası olacaktır. Onun açıkladığı şekilde iki nefhanın dört nefha oluşu açıklanabilir bir şey değildir. Aksine ortada sadece iki nefha vardiL Bu iki nefhadan her birisinde birtakım farklılıklar ortaya çıkacak olması, bu nefhaları işitecek olanlara göredir. Birinci nefhada hayatta olan herkes o nefha dolayısıyla ölecek, ancak Allah'ın istisna ettiği kimselerden olup, ölmeyecek kimseler ise baygın düşeceklerdiL İkinci nefhada ise daha önce ölmüş olanlar yaşayacak ve baygın düşmüş olanlar da ayılacaklardır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Nebi sallallShu aleyhi ve sellem'in Nebiler arasında birinin diğerinden üstün olduğu iddiasında bulunmayı yasaklaması hususunda ilim adamları şu açıklamalarda bulunmuşlardır: Böyle bir şeyin söylenmesinin yasak oluşu, delile dayalı olarak değil de sırf kendi görüşüyle böyle bir iddiada bulunmakla ilgilidir. Yahut da bunu fazileti daha az olduğu söylenen nebinin değerini azaltma sonucunu verecek şekilde söylemekle ya da böyle bir iddianın, anlaşmazlık ve düşmanlıklara götürmesi haliyle ilgilidir. Yahut, daha az üstün olduğu söylenen kimsenin, üstün olduğu hiçbir tarafını bırakmayacak şekilde, bütün üstünlük türlerini kapsayacak şekilde üstünlük iddialarında bulunmayınız, maksadıyla söylenmiş olabilir. Mesela, imam müezzinden faziletlidir (üstündür), diyecek olursa bu, müezzinin ezana göre de faziletinin eksik olmasını gerektirmez. Bir diğer açıklamaya göre üstünlük iddialarının yasaklanış sebebi, bizatihi Nübuwetin kendisi ile alakalıdır. Nitekim yüce Allah: "Resullerinden hiçbirini diğerine üstün tutmayız. "[Bakara, 285] diye buyurmaktadır. Bununla birlikte bazı kimselerjn diğer bazılarından üstün olduğunun söylenmesi yasaklanmamıştlL Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "İşte biz o Resullerin bazısını bazısına üstün kıldık. "[Bakara, 253] diye buyurmaktadır. el-Halim! der ki: Birinin diğerinden hayırlı olduğunu ileri sürmeyi yasaklayan buyruklar ya kitap ehli ile tartışma hakkındadır ya da hayırlı olduğu ileri sürülerek bazı Nebilerin diğerlerinden üstün olduğunu söylemek manasınadır. Çünkü hayırlı oluş iddiası eğer iki ayrı din mensubu arasında ortaya çıkacak olursa onlardan birinin diğerini küçümseyecek noktaya varmayacağından emin olunamaz. Bu ise küfre kadar götürür. Şayet hayırlı oluş iddiası üstünlüğün ortaya konulması amacıyla faziletler arasında bir karşılaştırmaya dayanıyor ise bu, yasağın kapsamına girmez. (Babın sonundaki) hadisten Musa ümmetinin, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ümmetinden sonra en çok ümmet olduğu anlaşılmaktadır
ہم سے مسدد نے بیان کیا ‘ کہا ہم سے حصین بن نمیر نے بیان کیا ‘ ان سے حصین بن عبدالرحمٰن نے ‘ ان سے سعید بن جبیر نے اور ان سے عبداللہ بن عباس رضی اللہ عنہما نے بیان کیا کہ ایک دن نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم ہمارے پاس تشریف لائے اور فرمایا ”میرے سامنے تمام امتیں لائی گئیں اور میں نے دیکھا کہ ایک بہت بڑی جماعت آسمان کے کناروں پر چھائی ہوئی ہے۔ پھر بتایا گیا کہ یہ اپنی قوم کے ساتھ موسیٰ علیہ السلام ہیں۔“
ইবনু ‘আব্বাস (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেন, একদিন নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম আমাদের সামনে আসলেন এবং বললেন, আমার নিকট সকল নবীর উম্মাতকে পেশ করা হয়েছিল। তখন আমি একটি বিরাট দল দেখলাম, যা দৃষ্টিসীমা পর্যন্ত আবৃত করে ফেলেছিল। তখন বলা হলো, ইনি হলেন মূসা (আঃ) তাঁর কওমের মাঝে। (৫৭০৫, ৫৭৫২, ৬৪৭২, ৬৫৪১, মুসলিম ১/৯৪ হাঃ ২২০, আহমাদ ২৪৪৮) (আধুনিক প্রকাশনীঃ ৩১৫৯, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ)
இப்னு அப்பாஸ் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: ஒருநாள் நபி (ஸல்) அவர்கள் எங்களிடம் புறப்பட்டு வந்து, ‘‘(மிஅராஜு டைய இரவில்) பல சமுதாயங்கள் எனக்கு எடுத்துக்காட்டப்பட்டன. அடி வானத்தை அடைத்தபடி ஏராளமான மக்களை நான் கண்டேன். அப்போது, ‘‘தம் சமுதாயத்தாரிடையே மூசா (அலை) அவர்கள் இருக்கும் காட்சிதான் இது” என்று (எனக்குக்) கூறப்பட்டது.87 அத்தியாயம் :