عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ، قَالَ : قَالَ رَجُلٌ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، أَنُؤَاخَذُ بِمَا عَمِلْنَا فِي الجَاهِلِيَّةِ ؟ قَالَ : " مَنْ أَحْسَنَ فِي الإِسْلاَمِ لَمْ يُؤَاخَذْ بِمَا عَمِلَ فِي الجَاهِلِيَّةِ ، وَمَنْ أَسَاءَ فِي الإِسْلاَمِ أُخِذَ بِالأَوَّلِ وَالآخِرِ "
حَدَّثَنَا خَلَّادُ بْنُ يَحْيَى ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ ، عَنْ مَنْصُورٍ ، وَالأَعْمَشِ ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ ، عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ، قَالَ : قَالَ رَجُلٌ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، أَنُؤَاخَذُ بِمَا عَمِلْنَا فِي الجَاهِلِيَّةِ ؟ قَالَ : مَنْ أَحْسَنَ فِي الإِسْلاَمِ لَمْ يُؤَاخَذْ بِمَا عَمِلَ فِي الجَاهِلِيَّةِ ، وَمَنْ أَسَاءَ فِي الإِسْلاَمِ أُخِذَ بِالأَوَّلِ وَالآخِرِ
حَدَّثَنَا خَلاَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ مَنْصُورٍ، وَالأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ، عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ ـ رضى الله عنه ـ قَالَ قَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنُؤَاخَذُ بِمَا عَمِلْنَا فِي الْجَاهِلِيَّةِ قَالَ " مَنْ أَحْسَنَ فِي الإِسْلاَمِ لَمْ يُؤَاخَذْ بِمَا عَمِلَ فِي الْجَاهِلِيَّةِ، وَمَنْ أَسَاءَ فِي الإِسْلاَمِ أُخِذَ بِالأَوَّلِ وَالآخِرِ ".
Narrated Ibn Mas`ud:A man said, "O Allah's Messenger (ﷺ)! Shall we be punished for what we did in the Prelslamic Period of ignorance?" The Prophet (ﷺ) said, "Whoever does good in Islam will not be punished for what he did in the Pre-lslamic Period of ignorance and whoever does evil in Islam will be punished for his former and later (bad deeds)
Telah menceritakan kepada kami [Khallad bin Yahya] telah menceritakan kepada kami [Sufyan] dari [Manshur] dan [Al A'masy] dari [Abu Wa`il] dari [Ibnu Mas'ud] radliallahu 'anhu mengatakan, seorang laki-laki bertanya; 'ya Rasulullah, apakah kami dihukum karena kelakuan-kelakuan kami semasa jahiliyah? ' Nabi menjawab: "Barangsia berbuat baik dalam Islam, maka tak dihukum kelakuan-kelakuannya semasa jahiliyah, sebaliknya barangsiapa berbuat buruk dalam Islam, ia dihukum semenjak kelakuan awalnya dan akhirnya
Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Bir adam Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e "Ya Resulallah! Cahiliye döneminde işlediğimiz günahlardan dolayı ceza görecek miyiz?" diye sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevap verdi: "Kim Müslümanlıkta güzel hareket ederse cahiliye hayatında işlediği günah ile hesaba çekilmez. Fakat kim de İslami dönemde kötülük işlerse hem önceki (cahiliye dönemindeki) ameliyle, hem de sonra (Müslümanlıktaki yaptıklan) ile hesaba çekilir. " Fethu'l-Bari Açıklaması: "Allah'a ortak koşanın günahı, dünya ve ahiretteki cezası." "Allahu Teala "Doğrusu şirk, büyük bir zulümdüK'(Lokman 13) "Allah'a ortak koşarsan işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun"(Zümer 65) buyurmuştur. İbn Battal şöyle demiştir: Bu ayetlerden birincisi şirktEm daha büyük bir günah olmadığını göstermektedir. "Zulüm", esasen bir şeyi uygun olmayan yere koymak demektir. Müşrik, bir şeyi olmaması gereken yere koyan kimsenin asıl örneğidir. Çünkü o, kendisini yoktan var eden varlığı, başkasıyla eşit tutmuş ve nimeti onu vermeyen kimseye nispet etmiştir. İkinci ayet ile Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hitap ediliyor gibi görülüyorsa da maksat ondan başkasıdır. Ayette zikredilen "ihbat= amellerin boşa gitmesi", şirk üzere ölme ile kayıtlıdır. Çünkü Allahu Teala bir başka ayette "Sizden kim dininden döner ve kafir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da, ahirette de boşa gider"(Bakara 217) buyurmaktadır. İmam Buhari bu konuda dört hadise yer vermektedir. Birinci hadis, İbn Mesud'un rivayet i olup "İnanıp da imanlarına herhangi bir zulüm bulaştırmayanlar var ya!"(En'am 82) ayetinin tefsiri esnasında geçmişti. Bu hadisin açıklaması, İman bölümünün baş taraflarında daha önce yapılmıştı. "Fakat her kim Müslümanlıkta kötülük işlerse hem önceki (cahiliye dönemindeki} ameliyle, hem de sonra (Müslümanlıktaki yaptıkları) ile hesaba çekilir." Hattabı şöyle demiştir: Bu ifadenin zahiri, İslam'ın kendisinden önceki durumu sileceği yolunda ümmetin iemaına muhalif düşmektedir. Allahu Teala "İnkar edenlere (sana düşmanlıktan) vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle"(EnfaI 38) buyurmaktadır. Hattabı şöyle der: Bu hadise göre bir kafir Müslüman olduğunda geçmiş günahlarından dolayı hesaba çekilmez. Müslüman olduktan sonra Müslümanlığına devam ederken en büyük kötülükleri ve en ağır günahları işlediği takdirde Müslümanlık dönemindeki günahları ile hesaba çekilir ve kafir iken işlediği günahlar ileri sürülerek şöylece susturulur: "Sen kafir iken şu fiilleri işlememiş miydin? Müslümanlığın bu fiilerin aynısını yeniden yapmana engel olmadı mı?" Kısacası kafir iken işlediği şeyler susturulmak için gündeme getirilirken, Müslüman iken işlediği günahlar cezalandırılmak için zikredilir. En uygun olanı bir başka alimin şu açıklamasıdır: Hadiste yer alan "isaet" kelimesinden maksat küfürdür. Çünkü kafirlik, kötülüğün zirvesi ve günahların en beteridir. Bir kimse dinden dönüp, kafir olarak öldüğü takdirde hiç Müslüman olmamış gibi olur ve işlediği bütün günahların tamamının cezasını çeker. Buhari "Büyük günahların en büyüğü şirktir" hadisinden sonra bu hadise yer vermekle bu gerçeğe işaret etmiştir. Buhari bu hadisleri mürtedler bölümünde zikretmiştir. İbn Battal'ın nakline göre Mühelleb şöyle demiştir: Bu bölümdeki hadisin manası şudur: Her kim Müslümanlığını yaşamaya devam ederek, şartlarını yerine getirerek, güzel bir fiil işlerse cahiliye döneminde işlediklerinden hesaba çekilmez. Her kim de Müslüman iken tevhidi terk etmek suretiyle kötülük işlerse geçmiş bütün günahlarından hesaba çekilir. İbn Battal şöyle demiştir: Bu açıklamamı bir grup bilgine açtım. Bana şöyle dediler: Bu hadisin bundan başka bir manası yoktur. Hadiste yer alan "isaet" kelimesi küfürden başka bir anlama gelemez. Zira bir Müslümanın cahiliye döneminde işlediklerinden hesaba çekilmeyeceği konusunda icma vardır. Taberi"nin de bu görüşü vurguladığını belirtmiş olalım. Abdulmelik el-Blinı şöyle demiştir: "Kim Müslümanlıkta güzel hareket ederse"nin manası nifak ve şek olmaksızın sahih bir şekilde kim İslam'a girerse "Kim de Müslümanlıkta kötülük işlerse" nin manası ise her kim riya ve gösteriş olsun diye Müslüman olursa demektir. Kurtubi bu görüşü teyid etmiştir
ہم سے خلاد بن یحییٰ نے بیان کیا، کہا ہم سے سفیان ثوری نے، انہوں نے منصور اور اعمش سے، انہوں نے ابووائل سے، انہوں نے عبداللہ بن مسعود رضی اللہ عنہ سے، انہوں نے کہا ایک شخص ( نام نامعلوم ) نے عرض کیا: یا رسول اللہ! ہم نے جو گناہ ( اسلام لانے سے پہلے ) جاہلیت کے زمانہ میں کیے ہیں کیا ان کا مواخذہ ہم سے ہو گا؟ آپ صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا ”جو شخص اسلام کی حالت میں نیک اعمال کرتا رہا اس سے جاہلیت کے گناہوں کا مواخذہ نہ ہو گا ( اللہ تعالیٰ معاف کر دے گا ) اور جو شخص مسلمان ہو کر بھی برے کام کرتا رہا اس سے دونوں زمانوں کے گناہوں کا مواخذہ ہو گا۔“
ইবনু মাস্‘উদ (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেন, এক লোক বলল, হে আল্লাহর রাসূল! আমরা কি জাহিলী যুগের কাজ কর্মের জন্য পাকড়াও হবো? তিনি বললেনঃ যে লোক ইসলামী যুগে সৎ কাজ করবে সে জাহিলী যুগের কাজ কর্মের জন্য পাকড়াও হবে না। আর যে ব্যক্তি ইসলাম কবুলের পর অসৎ কাজ করবে, সে প্রথম ও পরবর্তীর জন্য (উভয় সময়ের কৃতকর্মের জন্য) পাকড়াও হবে।[1] [মুসলিম ১/৫৩, হাঃ ১২০, আহমাদ ৩৬০৪, ৩৮৮৬] (আধুনিক প্রকাশনী- ৬৪৪১, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)
இப்னு மஸ்ஊத் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: ஒரு மனிதர், “அல்லாஹ்வின் தூதரே! நாங்கள் அறியாமைக் காலத்தில் செய்த (த)வற்றிற்காக (மறுமையில்) தண்டிக்கப் படுவோமா?” என்று கேட்டார். நபி (ஸல்) அவர்கள், “எவர் இஸ்லாத்தில் இணைந்து நன்மை புரிகிறாரோ அவர் அறியாமைக் காலத்தில் செய்த தவறுகளுக்காகத் தண்டிக்கப்படமாட்டார். எவர் இஸ்லாத்தில் இணைந்தபிறகு (மீண்டும் இறைமறுப்பு எனும்) தீமையைப் புரிகிறாரோ அவர் (அறியாமைக் காலத்தில் செய்த) முந்திய தவறுகளுக்காகவும், (இஸ்லாத்தை ஏற்றபின் செய்த இந்தப்) பிந்திய தவறுகளுக்காகவும் தண்டிக்கப்படுவார்” என்று கூறினார்கள். இந்த ஹதீஸ் இரு அறிவிப்பாளர்தொடர்களில் வந்துள்ளது. அத்தியாயம் :