سَمِعْتُ كَعْبَ بْنَ مَالِكٍ : " يُحَدِّثُ حِينَ تَخَلَّفَ عَنْ تَبُوكَ ، وَنَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ كَلاَمِنَا ، وَآتِي رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأُسَلِّمُ عَلَيْهِ ، فَأَقُولُ فِي نَفْسِي : هَلْ حَرَّكَ شَفَتَيْهِ بِرَدِّ السَّلاَمِ أَمْ لاَ ؟ حَتَّى كَمَلَتْ خَمْسُونَ لَيْلَةً ، وَآذَنَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِتَوْبَةِ اللَّهِ عَلَيْنَا حِينَ صَلَّى الفَجْرَ "
حَدَّثَنَا ابْنُ بُكَيْرٍ ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ ، عَنْ عُقَيْلٍ ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبٍ ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ كَعْبٍ ، قَالَ : سَمِعْتُ كَعْبَ بْنَ مَالِكٍ : يُحَدِّثُ حِينَ تَخَلَّفَ عَنْ تَبُوكَ ، وَنَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ عَنْ كَلاَمِنَا ، وَآتِي رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ فَأُسَلِّمُ عَلَيْهِ ، فَأَقُولُ فِي نَفْسِي : هَلْ حَرَّكَ شَفَتَيْهِ بِرَدِّ السَّلاَمِ أَمْ لاَ ؟ حَتَّى كَمَلَتْ خَمْسُونَ لَيْلَةً ، وَآذَنَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ بِتَوْبَةِ اللَّهِ عَلَيْنَا حِينَ صَلَّى الفَجْرَ
حَدَّثَنَا ابْنُ بُكَيْرٍ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ عُقَيْلٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ كَعْبٍ، قَالَ سَمِعْتُ كَعْبَ بْنَ مَالِكٍ، يُحَدِّثُ حِينَ تَخَلَّفَ عَنْ تَبُوكَ، وَنَهَى، رَسُولُ اللَّهِ ﷺ عَنْ كَلاَمِنَا، وَآتِي رَسُولَ اللَّهِ ﷺ فَأُسَلِّمُ عَلَيْهِ، فَأَقُولُ فِي نَفْسِي هَلْ حَرَّكَ شَفَتَيْهِ بِرَدِّ السَّلاَمِ أَمْ لاَ حَتَّى كَمَلَتْ خَمْسُونَ لَيْلَةً، وَآذَنَ النَّبِيُّ ﷺ بِتَوْبَةِ اللَّهِ عَلَيْنَا حِينَ صَلَّى الْفَجْرَ.
Narrated `Abdullah bin Ka`b:I heard Ka`b bin Malik narrating (when he did not join the battle of Tabuk): Allah's Messenger (ﷺ) forbade all the Muslims to speak to us. I would come to Allah's Messenger (ﷺ) and greet him, and I would wonder whether the Prophet (ﷺ) did move his lips to return to my greetings or not till fifty nights passed away. The Prophet (ﷺ) then announced (to the people) Allah's forgiveness for us (acceptance of our repentance) at the time when he had offered the Fajr (morning) prayer
Telah menceritakan kepada kami [Abu Bukair] telah menceritakan kepada kami [Al Laits] dari ['Uqail] dari [Ibnu Syihab] dari [Abdurrahman bin Abdullah bin Ka'b] bahwa [Abdullah bin Ka'b] berkata; saya medengar [Ka'b bin Malik] bercerita ketika dia tidak mengikuti perang tabuk (tanpa udzur), Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam melarang berbicara kepada kami, kemudian aku medatangi Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam, aku memberi salam kepadanya, dalam hatiku berkata; "Apakah beliau menggerak-gerakkan bibirnya untuk menjawab salam ataukah tidak, hingga hal itu berlangsung genap lima puluh malam, setelah itu barulah Nabi shallallahu 'alaihi wasallam mengumumkan penerimaan Allah atas taubat kami setelah shalat shubuh
Abdullah İbn Ka'b'dan dedi ki: "Ben Ka'b İbn Malik'i, Tebuk'ten geri kalışını anlatmasını ve Hasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bizimle konuşmayı nehyetti, dediğini işittim. Ben Hasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gidiyor, ona selam veriyordum. Kendi kendime de: Acaba selamımı almak için dudaklarını hareket ettirdi mi ettirmedi mi diyordum. Nihayet elli gün tamamlandı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem da sabah namazını kıldıktan sonra Allah 'ın tevbemizi Kabul ettiğini ilan etti." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Bir günah işleyene tevbe ettiği açıkça ortaya çıkana kadar selam vermeyen ve onun selamını almayan kimse ile günahkarın tevbesi ne kadar bir sürE sonra açıkça anlaşılır." Birincisi ile ilgili hüküm hakkında görüş ayrılığı bulundu ğuna işaret etmiş bulunmaktadır. Cumhurun görüşüne göre fasık kimseye de, bid'atçiye de selam verilmez. Nevevi der ki: Eğer böylesine selam vermediği takdirde din ya da dünya ile ilgili bir kötülüğün meydana geleceğinden korkarsa selam verir. İbnu'l-Arabi de böyle demiş ve: es-Selam 'ın yüce Allah'ın isimlerinden bir isim olduğuna niyet eder. O, böylelikle Allah sizin üzerinize rakibdir. Sizi görüp gözetendir demiş gibidir, diye eklemiştir. El-Mühelleb de: Masiyet ehli olanlara selam vermeyi terk etmek eskiden beri uyulagelen bir sünnettir, demiştir. İlim ehlinin birçoğu da bid'at ehli hakkında böyle demişlerdir. Bazı Hanefiler çokça mizah yapmak, boş işlerle uğraşmak, çirkin sözlerle konuşmak, gidip gelen kadınları görmek için çarşı-pazarlarda oturmak ve buna benzer insanın mertlik ve insaniyet sıfatları ile bağdaşmayan işleri yapan kimseleri de masiyet işleyenler gibi değerlendirmişlerdir. İbn Rüşd de Malik'in şöyle dediğini nakletmektedir: Heva ehli olan kimselere selam verilmez. İbn Dakiki'l-'Id der ki: Bu onları edeplendirmek ve onlardan uzak oluşunu bildirmek için yapılır. İkinci durumun hükmüne gelince, bunda da görüş ayrılığı vardır. Bir görüşe göre bir sene süreyle onun halini inceler. Bir görüşe göre altı ay, bir görüşe göre de Ka'b İbn Malik kıssasında olduğu gibi elli gün süre ile gözetilir, demiştir. Bunun belli bir süresinin olmadığı, aksine tevbe iddiasında doğruluğuna delil teşkil edecek karinelerin varlığının göz önünde bulundurulacağı da söylenmiştir, ama bu iş için bir saat de, bir gün de yeterli değildir. Bu, işlenen suça ve suçu işleyenin farklılığına göre değişir. Nevevi de şöyle demiştir: Bid'atçi kimseye ve pek büyük bir günah işlemekle birlikte o günahından tevbe etmeyene selam da verilmez, selamları da alınmaz. Nitekim ilim ehlinden bir topluluk böyle demiştir. Buhari buna delil olarak Ka'b İbn Malik'in kıssasını göstermiştir. Burada "tevbe etmeyen" kaydı da güzeldir; ama bunun için Ka'b İbn Malik kıssasının delil gösterilmesi tartışılır. Çünkü o yaptığından pişman olup tevbe etmişti, ama Allah onun tevbesini kabul edinceye kadar onunla konuşmak ertelenmişti. Onun ile ilgili hüküm de tevbesi kabul edilinceye kadar onunla konuşulmaması şeklinde idi. Cevap şöyle verilebilir: Ka'b İbn Malik'in başından geçen olayda tevbenin kabul edilip edilmediğini bilmek mümkün idi. Ondan sonraki zamanlarda ise pişmanlığın alametinin ortaya çıkması, o günahtan nihai olarak vazgeçmesi ve bu husustaki sadakat emarelerinin görülmesi yeterlidir. "İkterafe: İşledi" kazandı, demektir. Çoğunluğun yorumu da böyledir. Ebu Ubeyde ise: İktiraf, töhmet demektir, demiştir. "Abdullah İbn Amr içki içenlere selam vermeyiniz, demiştir." Abdullah İbn Amr'dan gelen bu eseri (rivayetil Buhari, el-Edebu'l-Müfred adlı eserinde Abdullah ibn Amr el-As'dan şu lafız ile, mevsul bir senedie rivayet etmiştir: "içki içenlere selam vermeyiniz." Sonunda: "içki içenleri hastalandıkları takdirde ziyaret etmeyiniz" demiştir)
ہم سے ابن بکیر نے بیان کیا، کہا ہم سے لیث بن سعد نے بیان کیا، ان سے عقیل نے، ان سے ابن شہاب نے، ان سے عبدالرحمٰن بن عبداللہ نے اور ان سے عبداللہ بن کعب نے بیان کیا کہ میں نے کعب بن مالک سے سنا، وہ بیان کرتے تھے کہ جب وہ غزوہ تبوک میں شریک نہیں ہو سکے تھے اور نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم نے ہم سے بات چیت کرنے کی ممانعت کر دی تھی اور میں نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم کی خدمت میں حاضر ہو کر سلام کرتا تھا اور یہ اندازہ لگاتا تھا کہ نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم نے جواب سلام میں ہونٹ مبارک ہلائے یا نہیں، آخر پچاس دن گزر گئے اور نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم نے اللہ کی بارگاہ میں ہماری توبہ کے قبول کئے جانے کا نماز فجر کے بعد اعلان کیا۔
وَقَالَ عَبْدُ اللهِ بْنُ عَمْرٍو لاَ تُسَلِّمُوا عَلٰى شَرَبَةِ الْخَمْرِ. ‘আবদুল্লাহ ইবনু ‘উমার (রাঃ) বলেনঃ শরাবখোরদের সালাম দিবে না। ৬২৫৫. ‘আবদুল্লাহ ইবনু কা‘ব (রহঃ) বলেনঃ যখন কা‘ব ইবনু মালিক তাবূকের যুদ্ধে যোগদান না করে পিছনে রয়ে যান, আর রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম তার সাথে সালাম কালাম করতে সকলকে নিষেধ করে দেন। (তখনকার ঘটনা) আমি কা‘ব ইবনু মালিক (রাঃ)-কে বলতে শুনেছি যে, আমি রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম এর কাছে আসতাম এবং তাঁকে সালাম করতাম আর মনে মনে বলতাম যে, আমার সালামের জবাবে তাঁর ঠোঁট দু’টি নড়ছে কিনা। পঞ্চাশ দিন পূর্ণ হলে নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম ফজরের সালাতের সময় ঘোষণা দিলেন যে, আল্লাহ তা‘আলা আমাদের তওবা কবূল করেছেন। [২৭৫৭] (আধুনিক প্রকাশনী- ৫৮১৩, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)
அப்துல்லாஹ் பின் கஅப் (ரஹ்) அவர்கள் கூறியதாவது: (என் தந்தை) கஅப் பின் மாலிக் (ரலி) அவர்கள், தாம் தபூக் போரில் கலந்துகொள்ளாமல் பின்வாங்கியது குறித்துக் கூறுகையில் (பின்வருமாறு) தெரிவித்தார்கள்: எங்களிடம் (யாரும்) பேசக் கூடா தென நபி (ஸல்) அவர்கள் (முஸ்லிம் களுக்குத்) தடை விதித்துவிட்டார்கள். நான் அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்களிடம் செல்வேன். அவர்களுக்கு சலாம் சொல்லிவிட்டு எனக்குப் பதில் சலாம் சொல்வதற்காக அவர்கள் தம் உதடுகளை அசைக்கிறார்களா, இல்லையா என்று எனக்கு நானே கேட்டுக்கொள்வேன். இறுதியாக ஐம்பது நாட்கள் நிறைவடைந்தன. நபி (ஸல்) அவர்கள் (அன்றைய) ஃபஜ்ர் தொழுகையை முடித்தபோது எங்களது பாவமன்னிப்பு வேண்டுதலை அல்லாஹ் ஏற்றுக்கொண்டுவிட்டதாக அறிவித்தார்கள்.35 அத்தியாயம் :