أَنَّ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " رَأَيْتُ جَهَنَّمَ يَحْطِمُ بَعْضُهَا بَعْضًا ، وَرَأَيْتُ عَمْرًا يَجُرُّ قُصْبَهُ ، وَهْوَ أَوَّلُ مَنْ سَيَّبَ السَّوَائِبَ "
حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي يَعْقُوبَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الكَرْمَانِيُّ ، حَدَّثَنَا حَسَّانُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ ، حَدَّثَنَا يُونُسُ ، عَنِ الزُّهْرِيِّ ، عَنْ عُرْوَةَ ، أَنَّ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ : رَأَيْتُ جَهَنَّمَ يَحْطِمُ بَعْضُهَا بَعْضًا ، وَرَأَيْتُ عَمْرًا يَجُرُّ قُصْبَهُ ، وَهْوَ أَوَّلُ مَنْ سَيَّبَ السَّوَائِبَ
حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي يَعْقُوبَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْكَرْمَانِيُّ، حَدَّثَنَا حَسَّانُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا يُونُسُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، أَنَّ عَائِشَةَ، رضى الله عنها قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ " رَأَيْتُ جَهَنَّمَ يَحْطِمُ بَعْضُهَا بَعْضًا، وَرَأَيْتُ عَمْرًا يَجُرُّ قُصْبَهُ، وَهْوَ أَوَّلُ مَنْ سَيَّبَ السَّوَائِبَ ".
Narrated Aisha:Allah's Messenger (ﷺ) said, "I saw Hell and its different portions were consuming each other and saw `Amr dragging his intestines (in it), and he was the first person to establish the tradition of letting animals loose (for the idols)
Telah menceritakan kepadaku [Muhammad bin Abu Ya'qub Abu 'Abdullah Al Karmani] Telah menceritakan kepada kami [Hassan bin Ibrahim] Telah menceritakan kepada kami [Yunus] dari [Az Zuhri] dari ['Urwah] bahwa ['Aisyah radliallahu 'anhu] dia berkata; Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Aku melihat penghuni Jahannam sebagiannya saling mematahkan (menindih) sebagian yang lain dan aku melihat Amru bin Amir Al Khuza'i menyeret ususnya di neraka." Ia adalah orang pertama yang membuat unta sa`ibah
Urve'den rivayet edildiğine göre, Hz. Aişe şöyle demiştir: Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Cehennemin yalımları birbirine çarpıyordu. Amr'ı bağırsaklarım çekerken gördüm. 0, ilk olarak hayvanları serbest bırakan (Saibe olarak hayvanları putlara tahsis eden) kimse idi." Fethu'l-Bari Açıklaması: Bahıra sıfat-ı müşebbehe formunda olup ism-i mef'CıI anlamına gelir. Kulağı yarılmış anlamını ifade eder. Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer İbn Raşid kanalıyla Katade'den şöyle nakletmiştir: "Deve, beş kez doğurur, beşinci de erkek olursa, bu yavrudan sadece erkekler yararlanabilirdi. Kadınlar yararlanamazdı. Eğer beşinci yavrusu dişi olursa, kulağı yarılıp serbest bırakılırdı. Ne onun yününü kırparlar, ne ona yük taşıtırlar ve ne de ona binerlerdi. İşte buna bahıra denirdi. Eğer yavru ölü olarak doğarsa, bu durumda hem kadınlar, hem de erkekler ondan yararlanırdı." Ebu Ubeyde şöyle demiştir: "Saibe, putlara adanmış hayvan anlamına gelirdi ve her türlü hayvandan saibe olurdu. Bu tür hayvanlar diledikleri yerde otlar, diledikleri sudan içerdi. Hiç kimse onlara binmezdi. Bir görüşe göre ise saibe, ancak develerden olurdu. Zira Araplardan biri tutulduğu bir hastalıktan iyileştiği veya yolculuktan döndüğü zaman 'Bir deveyi serbest bırakacağım,' diye adakta bulunurdu." Saibe altıncı kez yavrulayana kadar ne doğurursa doğursun, yavrular annelerinin hükmünü taşırdi. Eğer Saibe yedinci doğurmasında iki dişi yavru doğurursa, bunlar serbest bırakılırdı, boğazlanmazdı. Eğer yedinci yavrusu erkek olursa, bunu sadece erkekler yerdi. Kadınlar onun etinden yiyemezdi. Şayet yedinci yavru ikiz erkek olursa, durum yine aynı olurdu. Eğer saibe yedinci yavrulamasında, bir dişi bir de erkek doğurursa, erkek olana vasile denirdi ve bu yavru dişi yavru sayesinde kesilmezdi. Bütün bu uygulamalar, yavruların ölü doğmaması durumunda geçerli idi. Eğer devenin, yedinci yavrulamasından sonra, yavrusu ölü olarak dünyaya gelirse, bunu erkekler yemezdi. Sadece kadınlar yerdi. Ebu Ubeyde'nin görüşüne göre, ham, saibenin yavruları arasından çıkardı. O bu konuda şunları söylemiştir: "Cahiliyye Araplarına göre, bahırenin yavrularından bir damızlık deve, dişi bir deveyi aşılarsa, bu aşılama sonucu doğan yavru ham olurdu." Yine o şöyle demiştir: "Ham, özel damızlık deve anlamına gelir. Araplar damızlık bir deveden on bMın döllenme sağladıkları zaman, 'Artık bu deve sırtını korumuştur,' deyip onun sırtına yük vurmuzlardı. Onun yününü de kırpmazlardı. O deveye ne binilir, ne de o deve bir iş için kullanılırdı." Fera şöyle demiştir: "Saibe hakkında farklı görüşler vardır. Bir görüşe göre arapların diledıği mallarını serbest bırakması, sonra bunların putlarrn bakımını üstlenen görevlilere teslim edilmesi anlamına gelir
مجھ سے محمد بن ابی یعقوب ابوعبداللہ کرمانی نے بیان کیا، کہا ہم سے حسان بن ابراہیم نے بیان کیا، کہا ہم سے یونس نے بیان کیا، ان سے زہری نے، ان سے عروہ نے اور ان سے عائشہ رضی اللہ عنہا نے بیان کیا کہ رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا کہ میں نے جہنم کو دیکھا کہ اس کے بعض حصے بعض دوسرے حصوں کو کھائے جا رہے ہیں اور میں نے عمرو بن عامر خزاعی کو دیکھا کہ وہ اپنی آنتیں اس میں گھسیٹا پھر رہا تھا۔ یہی وہ شخص ہے جس نے سب سے پہلے سانڈ چھوڑنے کی رسم ایجاد کی تھی۔
‘আয়িশাহ (রাঃ) বলেছেন যে, রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু ‘আলাইহি ওয়াসাল্লাম বলেছেন, আমি জাহান্নামকে দেখেছি যে, তার একাংশ অন্য অংশকে ভেঙ্গে ফেলছে বা আক্রমণ করছে, ‘আমরকে দেখেছি সে তার নাড়িভুঁড়ি টেনে নিয়ে হাঁটছে, সে-ই প্রথম ব্যক্তি যে ‘সায়ীবা’র রেওয়াজ চালু করেছিল। [১০৪৪] (আধুনিক প্রকাশনীঃ ৪২৬৩, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ)
அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்கள் கூறினார்கள்: நரகத்தின் ஒரு பகுதி மற்றொரு பகுதியைத் (தின்று) தகர்த்துக்கொண்டி ருப்பதை நான் கண்டேன். “அம்ர் (பின் ஆமிர் அல்குஸாஈ' நரகத்தில்) தன் குடலை இழுத்தபடி சென்றுகொண்டிருப்பதையும் கண்டேன். முதன் முதலாக ஒட்டகங்களைச் சிலைகளுக்காக (நேர்ச்சை செய்து) திரிய விட்டவர் அவர்தான். இதை ஆயிஷா (ரலி) அவர்கள் அறிவிக்கிறார்கள். அத்தியாயம் :