• 159
  • عَنِ السَّائِبِ ، أَذْكُرُ أَنِّي " خَرَجْتُ مَعَ الصِّبْيَانِ نَتَلَقَّى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، إِلَى ثَنِيَّةِ الوَدَاعِ مَقْدَمَهُ مِنْ غَزْوَةِ تَبُوكَ "

    حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ ، عَنِ الزُّهْرِيِّ ، عَنِ السَّائِبِ ، أَذْكُرُ أَنِّي خَرَجْتُ مَعَ الصِّبْيَانِ نَتَلَقَّى النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، إِلَى ثَنِيَّةِ الوَدَاعِ مَقْدَمَهُ مِنْ غَزْوَةِ تَبُوكَ

    لا توجد بيانات
    خَرَجْتُ مَعَ الصِّبْيَانِ نَتَلَقَّى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ،
    حديث رقم: 2944 في صحيح البخاري كتاب الجهاد والسير باب استقبال الغزاة
    حديث رقم: 4187 في صحيح البخاري كتاب المغازي باب كتاب النبي صلى الله عليه وسلم إلى كسرى وقيصر
    حديث رقم: 2443 في سنن أبي داوود كِتَاب الْجِهَادِ بَابٌ فِي التَّلَقِّي
    حديث رقم: 1717 في جامع الترمذي أبواب الجهاد باب ما جاء في تلقي الغائب إذا قدم
    حديث رقم: 15441 في مسند أحمد ابن حنبل مُسْنَدُ الْمَكِّيِّينَ حَدِيثُ السَّائِبِ بْنِ يَزِيدَ
    حديث رقم: 4878 في صحيح ابن حبان كِتَابُ السِّيَرِ بَابُ التَّقْلِيدِ وَالْجَرَسِ لِلدَّوَابِ
    حديث رقم: 6496 في المعجم الكبير للطبراني مَنِ اسْمُهُ السَّائِبُ مَا أَسْنَدَ السَّائِبُ بْنُ يَزِيدَ
    حديث رقم: 6531 في المعجم الكبير للطبراني مَنِ اسْمُهُ السَّائِبُ مَا أَسْنَدَ السَّائِبُ بْنُ يَزِيدَ
    حديث رقم: 17317 في السنن الكبير للبيهقي كِتَابُ السِّيَرِ جِمَاعُ أَبْوَابِ السِّيَرِ
    حديث رقم: 17318 في السنن الكبير للبيهقي كِتَابُ السِّيَرِ جِمَاعُ أَبْوَابِ السِّيَرِ
    حديث رقم: 2145 في الآحاد والمثاني لابن أبي عاصم الآحاد والمثاني لابن أبي عاصم السَّائِبُ بْنُ يَزِيدَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ
    حديث رقم: 50 في الكنى والأسماء للدولابي ذِكْرُ الْمَعْرُوفِينَ بِالْكُنَى مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَبُو عَلِيٍّ السَّائِبُ بْنُ يَزِيدَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ
    لا توجد بيانات

    حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنِ السَّائِبِ، أَذْكُرُ أَنِّي خَرَجْتُ مَعَ الصِّبْيَانِ نَتَلَقَّى النَّبِيَّ ﷺ إِلَى ثَنِيَّةِ الْوَدَاعِ مَقْدَمَهُ مِنْ غَزْوَةِ تَبُوكَ‏.‏

    Narrated As-Saib:I remember I went out with the boys to Thaniyat-ul-Wada` to receive the Prophet (ﷺ) when he returned from the Ghazwa of Tabuk

    Telah menceritakan kepada kami [Abdullah bin Muhammad] Telah menceritakan kepada kami [Sufyan] dari [Az Zuhri] dari [As Saaib] aku ingat bahwa aku pernah keluar bersama anak-anak menemui Nabi shallallahu 'alaihi wasallam ke bukit wada' setelah beliau pulang dari perang Tabuk

    Zühri, o Saib'in şöyle dediğini nakletmektedir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Teblik gazvesinden dönüşünde onu karşılamak üzere çocuklarla birlikte Seniyetu'l-Veda {Veda tepesi)'a çıktığım ı hatırlıyorum." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Kisra ve Kayser'e mektubu" Kisra Perviz b. Hürmüz b. Enuşirvan'ın oğludur. Ünlü, büyük Kisra odur. Kisra, Fars'a kralolan herkese verilen lakaptır. Arapçadaki anlamı muzaffer kimse demektir. Sözü geçen Kayser ise Hirakl (Heraklieus) 'dır. Ona dair açıklamalar kitabın (Buhari'nin) baş taraflarında geçmiş bulunmaktadır. "Bahreyn'in büyüğü" el-Münzir b. Sava el-Abdi'dir. "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona" Kisra'ya ve askerlerine "beddua ettL" "Paramparça edilmeleri için" darmadağın olmaları, kopup parçalanmaları için demektir. Abdullah b. Huzafe'nin rivayet ettiği hadiste: "Bu husus Resulullah s.a.v.'e ulaşınca, AlIah'ım onun mülkünü paramparça et, diye buyurdu" denilmektedir. Ayrıca Kisra Yemen'deki valisi bulunan Bazan'a: Yanından iki adam gönder de şu Hicaz'daki adamı getirsinler diye mektup yazdı. Bazan, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e mektup yazınca Nebi gelen elçilere şunları söyledi: Adamınıza şunu haber veriniz: Benim Rabbim bu gece onun Rabbini öldürdü. (Abdullah b. Huzafe) dedi ki: Bu olay yedinci yıl cumade'l-lila ayının salıya rastlayan onuncu günü gecesi olmuştu. Allah ona oğlu Şireveyh'i musallat etmiş ve onu öldürmüştü. ez-Zühri dedi ki: Bana ulaştığına göre Kisra Bazan'a şöyle bir mektup yazmış: Bana ulaşan haberlere göre Kureyş'ten bir adam kendisinin Nebi olduğunu iddia ediyormuş. Sen onun yanına git, eğer tevbe ederse mesel e yok, aksi takdirde başını bana gönder, diyerek olayı zikrettikten sonra şunları söylemektedir: Bazan bu haberi alınca o da beraberinde bulunan Farisller de Müslüman oldu . Taberani de el-Misver b. Mahreme yoluyla gelen hadiste şunları söylediğini rivayet etmektedir: "Resulullah s.a.v. ashabının yanına çıkarak şöyle buyurdu: Şüphesiz Allah beni bütün insanlara Nebi olarak göndermiştir. Bu sebeple benden (öğrendiklerinizi) eda ediniz (başkalarına tebliğ ediniz.) Bana rağmen ihtilafa düşmeyiniz. Sonra Abdullah b. Huzafe'yi Kisra'ya, Sellt b. Amr'ı Yemame'deki Hevze b. Ali'ye, el-Ala b. el-Hadramı'yi Hecer'de bulunan el-Münzir b. Sava'ya, Amr b. el-As'ı Uman'da el-Culendl'nin iki oğlu Ceyfer ile Abbad'a, Dihye'yi Kayser'e, Şuca' b. Vehb'i İbn Ebi Şimr el-Gassfl.nl'ye, Amr b. Umeyye'yi Necaşı'ye gönderdi. Amr b. el-As dışında hepsi de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından önce geri döndü." "Yüce Allah, Resulullah s.a.v.'den işitmiş olduğum bir söz ile Cemel günlerinde beni faydalandırdı." Cemel ashabından maksat Aişe radıyallahu an ha ile birlikte bulunan askerlerdir, "Cemel ashabına katılacakken" yani Aişe r.a.a ile onunla birlikte bulunanlara katılacakken. İleride bu kıssaya dair açıklamalar yüce Allah'ın izniyle Fitneler bölümünde gelecektir. Hülasası şudur: Osman r.a. öldürülüp, Ali r.a.'a halifelik bey'ati yapıldıktan sonra Talha ve Zubeyr Mekke'ye gitti. Haccını bitiı°miş bulunan Aişe r.a.a ile karşılaştılar. Hepsi de Basra'ya gidip orada Osman'ın kanını aramak üzere insanları savaşa çağırmak amacıyla gitmek üzere ittifak ettiler. Ali bunu haber alınca, onların üzerine gitti ve Cemel vakası meydana geldi. Bu vaka Aişe r.a.a'nın binmiş olduğu cemele (deveye) nispetle böyle anılmıştır. Aişe hevdeci içerisinde insanları aralarını düzeltmeye davet ediyordu. "Kisra'nın kızını başlarına hükümdar yaptılar." Adı BOran olup Şireveyh b. Kisra b. Perviz'in kızıdır. Şireveyh daha önce geçtiği üzere babasını öldürmüştü. Babası oğlunun kendisini öldürmek için faaliyette bulunduğunu öğrenince kendisinin ölümünden sonra oğlunu öldürmek için hileli bir yola başvurdu. Bu maksatla kendisine ait özel kasalarından birisine zehirli bir hokka hazırlatarak üzerine: Bu cima' için bir hokkadır. Kim içindekinden şu kadar kullanırsa, şu kadar cima yapabilir diye yazdı. Şireveyh bunu okuyunca içindeki müstahzardan kullandı ve bunun neticesinde öldü. Babasından sonra sadece altı ay yaşadı. Şireveyh öldüğünde geriye kardeş bırakmamıştı. Çünkü o hükümdarlık tutkusu dolayısıyla kardeşlerini öldürmüştü . Geride erkek çocuğu da yoktu. Farslar krallığın bu hanedandan çıkmasını istemediklerinden BO.ran adındaki kadını hükümdar yaptılar. Bunu İbn Kuteybe el-Megazı adlı eserinde zikretmiştir. el-Hattabi der ki: Hadisten anlaşıldığına göre kadın emirlik ve hakimlik görevine getirilemez. Yine kadın kendi kendisini evlendiremez ve aynı şekilde başkası adına da bu akdi yapmayı üstIenemez. Evet, el-Hattabi böyle söylemekle birlikte görüşlerine cevap da verilmiştir. Kadının yöneticilik ve hakimlik görevlerine getirilemeyeceği cumhurun görüşüdür. Ancak Taberani bunu caiz kabul etmektedir. Ayrıca bu Malik'ten gelen bir rivayettir. Ebu Hanife'den gelen rivayete göre ise kadınların şahitliklerinin caiz olduğu hususlarda hakimlik görevini de yapabilir. Bu hadisin başlıkla ilgisi ise Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mektubunu parçalayan Kisra'nın kıssasının bir tamamlayıcısı olması cihetiyledir. Bundan dolayı Allah ona oğlunu musallat etmiş ve oğlu da onu öldürmüştü. Oğlu da arkasından kendi kardeşlerini öldürmüştü. Nihayet iş, başlarına bir kadını hükümdar yapmak noktasına kadar gelmişti. Bu ise sonunda Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in beddua ettiği şekilde hükümdarlıklarının yok olup, mülklerinin paramparça olması sonucuna götürmüştü

    ہم سے عبداللہ بن محمد مسندی نے بیان کیا، کہا ہم سے سفیان بن عیینہ نے بیان کیا، ان سے زہری نے اور ان سے سائب بن یزید رضی اللہ عنہ نے کہ مجھے یاد ہے، جب میں بچوں کے ساتھ نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم کا استقبال کرنے گیا تھا۔ آپ صلی اللہ علیہ وسلم غزوہ تبوک سے واپس تشریف لا رہے تھے۔

    সায়েব (ইবনু ইয়াযীদ) (রাঃ) হতে বর্ণিত, আমার মনে পড়ে যে, সানিয়্যাতুল বিদায়ে নবী সাল্লাল্লাহু ‘আলাইহি ওয়াসাল্লাম-কে স্বাগত জানাতে মদিনার ছেলেদের সঙ্গে গিয়েছিলাম, যখন নবী সাল্লাল্লাহু ‘আলাইহি ওয়াসাল্লাম তাবূক যুদ্ধ থেকে ফিরছিলেন। [৩০৮৩] (আধুনিক প্রকাশনীঃ ৪০৭৯, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ)

    சாயிப் பின் யஸீத் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: நபி (ஸல்) அவர்கள் தபூக் போரிலிருந்து வந்தபோது, அவர்களை வழியிலேயே சந்தித்து வரவேற்க சிறுவர்களுடன் சேர்ந்து நான் “வதா' மலைக் குன்றுக்குச் சென்றதை (இப்போது) நினைவுகூர்கின்றேன்.470 அத்தியாயம் :