عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ : " فُرِضَتِ الصَّلاَةُ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ هَاجَرَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَفُرِضَتْ أَرْبَعًا ، وَتُرِكَتْ صَلاَةُ السَّفَرِ عَلَى الأُولَى "
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ ، حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ ، عَنِ الزُّهْرِيِّ ، عَنْ عُرْوَةَ ، عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ : فُرِضَتِ الصَّلاَةُ رَكْعَتَيْنِ ، ثُمَّ هَاجَرَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ فَفُرِضَتْ أَرْبَعًا ، وَتُرِكَتْ صَلاَةُ السَّفَرِ عَلَى الأُولَى تَابَعَهُ عَبْدُ الرَّزَّاقِ ، عَنْ مَعْمَرٍ
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ ـ رضى الله عنها ـ قَالَتْ فُرِضَتِ الصَّلاَةُ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ هَاجَرَ النَّبِيُّ ﷺ فَفُرِضَتْ أَرْبَعًا، وَتُرِكَتْ صَلاَةُ السَّفَرِ عَلَى الأُولَى. تَابَعَهُ عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ.
Narrated `Aisha:Originally, two rak`at were prescribed in every prayer. When the Prophet (ﷺ) migrated (to Medina) four rak`at were enjoined, while the journey prayer remained unchanged(i.e. two rak`at)
Telah menceritakan kepada kami [Musaddad] telah menceritakan kepada kami [Yazid bin Zurai'] telah menceritakan kepada kami [Ma'mar] dari [Az Zuhri] dari ['Urwah] dari ['Aisyah] radliallahu 'anha berkata; "Pada awalnya, shalat diwajibkan dua raka'at, setelah Nabi shallallahu 'alaihi wasallam berhijrah, shalat diwajibkan menjadi empat raka'at dan dilanggengkan (dua raka'at) shalat dalam perjalanan (safar) sebagaimana ketika pertama kali diwajibkan." Hadits ini diperkuat pula oleh [Abdurrazzaq] dari [Ma'mar]
Aişe r.anha dedi ki: "Namaz iki rekat olarak farz kılındı. Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hicret etti, dört rekat olarak farz kılındı. Sefer (yolcu) namazı ise önceki hali gibi bırakıldl." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Tarih" Cevheri der ki: Tarih, vaktin tarif edilmesi demektir. "Tarihi nereden başlattılar." O bu ibareleriyle bu husustaki görüş ayrılıklarına işaret etmiş gibidir. es-Süheyll'nin belirttiğine göre ashab-ı kiram tarihi yüce Allah'ın şu buyruğundan hareket ederek hicret ile başlatmışlardır: "İlk gününden temeli takva üzere kurulan mescid içinde (namaza) durman, elbette daha layıktır. "[Tevbe, 108] Bilindiği gibi buradan kasıt, mutlak olarak ilk gün değildir. Böylelikle bunun zikredilmemiş bir şeye izafe edildiği ortaya çıkmaktadır. Bu ise yüce Allah'ın İslamı aziz kılıp güçlendirdiği, Nebi s.a.v.'in Rabbine güvenlik içerisinde ibadet ettiği ilk zamandır. Bu zamanda mescidi bina etmeye başlamıştır. Bu sebeple ashab-ı kiram da tarihi o günden başlatmayı uygun görmüşlerdir. Onların bu uygulamalarından yüce Allah'ın "ilk günden" ibaresinden İslam tarihinin ilk günü ibaresi anlaşılmıştır. (Evet, es-Süheyll) böyle demektedir. Hatıra ilk gelen ise yüce Allah'ın: "İlk gününden" buyruğunun Nebi s.a.v.'in ve ashabının Medine'ye ilk girdikleri gün olduğudur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. "Medine'ye gelişinden" yani geliş zamanından kastettiği, geldiği ay değildir. Çünkü tarih başlangıcı senenin başından itibarendir. Bazıları tarihi hicret ile başlatmanın bir münasebetle olduğunu da açıklayarak şöyle demektedir: Nebi s.a.v. ile ilgili tarihe başlangıç olarak alınması mümkün olan hususlar doğumu, ona Nebiliğin verilmesi, hicreti ve vefatı olmak üzere dört husustur. Onlar tarihi hicretten başlatmanın daha uygun olduğunu gördüler. Çünkü doğum ve Nebilik tarihlerinin yılolarak tayin edilmesi halinde ihtilaftan kurtulmak mümkün değildi. Vefat tarihini kabul etmeyişlerinin sebebi ise, vefatının sözkonusu edilmesiyle birlikte onun için üzüntünün tazeleneceğidir. Bundan dolayı tarihe başlangıç olarak sadece hicretin alınabileceği ortaya çıkmış oldu. Rebiu'l-ewel ayından Muharrem ayına ertelemelerinin sebebine gelince, hicret etme kararının Muharrem ayında verilmiş olmasıdır. Çünkü bey'at Zülhicce'de gerçekleşmiştir. Sözkonusu beyfat (Akabe beyTatil ise hicretin bir mukaddimesi durumundadır. Bu nedenle bey'atten sonraki ilk ay ve hicrete karar verilen ay, Muharrem ayı oldu. Bundan dolayı Muharrem ayının başlangıç kabul edilmesi uygun görülmüştür. Bu, benim Muharrem ayını başlangıç olarak kabul edilmesi ile gördüğüm açıklamaların en güçlü olanıdır. 49. NEBİ S.A.V.'İN: "ALLAH'IM, ASHABIMIN HİCRETLERİNİ KABUL BUYUR" DİYE DUASI VE MEKKE'DE ÖLEN KİMSELER İÇİN AĞITTA BULUNMASI)
ہم سے مسدد نے بیان کیا، کہا ہم سے یزید بن زریع نے بیان کیا، کہا ہم سے معمر نے بیان کیا، ان سے زہری نے، ان سے عروہ نے اور ان سے عائشہ رضی اللہ عنہا نے بیان کیا کہ ( پہلے ) نماز صرف دو رکعت فرض ہوئی تھی پھر نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم نے ہجرت کی تو وہ فرض رکعات چار رکعات ہو گئیں۔ البتہ سفر کی حالت میں نماز اپنی حالت میں باقی رکھی گئی۔ اس روایت کی متابعت عبدالرزاق نے معمر سے کی ہے۔
‘ ‘আয়িশাহ (রাঃ) হতে বর্ণিত, তিনি বলেন, প্রথম অবস্থায় দু‘ দু‘ রাক‘আত করে সালাত ফরয করা হয়েছিল। অতঃপর নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম যখন হিজরাত করলেন, ঐ সময় সালাত চার রাক‘আত করে দেয়া হয়। এবং সফর কালে আগের অবস্থা অর্থাৎ দু‘ রাক‘আত বহাল রাখা হয়। আব্দুর রাজ্জাক (রহ.) মা‘মার সূত্রে রিওয়ায়াত বর্ণনায় ইয়াযীদ ইবনু যরায়-এর অনুসরণ করেছেন। (৩৫০) (আধুনিক প্রকাশনীঃ ৩৬৪৫, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ)
ஆயிஷா (ரலி) அவர்கள் கூறிய தாவது: (மக்காவில்) தொழுகை இரண்டு ரக்அத்களாகக் கடமையாக்கப்பட்டது. பிறகு நபி (ஸல்) அவர்கள் மதீனாவுக்கு ஹிஜ்ரத் சென்றபின் நான்கு ரக்அத்களாகக் கடமையாக்கப்பட்டது. மேலும், பயணத் தொழுகை மட்டும் முன்பு கடமையாக்கப் பட்டிருந்தவாறே (இரண்டு ரக்அத்களாகவே இருக்கட்டுமென்று) விட்டுவிடப் பட்டது.183 இந்த ஹதீஸ் இரு அறிவிப்பாளர்தொடர்களில் வந்துள்ளது. அத்தியாயம் :