عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ، أَنَّهُ قَالَ : إِنِّي مِنَ النُّقَبَاءِ الَّذِينَ بَايَعُوا رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، وَقَالَ : " بَايَعْنَاهُ عَلَى أَنْ لاَ نُشْرِكَ بِاللَّهِ شَيْئًا ، وَلاَ نَسْرِقَ ، وَلاَ نَزْنِيَ ، وَلاَ نَقْتُلَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ ، وَلاَ نَنْتَهِبَ ، وَلاَ نَعْصِيَ ، بِالْجَنَّةِ ، إِنْ فَعَلْنَا ذَلِكَ ، فَإِنْ غَشِينَا مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا ، كَانَ قَضَاءُ ذَلِكَ إِلَى اللَّهِ "
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ ، عَنْ أَبِي الخَيْرِ ، عَنْ الصُّنَابِحِيِّ ، عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ، أَنَّهُ قَالَ : إِنِّي مِنَ النُّقَبَاءِ الَّذِينَ بَايَعُوا رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، وَقَالَ : بَايَعْنَاهُ عَلَى أَنْ لاَ نُشْرِكَ بِاللَّهِ شَيْئًا ، وَلاَ نَسْرِقَ ، وَلاَ نَزْنِيَ ، وَلاَ نَقْتُلَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ ، وَلاَ نَنْتَهِبَ ، وَلاَ نَعْصِيَ ، بِالْجَنَّةِ ، إِنْ فَعَلْنَا ذَلِكَ ، فَإِنْ غَشِينَا مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا ، كَانَ قَضَاءُ ذَلِكَ إِلَى اللَّهِ
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ، عَنْ أَبِي الْخَيْرِ، عَنِ الصُّنَابِحِيِّ، عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ ـ رضى الله عنه ـ أَنَّهُ قَالَ إِنِّي مِنَ النُّقَبَاءِ الَّذِينَ بَايَعُوا رَسُولَ اللَّهِ ﷺ. وَقَالَ بَايَعْنَاهُ عَلَى أَنْ لاَ نُشْرِكَ بِاللَّهِ شَيْئًا، وَلاَ نَسْرِقَ، وَلاَ نَزْنِيَ، وَلاَ نَقْتُلَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ، وَلاَ نَنْتَهِبَ، وَلاَ نَعْصِيَ بِالْجَنَّةِ إِنْ فَعَلْنَا ذَلِكَ، فَإِنْ غَشِينَا مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا كَانَ قَضَاءُ ذَلِكَ إِلَى اللَّهِ.
Narrated 'Ubada bin As Samit:I was one of the Naqibs who gave the ('Aqaba) Pledge of Allegiance to Allah's Messenger (ﷺ) . We gave the pledge of allegiance to him that we would not worship anything other than Allah, would not steal, would not commit illegal sexual intercourse, would not kill a person whose killing Allah has made illegal except rightfully, would not rob each other, and we would not be promised Paradise jf we did the above sins, then if we committed one of the above sins, Allah will give His Judgment concerning it
Telah menceritakan kepada kami [Qutaibah] telah menceritakan kepada kami [Al Laits] dari [Yazid bin Abu Habib] dari [Abu Al Khair] dari [ash Shunabihi] dari ['Ubadah bin ash Shamit] radliallahu 'anhu, dia berkata; Aku termasuk orang yang berbai'at kepada Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam. dan katanya; "Kami berbai'at kepada beliau untuk tidak menyekutukan Allah dengan suatu apapun, tidak mencuri, tidak berzina, tidak membunuh jiwa yang diharamkan Allah, tidak merampok dan tidak berbuat maksiat yang balasannya adalah surga bila kami memenuhi semuanya. Namun bila kami melanggar maka keputusannya ada pada Allah
Ubade b. es-Samit r.a. şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile bey'atleşen nakiblerden birisiyim. Devamla dedi ki: Biz onunla Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, hak ile olması hali dışında Allah'ın haram kıldığı canı öldürmemek, kimsenin malını haksızca almamak;-bunları yaptığımız takdirde, (onu yapan hakkında) cennetlik olacağına hüküm vermemek üzere bey'atleştik. Eğer bunlardan birisini işleyecek olursak bu işe dair hüküm vermek de Allah'a aittir." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Mekke'de Ensarın heyet halinde gelmeleri ve Akabe bey'atL" İbn İshak ve başkalarının zikrettiklerine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Talib'in vefatından sonra Taif'te bulunan Sakif kabilesine onları kendisine yardım etmeye davet etmek üzere çıkıp gitmişti. Daha önce Bed'u'I-Halk (yaratmanın başlaması) bölümünde açıklandığı üzere (3231 nolu hadis) onun bu isteğini kabul etmedikleri için o da Mekke'ye geri dönmüştü. Hac mevsimlerinde ise kendisini himaye etmeyi Arap kabilelerine teklif ediyordu. (İbn İshak'ın) farklı senetlerle zikrettiğine göre o Kindelilere, Ka'b oğullarına, Huzeyfe oğullarına, Amir b. Sa'saa oğullarına ve başkalarına gitmiş, fakat bunlardan hiçbirisi onun istediğini olumlu karşılamamışt!. Musa b. Ukbe, ez-Zühri'den naklen der ki: "Bu yıllarda -yani hicretten önce kendisini (himaye etmeyi) kabileiere teklif ediyor ve her bir kavmin önderleri ile konuşuyordu. Onlardan sadece kendisini barındırmalarını ve korumalarını istiyor ve, sizden hiçbir kimseyi herhangi bir işi yapmaya zorlarnam, diyordu. Bunun yerine sizden beni bana eziyet edenlere karşı korumanızı istiyorum. Böylelikle Rabbimin risaletini tebliğ edebileyim. Fakat kimse onun istediğini kabul etmiyor, hatta şöyle diyorlardı: Bir adamın kendi kavmi onu daha iyi bilirler." Hakim, Ebu Nuaym ve Delailu'n-Nubuwe adlı eserinde Beyhaki hasen bir senedie İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmektedirler: "Ali b. Ebi Talib bana anlattı, dedi ki: Allah nebisine kendisini Arap kabilelerine (korumalarını) teklif etmesini emredince, onunla birlikte ben ve Ebu Bekir, Mina'ya çıktık. Nihayet Arapların meclislerinden bir meclise girdik. Ebu Bekir öne geçtL O iyi bir nesep bilgini idi. Kimlerdensiniz, diye sordu. Onlar, biz Rabia kabilesindeniz dediler. Siz Rabia'nın hangi kolundansınız diye sorunca onlar, biz Zuhl'deniz dediler -ve karşılıklı olarak konuşmalarını anlatan ve sonunda olumlu karşılık vermediklerini belirten uzunca açıklamalar ihtiva eden hadisi zikrettiler.- (Ali devamla) dedi ki: Daha sonra Evslilerle Hazredilerin medisine gittik. Bunlar ise Resulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in kendilerine Ensar adını verdiği kimselerdir. Çünkü bunlar kendisini barındırmak ve ona yardım etmek isteğine olumlu cevap vermişlerdi. (Ali devamla) dedi ki: Resulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e bey'at etmeden yerlerinden kalkmadılar." İbn İshak'ın zikrettiğine göre birinci Akabe bey'atinde bulunanlar şu aItı kişi idiler: Ebu Umame, Esa'd b. Zurare en-Neccarı, Rafi' b. Malik b. el-Adan elAdanı, Kutbe b. Amir b. Hadide, Cabir b. Abdullah b. Riab, Ukbe b. Amir -bu (son) üç kişi Seleme oğullarındandır- ile Malik b. en-Neccar oğullarından Avf b. el-Haris b. Rifaa'dır. İbn İshak der ki: "Bana Asım b. Ömer b. Katade kavminden yaşlı bazı kimselerden naklen anlattı, dedi ki: Nebi sallAllahu aleyhl ve sellem onları görünce siz kimlerdensiniz diye sordu. Onlar, biz Hazredilerdeniz dediler. Peki sizinle konuşmak üzere oturmaz mısınız deyince, onlar olur dediler. Kendilerini Allah'ın yoluna çağırdı. Onlara Müslüman olmayı teklif etti, onlara Kur'an okudu. Allah'ın onların lehine yaptıklarından birisi de şu idi: Yahudiler onların yurtlarında onlarla beraber idi. Kitap ehli kimselerdi. EvsliIer ile Hazrediler de sayıca onlardan fazla idi. Bundan dolayı aralarında bir şeyolduğu zaman şöyle derlerdi: Pek yakında bir Nebi gönderilecek, artık onun gönderilme zamanı geldi. Biz dea Nebie uyacağız, onunla birlikte sizi öldüreceğiz. Nebi sallAllahu aleyhi vesellem onlarla (Hazredilerle) konuşunca bu anlatılanın o olduğunu anladılar. Biri diğerine, Yahudiler bu işte bizim önümüze geçmesin, dediler. Bunun üzerine iman edip onu tasdik ettiler. Kendi kavimlerini de davet etmek üzere yurtlarına geri döndüler. Onlara olanı haber verdiklerinde içinde Resulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in adı anılmadık kavimlerine mensup hiçbir kimsenin evi kalmadı. Ertesi sene hac mevsiminde onlardan oniki kişi Nebi ile bir araya geldi." İbn İshak der ki: "Bana Ma'bed b. Ka'b b. Malik anlattı: Kardeşi Abdullah -ki Ensarın en bilginleri idi- kendisine anlattığına göre babası Ka'b kendisine anlatmıştır. Ka'b de Akabe'de bulunanlardan ve orada bey'atleşenlerden idi. Dedi ki: Kavmimizin müşrikleri ile birlikte haccetmek üzere çıktık. O zamana kadar namaz kılmış, fıkh etmiş (dini öğrenmiş) idik. Beraberimizde efendim,iz ve büyüğümüz olan el-Bera b. Ma'rur da vardı. Onun Ka'be'ye doğru namaz kılışını sözkonusu ederek- dedi ki: Bizler Mekke'ye vardığımı'da daha önceden Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i görmemiştik. Onu sorduk. O mescidde el-Abbas ile birliktedir, diye cevap verildi. Biz de içeri girdik, yanına oturduk. el-Bera ona kıbleyi sordu. Sonra da hacca gitmek üzere yola çıktık. Onunla Akabe'de buluşmak üzere sözleştik. Beraberimizde Cabir'in babası Abdullah b. Amr vardı ve henüz Müslüman olmamıştı. Ona İslamı anlatınca derhal Müslüman oldu ve Nakiblerden oldu. (Ka'b) dedi ki: Akabe'nin yakınında yetmiş üç adam toplandık. Beraberimizde Mazin oğullarından birisinin hanımı olan Ka'b kızı Ümmü Umare ile Selerne oğullarından birisinin hanımı olan Amr b. Adiy kızı Esma adında iki hanım da vardı. j Nebi beraberinde el-Abbas olduğu halde geldi. Söbayarak dedi ki: Şüphesiz Muhammed'in aramızdaki durumunu biliyorstınuz. Biz onu (ona zarar vermek isteyenlere karşı) koruduk. O güçlü bir ortamda bulunuyor. Eğer sizler onu kendisine davet ettiğiniz hususları ona karşı eksiksiz yerine getirmeyi ve ona muhalefet edenlere karşı onu korumayı istiyor iseniz biz sizi isteğinizle baş başa bırakabiliriz. Aksi takdirde şimdiden bu işten vazgeçiniz. (Ka'b b. Malik) dedi ki: Biz konuş ey Allah'ın Resulü, dedik. Kendin için istediğin sözü aL. O da konuştu. Allah'a davet etti, Kur'an okudu, İslama bağlılığı teşvik etti, sonra şöyle buyurdu: Hanımlannızı, evlatlarınızı neye karşı koruyorsanız beni de öylece korumanız şartıyla sizinle bey'atIeşiyorum. (Ka'b) dedi ki: el-Bera b. Ma'rur onun elini tutarak: Evet dedi" ve hadisin geri kalanın! zikretti. Bu hadise göre Resulullah sallallihu aleyhi ve selle m onlara dedi ki: "Siz kiminle barış yaparsanız ben de onunla barış yaparım, kiminle savaşırsanız ben de onunla savaşırım. Sonra da, bana aranızdan on iki nakib gösterin, diye buyurdu." İbn İshak nakibleri de zikretmektedir. Nakibler şunlardır: Es'ad b. Zurare, RMi' b. Malik, el-Bera b. Ma'rur, Ubade b. es-Samit, Abdullah b. Amr b. Haram, Sa 'd b. er-Rebi, Abdullah b. Revaha, Sa 'd b. Ubade, el-Münzir b. Amr b. Hubeyş, Useyd b. Hudayr, Sa'd b. Hayseme ve Ebu'I-Heysem b. et-Teyyihan'dır. İbn İshak dedi ki: "Bana Abdullah b. Ebi Bekr b. Hazm'in anlattığına göre Resulullah sallallihu aleyhi ve sellem nakiblere, sizler havarilerin Meryem oğlu İsa'ya kefil oldukları gibi kavminize karşı kefilsiniz dedi. Onlar da, evet dediler." Yine onun zikrettiğine göre Kureyş'e bey'at haberi ulaştı. Ancak onlarla birlikte gelmiş olanlar böyle bir şeyin olmadığını söylediler. Aralarından müşrik olanlar -ki sayıca onlardan fazla idi, beşyüz kişi olduğu söylenmiştir- böyle bir şeyin olmadığına dair yemin ettiler. Çünkü onlar olan bitenden haberdar değillerdi. İbn İshak'ın belirttiğine göre Nebi sallallihu aleyhi ve selle m bu on iki adam ile birlikte Abdu'd-Dar oğullarından Mus'ab b. Umeyr'i de göndermişti. Daha sonra onların kendilerine dini ve Kur'an'ı öğretmek üzere istekte bulunmaları üzerine kendilerine Mus'ab'ı gönderdiği de söylenmiştir. Mus'ab, Es'ad b. Zurare 'ye misafir oldu. Ebu Davud'un, Abdurrahman b. Ka'b b. Malik yoluyla şöyle dediği rivayet edilmektedir: "Babam Cuma için ezanı işitince Es'ad b. Zurare'ye Allah'tan mağfiret dilerdi. Ona (sebebini) sordum dedi ki: Medine'de Cuma için bizi ilk toplayan kişi o olmuştu." Darakutni de İbn Abbas'tan şunu rivayet etmektedir: "Nebi s.a.v. Mus'ab b. Umeyr'e Cuma için onları topla, diye mektup yazdı." Ensar'dan pek çok kimse Es'ad b. Zurare'nin de yardımcı olması suretiyle Mus'ab b. Umeyr vasıtası ile Müslüman oldu ve nihayet İslam Medine'de yayıldı. Bu ise onların bir sonraki sene yola çıkmalarına sebep oldu. Nihayet onlardan yetmiş kişi hatta daha fazla Akabe'de bulundu ve -daha önce geçtiği gibi- bey'atleştiler
ہم سے قتیبہ بن سعید نے بیان کیا، کہا ہم سے لیث بن سعید نے، ان سے یزید بن ابی حبیب نے، ان سے ابوالخیر مرثد بن عبداللہ نے، ان سے عبدالرحمٰن صنابحی نے اور ان سے عبادہ بن صامت رضی اللہ عنہ نے بیان کیا کہ میں ان نقیبوں میں سے تھا جنہوں نے ( عقبہ کی رات میں ) رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم سے بیعت کی تھی۔ آپ نے بیان کیا کہ ہم نے نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم سے اس کا عہد کیا تھا کہ ہم اللہ کے ساتھ کسی کو شریک نہیں ٹھہرائیں گے، چوری نہیں کریں گے، زنا نہیں کریں گے، کسی ایسے شخص کو قتل نہیں کریں گے جس کا قتل اللہ تعالیٰ نے حرام قرار دیا ہے، لوٹ مار نہیں کریں گے اور نہ اللہ کی نافرمانی کریں گے جنت کے بدلے میں، اگر ہم اپنے عہد میں پورے اترے۔ لیکن اگر ہم نے اس میں کچھ خلاف کیا تو اس کا فیصلہ اللہ پر ہے۔
‘উবাদাহ ইবনু সামিত (রাঃ) হতে বর্ণিত, তিনি বলেন, আমি ঐ মনোনীত প্রতিনিধি দলে ছিলাম, যারা রাসূলুল্লাহ্ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম-এর কাছে বায়‘আত গ্রহণ করেছিল। তিনি আরও বলেন, আমরা তাঁরকাছে বায়‘আত গ্রহণ করেছিলাম জান্নাত লাভের জন্য যদি আমরা এই কাজগুলো করি এই শর্তে যে, আমরা আল্লাহর সঙ্গেকোন কিছুকেই শরীক করব না, ব্যভিচার করব না, চুরি করব না। আল্লাহ্ যাকে হত্যা করা হারাম করেছেন, তাকে না হক হত্যা করব না, লুটতরাজ করব না এবং নাফরমানী করব না। আর যদি আমরা এর মধ্যে কোনটিতে লিপ্ত হই, তাহলে এর ফয়সালা আল্লাহ্ তা‘আলার উপর। (১৮) (আধুনিক প্রকাশনীঃ ৩৬০৬, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ)
உபாதா பின் அஸ்ஸாமித் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: அல்லாஹ்வின் தூதர் (ஸல்) அவர்களி டம் உறுதிமொழி கொடுத்த (மதீனாவின்) தலைவர்களில் நானும் ஒருவனாவேன். நாங்கள் அல்லாஹ்வுக்கு எதையும் இணை கற்பிக்கமாட்டோம் என்றும், திருடமாட்டோம் என்றும், விபசாரம் புரியமாட்டோம் என்றும், அல்லாஹ் புனிதப்படுத்தியுள்ள (மனித) உயிரை நியாயமின்றிக் கொல்லமாட்டோம் என்றும், நாங்கள் (பிறர் பொருளை) அபகரிக்க மாட்டோம் என்றும், இந்த வாக்குறுதிகளை நாங்கள் நிறைவேற்றினால் (எங்களுக்குச்) சொர்க்கம் உண்டு என நாங்களாகத் தீர்ப்பளித்துக்கொள்ளமாட்டோம்; (இறைவ னிடமே ஒப்படைத்துவிடுவோம்) என்றும், இக்குற்றங்களில் எதையேனும் நாங்கள் செய்துவிட்டால் அதன் தீர்ப்பு அல்லாஹ் விடமே உண்டு என்றும் நாங்கள் நபி (ஸல்) அவர்களிடம் உறுதி மொழி கொடுத்தோம். அத்தியாயம் :