كُنَّا نُصَلِّي وَالدَّوَابُّ تَمُرُّ بَيْنَ أَيْدِينَا ، فَذُكِرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَالَ : " مِثْلُ مُؤَخِّرَةِ الرَّحْلِ ، تَكُونُ بَيْنَ يَدَيْ أَحَدِكُمْ ، فَلَا يَضُرُّهُ مَنْ مَرَّ بَيْنَ يَدَيْهِ "
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ قَالَ : حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ عُبَيْدٍ ، عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ ، عَنْ مُوسَى بْنِ طَلْحَةَ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : كُنَّا نُصَلِّي وَالدَّوَابُّ تَمُرُّ بَيْنَ أَيْدِينَا ، فَذُكِرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، فَقَالَ : مِثْلُ مُؤَخِّرَةِ الرَّحْلِ ، تَكُونُ بَيْنَ يَدَيْ أَحَدِكُمْ ، فَلَا يَضُرُّهُ مَنْ مَرَّ بَيْنَ يَدَيْهِ
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا عُمَرُ ��ْنُ عُبَيْدٍ، عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ، عَنْ مُوسَى بْنِ طَلْحَةَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ كُنَّا نُصَلِّي وَالدَّوَابُّ تَمُرُّ بَيْنَ أَيْدِينَا فَذُكِرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ ـ ﷺ ـ فَقَالَ " مِثْلُ مُؤْخِرَةِ الرَّحْلِ تَكُونُ بَيْنَ يَدَىْ أَحَدِكُمْ فَلاَ يَضُرُّهُ مَنْ مَرَّ بَيْنَ يَدَيْهِ " .
It was narrated from Musa bin Talhah that his father said:“We used to perform prayer while the beasts were passing in front of us. That was mentioned to the Messenger of Allah (ﷺ) and he said: ‘If something like the hand of a saddle* is placed in front of anyone of you, it will not matter whoever passes in front of him.” * It is the piece of wood on the camel saddle which is held on to (to climb onto the camel)
Telah menceritakan kepada kami [Muhammad bin Abdullah bin Numair] berkata, telah menceritakan kepada kami [Umar bin Ubaid] dari [Simak bin Harb] dari [Musa bin Thalhah] dari [Bapaknya] berkata; Kami shalat sementara hewan-hewan tunggangan melintas di hadapan kami, lalu hal itu diceritakan kepada Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam, beliau pun bersabda: "Itu seperti pelana yang ada di hadapan salah seorang dari kalian, maka tidak apa-apa jika ada yang melintas di hadapannya
Musa bin Talha'nın babası (Talha bin Ubeydillah) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Biz namaz'a dururduk. (Bu esnada) hayvanlar da önümüzden geçerdi. Bu durum Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlatıldı. Bunun üzerine O: «Birinizin önünde semerin arka kaşı gibi bir şey olsun. Artık önünden geçen ona zarar vermez.» buyurdu." TAHRİC ve AÇIKLAMA: Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud da bunu benzer lafızlarla rivayet etmişlerdir. Tirmizi, bunun hasen-sahih olduğunu söylemiştir. Mu'hiretü'r-Rahl: Semerin arka kaşıdır. Binici ona dayanır. Mu'hara ve Muahhara da okunabilir. EI-Menhel'de beyan edildiğine göre semerin arka kaşının uzunluğu hususunda ihtilaf vardır. Bir arşın kadar olduğunu söyleyen vardır. Meşhur kavle göre 2/3 arşın kadardır. Bir arşın veya daha uzun olabildiğini söyleyenler de olmuştur. SÜTRE NE KADAR OLMALIDIR? El-Menhel yazarı "Sütre'' babında şöyle der: ''Fıkıhçılar sütrenin kalınlığı ve uzunluğunln ne kadar olmasının gerekliliği husüsunda i h til af etmişlerdir. Şöyle ki : 1- Nevevi: 'Sütrenin uzunluğunun semerin arka kaşı kadar olması esastır. Kalınlığı hakkında bağlayıcı bir hüküm yoktur. Bize (= Şafiiler'e) göre kalını da incesi de kafidir. Delilimiz de Ebu Hureyre (r.a.)'in Nebi (s.a.v.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadistir: ''...Kıl kadar ince olsa bile semerin arka kaşı misli olan sütre kafidir." (Nevevi başka hadisi de delil göstermiştir. Buraya aktarmaya gerek görmedim.) 2- Hanbeliler de Şafiiler gibi hükmetmişlerdir. 3- Hanefiler'e göre uzunluğu bir arşın, kalınlığı da en az mızrak gibi olacaktır. Bu miktardan küçük olan sütre ile mendupluk hasıl olmaz. Hadisin: ''Artık önünden geçen ona zarar vermez.'' cümlesinden kasdedilen mana şudur: 'Anlatılan sütre bulununca sütrenin önünden geçenler namaza duran şahsın namaz sevabından bir şey eksiltmez.' Namaza duran şahıs ile sütresi arasından geçmek ise yasaktır. Nebi (s.a.v.) sütreye doğru duranın sevabının, sütrenin ilerisinden geçenlerle eksilmiyeceğini haber vermiştir. Çünkü kişi namazda olduğunu bildiren muteber işareti koymuştur. Hadisteki zarar ifadesi ile namazın eksikliği kasdedilmiştir. Şu halde sütre koymadan kırda, çölde ve önü açık olan bir yerde namaza durulduğunda, önünden bir şeyin geçmesi namazın sevabını eksiltir.'' SÜTRENİN HÜKMÜ : Sütreye doğru namaz kılmak dört mezhebin ittifakıyla mendubtur. İmam ve münferid için hüküm budur. İmamın sütresi, cemaat için de geçerlidir. Sütreyi terketmek günah değildir. Hanefi, Maliki ve Hanbeli mezhebIerine göre sütre, duvar, direk ve kaya gibi taşınmaz eşyadan olabildiği gibi, taşınır eşyadan da olabilir. Şafii mezhebine göre sütreler değer bakımından dört kısma ayrılır. Bir sıradaki sütre'nin ittihaz edilmesi mümkün iken bir sonraki sırada olan sütreyi ittihaz etmek muteber değildir. Yani sütre'ye doğru durulmamış sayılır. O kısımlar sırayla şöyledir: 1- Duvarlar ve sütunlar gibi taşınmaz ve temiz şeyler. 2- Yere dikilen harbe, baston gibi taşınır şeyler. 3- Üzerinde namaz kılınan seccade ve benzeri şeyler. Sergi mescidin mefruşatından olursa sütre sayılamaz. Yani mescid içinde serili herhangi bir seccade ve benzeri yaygı üzerinde namaza durmakla sütre ittihaz edilmiş sayılamaz. 4- Yere çizilen çizgi. Sütrenin şartları ve bununla ilgili meseleleri öğrenmek için fıkıh kitabıarına müracaat edilmesi gerekir
طلحہ رضی اللہ عنہ کہتے ہیں کہ ہم نماز پڑھتے اور چوپائے ہمارے سامنے سے گزرتے تھے، اس کا ذکر رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم سے کیا گیا تو آپ صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا: کجاوہ کی پچھلی لکڑی کے مثل اگر کوئی چیز تمہارے آگے ہو تو جو کوئی آگے سے گزرے نمازی کو کچھ بھی نقصان نہ ہو گا ۔
। মূসা ইবনু ত্বলহাহ্ (রহঃ) থেকে তার পিতার সূত্রে বর্ণিত। তিনি বলেন, আমরা সালাত পড়তাম, আর চতুস্পদ জন্তু আমাদের সামনে দিয়ে অতিক্রম করতো। বিষয়টি রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম এর নিকট উত্থাপন করা হলে তিনি বলেনঃ তোমাদের কারো সামনে শিবিকার খুঁটির ন্যায় কিছু থাকলে তার সামনে দিয়ে যে কেউ অতিক্রম করলে তা তার কোন ক্ষতি করবে না।