سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ ، يَقُولُ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " لِكُلِّ نَبِيٍّ دَعْوَةٌ دَعَا بِهَا فِي أُمَّتِهِ ، فَاسْتُجِيبَ لَهُ ، وَإِنِّي أُرِيدُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ أَنْ أُؤَخِّرَ دَعْوَتِي شَفَاعَةً لِأُمَّتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ "
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِيُّ ، حَدَّثَنَا أَبِي ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ ، عَنْ مُحَمَّدٍ وَهُوَ ابْنُ زِيَادٍ ، قَالَ : سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ ، يَقُولُ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ : لِكُلِّ نَبِيٍّ دَعْوَةٌ دَعَا بِهَا فِي أُمَّتِهِ ، فَاسْتُجِيبَ لَهُ ، وَإِنِّي أُرِيدُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ أَنْ أُؤَخِّرَ دَعْوَتِي شَفَاعَةً لِأُمَّتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِيُّ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ مُحَمَّدٍ، - وَهُوَ ابْنُ زِيَادٍ - قَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ، يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ " لِكُلِّ نَبِيٍّ دَعْوَةٌ دَعَا بِهَا فِي أُمَّتِهِ فَاسْتُجِيبَ لَهُ وَإِنِّي أُرِيدُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ أَنْ أُؤَخِّرَ دَعْوَتِي شَفَاعَةً لأُمَّتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ " .
Abu Huraira reported:The Messenger of Allah (ﷺ) said: There was for every apostle a prayer with which he prayed for his Ummah and it was granted to him; but I wish, if Allah so wills, to defer my prayer for the intercession of my Ummah on the Day of Resurrection
Telah menceritakan kepada kami [Ubaidullah bin Mu'adz al-Anbari] telah menceritakan kepada kami [bapakku] telah menceritakan kepada kami [Syu'bah] dari [Muhammad] -yaitu Ibnu Ziyad- dia berkata, aku mendengar [Abu Hurairah] berkata, "Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam bersabda; "Setiap Nabi memiliki doa yang dia panjatkan untuk umatnya, lalu dikabulkan untuknya, dan sesungguhnya aku berkeinginan -insya Allah- untuk mengakhirkan doaku sebagai syafa'at bagi umatku pada hari kiamat
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberi rivayet etti. (Deâi ki): Bize babam rivayet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be Muhammed'den ki İbni Ziyaddır rivayet etti. Demiş ki Ebu Hureyreyi şöyle derken işittim: Resulullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her bir nebinin ümmeti hakkında yaptığı ve kabul olunan bir duası olmuştur. Ben de Allah'ın izniyle duamı kıyamet gününde ümmetim için şefaatte bulunmak üzere sonraya bırakmak istiyorum. " Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 14397 DAVUDOĞLU AÇIKLAMASI 201.sayfada. NEVEVİ ŞERHİ (486-492 Numaralı Hadisler): (486) "Her bir nebinin.,. bir duası vardır." Diğer rivayette (490) "her bir nebinin kabulolunan bir duası vardır, .. (3/73) nail olacaktır." Diğer rivayette (492) "her bir nebinin ümmeti hakkında yaptığı.,. bir duası vardır." Bir başka rivayette (491) "her bir nebinin ümmetine yaptığı bir duası vardır ... " denilmektedir. Bu hadisler birbirini açıklamaktadır. Bunların anlamları şudur: Her bir nebinin kesinlikle kabul edilen bir duası olmuştur. O nebi de bu duasının kabul edileceğinden kesin olarak emindi. Geri kalan dualarının ise kabul edileceğini ümit ediyorlardı. O dualarının kimisi kabul ediliyor, kimisi edilmiyordu. Kadı lyaz'ın naklettiğine göre son iki rivayette geçtiği gibi her bir nebinin ümmeti için yapacağı bir duanın kastedilmiş olma ihtimali de vardır. Allah en iyi bilendir. Bu hadiste ise Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ümmetine mükemmelolan şefkati ve merhamet edip acıması, onların önemli masIahat ve menfaatlerini itina ile göz önünde bulundurması açıkça ifade edilmektedir. Bundan dolayı O en önemli ihtiyaç zamanlarına bu duasını ümmeti için ertelemiş bulunmaktadır. (490) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "İnşailah o ümmetinden Allah'a hiçbir şeyi koşmaksızın ölen kimselere nail olacaktır" buyruğunda, hak ehlinin yüce Allah'a şirk koşmaksızın ölen kimsenin, büyük günahlar üzerinde ısrar etmiş birisi olsa dahi, cehennemde ebediyen bırakılmayacağına dair görüşlerinin lehine bir delil bulunmaktadır. Bunun diğer delilleri ve etraflı açıklamaları daha önce pek çok yerde geçmiş bulunmaktadır. Efendimizin (sallallahu a1eyhi ve sellem): "İnşallah" buyurması ise teberruken ve şam yüce Allah'ın: "Hiçbir şey hakkında sakın: Ben bunu mutlaka yarın yapacağım deme. Allah dilemiş ola {inşallah} demedikçe. " (Kehf, 18/23-24) buyruğuna uymak için söylemiştir. Allah en iyi bilendir. (489) "Ka'b el-Ahbar" Ka'b b. MatI'dir. Ahbar ilim adamları demektir. Tekili "habr ve hibr" olarak söylenir. UlemaKa'b demektir. İbn Kuteybe ve başkaları böyle açıklamıştır. Ebu Ubeyd dedi ki: Ona Ka'bel-Ahbar denilmesinin sebebi Hibr'in çoğulu Ahbar'ın kitaplarına sahip olmasıdır. Hibr ise kendisiyle yazı yazılan şeydir (mürekkep). Ka'b, kitap ehli alimlerinden idi, sonra Ebu Bekr (r.a.)'ın halifeliği döneminde Müslüman olmuştur. Ömer (r.a.)'ın halifeliğinde Müslüman olduğu da söylenmiştir. Hıms'da Osman (r.a.)'ın halifeliği döneminde 32 yılında vefat etmiştir. Tabiinin faziletlilerindendir. Ashab-ı Kiram (r.a.)'dan bir topluluk da kendisinden rivayet nakletmiş bulunmaktadır
محمد بن زیاد نے کہا : میں نے حضرت ابوہریرہ رضی اللہ عنہ سے سنا ، وہ کہہ رہے تھے کہ رسو ل اللہ ﷺنے فرمایا : ’’ہر نبی کی ایک دعا ہے جو اس نے اپنی امت کے بارے میں مانگی اور وہ اس کے لیے قبول ہوئی ۔ اور میں چاہتا ہوں کہ ان شاء اللہ میں اپنی دعا کو قیامت کے دن اپنی امت کی سفارش کے لیے مؤخر کر دوں ۔ ‘ ‘
উবাইদুল্লাহ ইবনু মুআয আল আনসারী (রহঃ) ..... আবূ হুরাইরাহ (রাযিঃ) থেকে বর্ণিত যে, রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম ইরাশাদ করেন, প্রত্যেক নবীকে তার উন্মাতের ব্যাপারে একটি এমন দু'আর অনুমতি দেয়া হয়েছে যা অবশ্যই কবুল করা হবে। তা তারা নিজের উন্মাতের জন্য করে ফেলেছেন। আমি ইনশাআল্লাহ সংকল্প করেছি, আমার দু'আটি পরে কিয়ামতের দিবসে আমার উম্মতের শাফাআতের জন্য করবো। (ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ ৩৮৯, ইসলামিক সেন্টারঃ)