أَنَّ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، حَدَّثَتْهُ ، قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " إِنَّ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ نَادَانِي قَالَ : إِنَّ اللَّهَ قَدْ سَمِعَ قَوْلَ قَوْمِكَ وَمَا رَدُّوا عَلَيْكَ "
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ ، أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ ، أَخْبَرَنِي يُونُسُ ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ ، حَدَّثَنِي عُرْوَةُ ، أَنَّ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، حَدَّثَتْهُ ، قَالَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ : إِنَّ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ نَادَانِي قَالَ : إِنَّ اللَّهَ قَدْ سَمِعَ قَوْلَ قَوْمِكَ وَمَا رَدُّوا عَلَيْكَ
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ، أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، حَدَّثَنِي عُرْوَةُ، أَنَّ عَائِشَةَ ـ رضى الله عنها ـ حَدَّثَتْهُ قَالَ النَّبِيُّ ﷺ " إِنَّ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ نَادَانِي قَالَ إِنَّ اللَّهَ قَدْ سَمِعَ قَوْلَ قَوْمِكَ وَمَا رَدُّوا عَلَيْكَ ".
Narrated `Aisha:The Prophet (ﷺ) said, "Gabriel called me and said, 'Allah has heard the statement of your people and what they replied to you
Telah menceritakan kepada kami ['Abdullah bin Yusuf] telah mengabarkan kepada kami [Ibn Wahb] telah mengabarkan kepadaku [Yunus] dari [Ibn Syihab] telah menceritakan kepadaku ['Urwah] bahwa [Aisyah] radliyallahu'anhuma menceritakan kepadanya, "Nabi shallallahu 'alaihi wasallam bersabda: "Jibril memanggilku dan berkata: 'Sesungguhnya Allah mendengar ucapan kaummu namun mereka tidak bisa mencelakaimu
Urve'nin, Aişe r.anha'den nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "(Ben Taiften eli boş döndüğümde) Cebrail bana nida edip şöyle dedi: Allah, kavminin senin hakkında dediklerini muhakkak işitti ve onların senin davetini reddetmelerini de işitti. " Fethu'l-Bari Açıklaması: "Yüce Allah'ın 'Allah her şeyi işiten ve her şeyi görendir' sözü." İbn Battal şöyle demiştir: İmam Buharl'nin bu bölümden maksadı "Seml'un basir"in manası, "alim=çok bilen"dir diyenlere cevap ve reddiyedir. İbn Battal şöyle devam eder: Bu görüşü savunan kimsenin Allah'l gökyüzünün yeşil olduğunu bilip, onu görmeyen körle ve insanların birtakım sesleri olduğunu bilip, bunu duymayan sağırla bir tutması gerekir. Şüphe yok ki işiten ve gören, kemal sıfatı açısından bunlardan birine sahipken, diğerinden mahrum olandan daha mükemmeldir. Onun her şeyi işiten ve gören olması, çok bilen olmasına ilaveten daha fazla bir özellik ifade eder. Onun her şeyi işiten ve gören olması, kulakla işitip, gözle görmesini gerektirir. Tıpkı "alim" olmasının, ilimle biliyor olmasını gerektirdiği gibi. Onun her şeyi işiten ve gören olması ile kulak ve göz sahibi olması arasında hiçbir fark yoktur. İbn Battal bu, kesin olarak ehl-i sünnetin benimsediği görüştür demiştir. Beyhaki, el-Esma ve's-Sıfat isimli eserinde şöyle der: "es-Semi'" kulağı olup, işitilme özelliği olan şeyleri duyan, "el-basir" görülebilen şeyleri idrak ettiği bir göze sahip olan demektir. Bunların her ikisi Yüce Allah açısından kendi zat ı ile kaim bir sıfattır. Ayet-i kerime ve bu başlık altında yer alan hadisler, "Allah'ın her şeyi işiten ve gören olmasının her şeyi bilen anlamına geldiğini iddia eden" kimselere red anlamı taşımaktadır. Beyhaki bundan sonra Ebu Davud'un Müslim'in şartını taşıyan güçlü bir isnadla Ebu Yunus'tan naklettiği Ebu Hureyre hadisine yer verır. Buna göre Ebu Hureyre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu ayeti okuduğunu ifade etmiştir: "Allah size mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işiten ve her şeyi görendir."(Nisa,58) Ebu Hureyre bu ayeti okurken iki parmağını kullanmıştır. Ebu Yunus, Ebu Hureyre baş parmağını kulağına şehadet parmağını gözünün üstüne koydu demiştir.(Ebu Davud, Sünne) Beyhaki şöyle der: O bu hareketiyle insandaki bulunduğu yere işaret ederek Yüce Allah'ın kulağının ve gözünün var olduğuna işaret etmek istemiştir. Yine o, Allah'ın kulağının ve gözünün olduğunu vurgulamak istemiş, bundan maksadın ilim ve bilgi olmadığına işaret etmek istemiştir. Şayet böyle olsaydı, Ebu Hureyre kalbine işaret ederdi. Çünkü ilmin mahalli kalptir. Bu başlık altında üçüncü sırada zikredilen Abdullah b. Amr hadisine göre Ebu Bekir Sıddik "Ya Resulallah! Bana bir dua öğret" demiştir. Namazın Sıfatları başlığının son kısımlarında ve Daavat Bölümünde bu hadis açıklamasıyla birlikte geçmişti. İbn Battal hadisin Buhari'nin attığı başlıkla olan ilişkisine şöyle işaret etmiştir: Ebu Bekir'in Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine öğretirken yaptığı dua, Yüce Allah'ın onun duasını işitmesini ve karşılığında mükafatını vermesini gerektirmektedir
ہم سے عبداللہ بن یوسف نے بیان کیا، انہوں نے کہا ہم کو ابن وہب نے خبر دی، انہوں نے کہا مجھ کو یونس نے خبر دی، انہیں ابن شہاب نے، ان سے عروہ نے بیان کیا اور ان سے عائشہ رضی اللہ عنہا نے بیان کیا کہ نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا ”جبرائیل علیہ السلام نے مجھے پکار کر کہا کہ اللہ نے آپ کی قوم کی بات سن لی اور وہ بھی سن لیا جو انہوں نے آپ کو جواب دیا۔“
‘আয়িশাহ (রাঃ) হতে বর্ণিত। তিনি বলেন, নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম বলেছেনঃ জিব্রীল আমাকে ডাক দিয়ে বললেন, আল্লাহ্ আপনার কওমের লোকেদের কথা শুনেছেন এবং তারা আপনাকে যে জবাব দিয়েছে তাও তিনি শুনেছেন।[1] [৩২৩১] (আধুনিক প্রকাশনী- ৬৮৭৩, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)
நபி (ஸல்) அவர்கள் கூறினார்கள்: (வானவர்) ஜிப்ரீல் (அலை) அவர்கள் என்னை அழைத்து, “(நபியே!) உங்கள் சமுதாயத்தாரின் சொல்லையும் அவர்கள் உங்களுக்கு அளித்த பதிலையும் அல்லாஹ் செவியுற்றான்” என்று சொன்னார்கள். இதை ஆயிஷா (ரலி) அவர்கள் அறிவிக்கிறார்கள்.24 அத்தியாயம் :