• 2340
  • حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ المُثَنَّى ، قَالَ : حَدَّثَنِي ابْنُ أَبِي عَدِيٍّ ، عَنِ ابْنِ عَوْنٍ ، عَنْ مُجَاهِدٍ ، قَالَ : كُنَّا عِنْدَ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا : فَذَكَرُوا الدَّجَّالَ ، فَقَالَ : إِنَّهُ مَكْتُوبٌ بَيْنَ عَيْنَيْهِ كَافِرٌ ، وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ : لَمْ أَسْمَعْهُ قَالَ ذَاكَ ، وَلَكِنَّهُ قَالَ : أَمَّا إِبْرَاهِيمُ فَانْظُرُوا إِلَى صَاحِبِكُمْ ، وَأَمَّا مُوسَى فَرَجُلٌ آدَمُ جَعْدٌ ، عَلَى جَمَلٍ أَحْمَرَ ، مَخْطُومٍ بِخُلْبَةٍ ، كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَيْهِ إِذِ انْحَدَرَ فِي الوَادِي يُلَبِّي

    كُنَّا عِنْدَ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا : فَذَكَرُوا الدَّجَّالَ ، فَقَالَ : إِنَّهُ مَكْتُوبٌ بَيْنَ عَيْنَيْهِ كَافِرٌ ، وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ : لَمْ أَسْمَعْهُ قَالَ ذَاكَ ، وَلَكِنَّهُ قَالَ : " أَمَّا إِبْرَاهِيمُ فَانْظُرُوا إِلَى صَاحِبِكُمْ ، وَأَمَّا مُوسَى فَرَجُلٌ آدَمُ جَعْدٌ ، عَلَى جَمَلٍ أَحْمَرَ ، مَخْطُومٍ بِخُلْبَةٍ ، كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَيْهِ إِذِ انْحَدَرَ فِي الوَادِي يُلَبِّي "

    آدم: الآدم : الأسمر
    جعد: الجَعْد : في صِفات الرجال يكون مَدْحا وَذَمّا : فالمدْح مَعْناه أن يكون شَدِيد الأسْرِ والخَلْق، أو يكون جَعْدَ الشَّعَر أي خشنه، وأما الذَّم فهو القَصير المُتَردّد الخَلْق. وقد يُطْلق على البخِيل أيضا
    مخطوم: مخطوم : مجعول في رأسه الخطام وهو كل ما وُضِعَ على أنف البعير ليُقتادَ به
    بخلبة: الخلبة : مفرد الخُلْب وهو الليف، وقد يُسَمَّى الحَبل نفسُه خلبة
    انحدر: الانحدار : النزول بسرعة وهو من الحدور ضِدّ الصُّعود
    يلبي: التلبية : أصل التلبية الإقامة بالمكان ، وإجابة المنادي ، ولبيك أي إجابة لك بعد إجابة والتلبية أيضا قول المرء: لبيك اللهم لبيك
    إِنَّهُ مَكْتُوبٌ بَيْنَ عَيْنَيْهِ كَافِرٌ ، وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ : لَمْ
    لا توجد بيانات

    [5913] قَوْله فِيهِ وَأَمَّا مُوسَى فَرَجُلٌ آدَمُ بِالْمَدِّ جَعْدٌ الْحَدِيثَ وَالْمُرَادُ بِقَوْلِهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَاحِبُكُمْ نَفسه صلى الله عَلَيْهِ وَسلم (قَوْلُهُ بَابُ التَّلْبِيدِ) هُوَ جَمْعُ الشَّعْرِ فِي الرَّأْسِ بِمَا يَلْزَقُ بَعْضُهُ بِبَعْضٍ كَالْخِطْمِيِّ وَالصَّمْغِ لِئَلَّا يَتَشَعَّثَ وَيَقْمَلَ فِي الْإِحْرَامِ وَقَدْ تَقَدَّمَ بَسْطُهُ فِي الْحَجِّ


    [ رقم الحديث عند عبدالباقي:5593 ... ورقمه عند البغا: 5913 ]
    - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالَ: حَدَّثَنِى ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ، عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ مُجَاهِدٍ، قَالَ: كُنَّا عِنْدَ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - فَذَكَرُوا الدَّجَّالَ فَقَالَ: إِنَّهُ مَكْتُوبٌ بَيْنَ عَيْنَيْهِ كَافِرٌ، وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ: لَمْ أَسْمَعْهُ قَالَ ذَاكَ، وَلَكِنَّهُ قَالَ: «أَمَّا إِبْرَاهِيمُ فَانْظُرُوا إِلَى صَاحِبِكُمْ، وَأَمَّا مُوسَى فَرَجُلٌ آدَمُ جَعْدٌ عَلَى جَمَلٍ أَحْمَرَ مَخْطُومٍ بِخُلْبَةٍ، كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَيْهِ إِذِ انْحَدَرَ فِى الْوَادِى يُلَبِّى».وبه قال: (حدّثنا محمد بن المثنى) العنزي الحافظ (قال: حدّثني) بالإفراد (ابن أبي عدي) هو محمد بن عثمان بن أبي عدي البصر (عن ابن عون) عبد الله مولى عبد الله بن مغفل المزني أحد الأعلام (عن مجاهد) هو ابن جبر مولى السائب بن أبي السائب المخزومي أنه (قال: كنّا عند ابن عباس -رضي الله عنهما- فذكروا الدجال) الأعور الكذاب (فقال) قائل: (إنه مكتوب بين عينيه كافر) للدلالة على كذبه دلالة قطعية بديهية يدركها كل أحد (وقال ابن عباس لم أسمعه) -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- (قال: ذاك) القول وهو أن الدجال مكتوب بين عينيه كافر (ولكنه) -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- (قال):(أما) بتشديد الميم (إبراهيم) الخليل (فانظروا إلى صاحبكم)، يريد نفسه الشريفة أي أنه شبيه بإبراهيم -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- (وأما موسى فرجل آدم) بالمد أسمر (جعد) شعره راكب (على جمل أحمر مخطوم بخلبة)، بضم الخاء المعجمة وسكون اللام وتضم حبل أجيد فتله من ليف أو قنب أو غير ذلك وقيل ليف المقل (كأني أنظر إليه) رؤيا حقيقة بأن جعل الله لروحه مثالاً والأنبياء أحياء عند ربهم يرزقون أو في المنام وبه صرح موسى بن عقبة في روايته عن نافع ورؤيا الأنبياء وحي وحق (إذاانحدر) بحذف الألف بعد الذال المعجمة وهي لمجرد الظرفية ولأبي ذر إذا انحدر (في الوادي) أي وادي الأزرق (يلبي) بالحج. وموضع الترجمة قوله جعد وجواب الاعتراض الذي أبداه المهلب من أن الصواب عيسى بدل موسى محتجًّا بحياة عيسى وأنه لم يمت بخلاف موسى سبق في الحج في باب التلبية إذا انحدر من الوادي.

    حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالَ حَدَّثَنِي ابْنُ أَبِي عَدِيٍّ، عَنِ ابْنِ عَوْنٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، قَالَ كُنَّا عِنْدَ ابْنِ عَبَّاسٍ ـ رضى الله عنهما ـ فَذَكَرُوا الدَّجَّالَ فَقَالَ إِنَّهُ مَكْتُوبٌ بَيْنَ عَيْنَيْهِ كَافِرٌ‏.‏ وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ لَمْ أَسْمَعْهُ قَالَ ذَاكَ وَلَكِنَّهُ قَالَ ‏ "‏ أَمَّا إِبْرَاهِيمُ فَانْظُرُوا إِلَى صَاحِبِكُمْ، وَأَمَّا مُوسَى فَرَجُلٌ آدَمُ جَعْدٌ، عَلَى جَمَلٍ أَحْمَرَ مَخْطُومٍ بِخُلْبَةٍ، كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَيْهِ إِذِ انْحَدَرَ فِي الْوَادِي يُلَبِّي ‏"‏‏.‏

    Narrated Mujahid:We were with Ibn `Abbas and the people mentioned Ad-Dajjal. Someone said, "The word 'Kafir' (unbeliever) is written in between his (Ad-Dajjal's) eyes." Ibn `Abbas said, "I have not heard the Prophet saying this, but he said, 'As regards Abraham, he looks like your companion (i.e. the Prophet, Muhammad), and as regards Moses, he is a brown curly haired man riding a camel and reigned with a strong jute rope, as if I am now looking at him getting down in the valley and saying, "Labbaik

    Telah menceritakan kepada kami [Muhammad bin Al Mutsanna] dia berkata; telah menceritakan kepadaku [Ibnu Abu 'Adi] dari [Ibnu 'Aun] dari [Mujahid] dia berkata; Kami pernah berada di samping [Ibnu Abbas] radliallahu 'anhuma, lalu orang-orang menyebut-nyebut Dajjal, lantas Ibnu Abbas mengatakan; "Sesungguhnya di antara kedua mata Dajjal tertulis "Kafir", Ibnu Abbas mengatakan; "Namun saya belum pernah mendengar beliau (secara langsung) mengatakan hal itu, akan tetapi beliau (Nabi) mengatakan: "Adapun Ibrahim, maka lihatlah pada teman kalian, sedangkan Musa, ia adalah seorang laki-laki (berkulit) kecoklatan dan bertubuh kekar tengah (menunggang) unta merah yang kendalinya terbuat dari sabut kurma, seolah-olah aku melihat kepadanya ketika menuruni lembah sambil bertalbiyah

    Mücahid'den, dedi ki: "Biz İbn Abbas r.a.lın yanında idik. Deccallden söz açtılar. Bunun üzerine İbn Abbas dedi ki: Şüphesiz onun gözleri arasında kafir diye yazar." Yine İbn Abbas dedi ki: Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den bizzat böyle dediğini duymadım. Ama o şöyle buyurmuştur: "İbrahim'e gelince, (onun gibisini görmek için) arkadaşımza bakınız. Musa ise esmer, saçları kıvırcık, yu ları liften . kızıl bir devenin üzerinde olup, telbiye ederek vadiden aşağı inerkenki halini görüyor gibiyim." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Saçın kıvırcık olması." Kıvırcık oluş saçın bir niteliğidir. Bu başlıkta Buhari yedi hadis zikretmiş bulunmaktadır: Birinci hadis, Enes r.a.lın rivayet ettiği Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in niteliğine dair olan hadis olup, daha önce bu hadisin açıklamaları Menakib bölümünde geçmiş bulunmaktadır. Burada bu hadisin zikredilmesinden maksat: "Saçları kıvırcık ve kısa değildi, düz ve uzun da değildi." ibaresi ile anlatılanlardır. Yani onun saçları kıvırcık ile düz arasında idi. Kıvırcık saç, Sudanlıların (siyahilerin) saçları gibi kıvrım kıvrım olan saça denilir. Düz saç ise dümdüz sarkıp Hintlilerin saçları gibi hiçbir şekilde kıvrımı olmayan saçtır. el-Katat ise kıvırcıklığı, saçları birbirinden ayıracak derecede olana denilir. "Başının saçı. .. " Yani başının saçı sarktığı vakit omuzlarına yakın olurdu. Cerir b. Hazimlin rivayetindeki "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in saçları hafif dalgalı idi" ibaresi, az miktarda dalgaları vardı, demektir. Bir kişi saçınıtarayıp da düz ile dalgalı arasında bir halde olduğu vakit bu kökten gelen tabir kullanılır. "Hişam" b. Yusuf "Malmerlden dedi ki: O Katadeiden, o Enes'ten: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellemlin el ve ayakları iriceydi" dediği rivayet edilmiştir. Buradaki "irice" anlamı verilen "şesn" lafzı parmakları ve avucu kalınca, irice demektir. İbn Batta! dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in avucu dolgu n etli idi. Bununla birlikte iriliklerine rağmen daha önce Enes hadisinde geçtiği üzere yumuşaktı. Söz konusu bu Enes hadisi de daha önce Menakib bölümünde şöylece geçmişti: "Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellemlin elinden daha yumuşak bir ipeğe dokunmuş değilim." (İbn Battal devamla) dedi ki: el-Esmaı'nin bu lafzı sertlik ile birlikte elin ayasının iri olması şeklindeki açıklamasına gelince, bunun bu açıklamasındaki "sertlik" tabirine kimse muvafakat etmemiştir. el-Halil ve Ebu Ubeyd'in bu lafza dair açıklamaları daha uygundur. Bu açıklamayı diğer rivayetteki: "Elleri ve ayakları iriceydi" şeklindeki sözleri desteklemektedir . . İbn Battal dedi ki: el-Esmai'nin "şesn" lafzına dair yaptığı açıklamayı kabul. etsek bile Enes'in, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in elinin iki halini nitelendirmiş olmasıihtimali de vardır. Buna göre cihad yahutta aile halkının işlerinde çalıştığı vakit, eli, sözü geçen bu arızi haller dolayısıyla sertleşirdi. Bu işleri bitirdi mi de onun yapısında asılolarak bulunan yumuşaklık avucunda, elinde de görüıürdü. Hadisin delalet ettiği şekilde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in saçının omuzlarına yakın olması, onun çoğunluk halini ifade eder. Bazen saçı toplanacak kadar ve ondan örükler yapacak kadar uzadığı da olurdu. Nitekim Ebu Davud ve Tirmizi hasen bir sened ile Ümmü Hani'den şu hadisi rivayet etmektedir: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke'ye geldiğinde dört tane örüğü vard!." İbn Mace'nin rivayetinde de "onun dört ğadiresi, yani örüğü vardı" denilmektedir . . Gadair (tekili ğaclire), örük haline getirilmiş saç demektir. Bil haberin özü şudur: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in saçı ondan örük örecek kadar uzamış idi. Bu, onun saçı ile ilgilenmesi süresinin uzaması haline hamledilir ki, bu da yolculuk ve benzeri şeylerle meşgulolma halidir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. 11.CİLT BİTTİ, KİTABU’L-LİBAS 12. CİLT İLE BİR SONRAKİ SAYFADA DEVAM EDİYOR

    ہم سے محمد بن مثنیٰ نے بیان کیا، کہا کہ مجھ سے ابن ابی عدی نے بیان کیا، ان سے ابن عون نے اور ان سے مجاہد نے بیان کیا کہ ہم ابن عباس رضی اللہ عنہما کے پاس بیٹھے ہوئے تھے۔ لوگوں نے دجال کا ذکر کیا اور کسی نے کہا کہ اس کی دونوں آنکھوں کے درمیان لفظ ”کافر“ لکھا ہو گا۔ اس پر ابن عباس رضی اللہ عنہما نے کہا کہ رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم کو یہ فرماتے ہوئے میں نے تو نہیں سنا البتہ آپ صلی اللہ علیہ وسلم نے یہ فرمایا تھا کہ اگر تمہیں ابراہیم علیہ السلام کو دیکھنا ہو تو اپنے صاحب ( خود نبی کریم صلی اللہ علیہ وسلم ) کو دیکھو ( کہ آپ بالکل ان کے ہم شکل ہیں ) اور موسیٰ علیہ السلام گندمی رنگ کے ہیں بال گھونگھریالے جیسے اس وقت بھی میں انہیں دیکھ رہا ہوں کہ وہ اس نالے وادی ازرق نامی میں لبیک کہتے ہوئے اتر رہے ہیں ان کے سرخ اونٹ کی نکیل کی رسی کھجور کی چھال کی ہے۔

    মুজাহিদ (রহ.) হতে বর্ণিত। তিনি বলেন, আমরা একবার ইবনু আব্বাস (রাঃ) এর কাছে ছিলাম। তখন লোকজন দাজ্জালের কথা আলোচনা করল। একজন বললঃ তার দু’চোখের মাঝে লেখা থাকবে ‘কাফির’। ইবনু আব্বাস (রাঃ) বললেনঃ আমি এমন কথা রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম-কে বলতে শুনিনি। তবে তিনি বলেছেনঃ তোমরা যদি ইবরাহীম (আঃ)-কে দেখতে চাও, তা হলে তোমাদের সঙ্গী নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম এর দিকে তাকাও। আর মূসা (আঃ) হচ্ছেন শ্যাম রঙের মানুষ, কোঁকড়ানো চুলের অধিকারী, নাকে লাগাম পরান লাল বর্ণের উষ্ট্রে আরোহণকারী। আমি যেন তাঁকে লক্ষ্য করছি তিনি তালবিয়া (লাব্বাইকা.......) পাঠরত অবস্থায় (মক্কা) উপত্যকায় নামছেন। [১৫৫৫] (আধুনিক প্রকাশনী- ৫৪৮০, ইসলামিক ফাউন্ডেশন)

    முஜாஹித் (ரஹ்) அவர்கள் கூறியதாவது: நாங்கள் இப்னு அப்பாஸ் (ரலி) அவர்களிடம் இருந்தோம். அப்போது மக்கள் தஜ்ஜாலைப் பற்றிப் பேசிக் கொண்டிருந்தார்கள். அப்போது ஒருவர், ‘‘அவனுடைய இரு கண்களுக்குமிடையே ‘காஃபிர்’ (இறைமறுப்பாளன்) என எழுதப்பட்டிருக்கும்” என்று சொன்னார். இப்னு அப்பாஸ் (ரலி) அவர்கள், ‘‘நான் இவ்வாறு கேள்விப்பட்டதில்லை. ஆனால், நபி (ஸல்) அவர்கள், ‘‘(இறைத்தூதர்) இப்ராஹீம் (அலை) அவர்கள் (எத்தகைய) உருவ அமைப்பில் இருந்தார் என்று அறிய வேண்டுமென்றால் உங்கள் தோழரை (என்னை)ப் பாருங்கள். மூசா (அலை-அவர்கள் எத்தகையவர் என்றால்) அவர்கள் பழுப்பு நிறமுடையவர்கள்; சுருள் முடி கொண்டவர்கள்; ஈச்ச மர நாரினால் மூக்கணாங்கயிறு இடப்பட்ட சிவப்பு ஒட்டகம் ஒன்றின் மீது பயணம் செய்தவாறு இருப்பார்கள். அவர்கள் (ஹஜ் செய்ய) ‘தல்பியா’ கூறியவாறு (‘அல்அஸ்ரக்’ எனும்) பள்ளத்தாக்கில் இறங்கியபோது (அவர்களைக் கண்டேன். அந்தக் காட்சியை) நான் (இப்போதும்) பார்ப்பதைப் போன்று உள்ளது” என்று சொன்னார்கள் எனத் தெரிவித்தார்கள்.106 அத்தியாயம் :