أَنَّ ابْنَ عُمَرَ ، كَانَ إِذَا سُئِلَ عَنْ نِكَاحِ النَّصْرَانِيَّةِ وَاليَهُودِيَّةِ ، قَالَ : " إِنَّ اللَّهَ حَرَّمَ المُشْرِكَاتِ عَلَى المُؤْمِنِينَ ، وَلاَ أَعْلَمُ مِنَ الإِشْرَاكِ شَيْئًا أَكْبَرَ مِنْ أَنْ تَقُولَ المَرْأَةُ : رَبُّهَا عِيسَى ، وَهُوَ عَبْدٌ مِنْ عِبَادِ اللَّهِ "
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ ، حَدَّثَنَا لَيْثٌ ، عَنْ نَافِعٍ ، أَنَّ ابْنَ عُمَرَ ، كَانَ إِذَا سُئِلَ عَنْ نِكَاحِ النَّصْرَانِيَّةِ وَاليَهُودِيَّةِ ، قَالَ : إِنَّ اللَّهَ حَرَّمَ المُشْرِكَاتِ عَلَى المُؤْمِنِينَ ، وَلاَ أَعْلَمُ مِنَ الإِشْرَاكِ شَيْئًا أَكْبَرَ مِنْ أَنْ تَقُولَ المَرْأَةُ : رَبُّهَا عِيسَى ، وَهُوَ عَبْدٌ مِنْ عِبَادِ اللَّهِ
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا لَيْثٌ، عَنْ نَافِعٍ، أَنَّ ابْنَ عُمَرَ، كَانَ إِذَا سُئِلَ عَنْ نِكَاحِ النَّصْرَانِيَّةِ، وَالْيَهُودِيَّةِ، قَالَ إِنَّ اللَّهَ حَرَّمَ الْمُشْرِكَاتِ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ، وَلاَ أَعْلَمُ مِنَ الإِشْرَاكِ شَيْئًا أَكْبَرَ مِنْ أَنْ تَقُولَ الْمَرْأَةُ رَبُّهَا عِيسَى، وَهْوَ عَبْدٌ مِنْ عِبَادِ اللَّهِ.
Narrated Nafi`:Whenever Ibn `Umar was asked about marrying a Christian lady or a Jewess, he would say: "Allah has made it unlawful for the believers to marry ladies who ascribe partners in worship to Allah, and I do not know of a greater thing, as regards to ascribing partners in worship, etc. to Allah, than that a lady should say that Jesus is her Lord although he is just one of Allah's slaves
Telah menceritakan kepada kami [Qutaibah] Telah menceritakan kepada kami [Laits] dari [Nafi'] bahwa apabila [Ibnu Umar] ditanya tentang hukum menikahi wanita Nashrani dan wanita Yahudi ia menjawab, "Sesungguhnya Allah telah mengharamkan wanita-wanita musyrik atas orang-orang yang beriman. Dan aku tidak mengetahui adanya kesyirikan yang paling besar daripada seorang wanita yang mengatakan bahwa Rabbnya adalah Isa, padahal ia hanyalah hamba dari hamba-hamba Allah
Nafi'den rivayete göre "İbn Ömer'e Hıristiyan ve Yahudi kadını nikahlamaya dair soru sorulunca şöyle derdi: Şüphesiz Allah müşrik kadınları mu'min erkeklere haram kılmıştır. Ve ben bir kadının, Rabbinin -Allah'ın kullarından bir kul olduğu halde- İsa olduğunu söylemesinden daha büyük bir şirk bilmiyorum." Fethu'l-Bari Açıklaması: "Yüce Allah'ın: "Müşrik kadınları iman edinceye kadar nikahlamayın ... " buyruğu." Buharı'nin bu mesele ile ilgili olarak kesin hüküm vermemesinin sebebi, ona göre ayetin tevili ihtimalinin bulunması dolayısıyladır. Çoğunluğa göre ayet umumidir ve Maide suresindeki ayet ile tahsis edilmiştir. Seleften bazılarından rivayete göre buradaki müşrik kadınlardan maksat, putperest kadınlar ile Mecusilerdir. Bu görüşü İbnu'l-Münzir ve başkaları nakletmiştir. Daha sonra musannıf bu başlıkta İbn Ömer'in Hıristiyan kadının nikahı ile ilgili sözünü ve onun: "Kadının Rabbinin İsa olduğunu söylemesinden daha büyük bir şirk olduğunu bilmiyorum" dediğini zikretmektedir. Bu ise onun Bakara suresindeki ayetin hükmünün genelliğinin devam ettiği kanaatinde olduğunu göstermektedir. Sanki o Maide suresindeki ayetin mensuh olduğu görüşünü benimsiyor gibidir. İbrahim el-Haı"bı de bunu kesin olarak ifade etmiştir. Cumhurun görüşüne göre ise Bakara ayetindeki umumi ifade Maide suresindeki ayet ile tahsis edilmiştir. Söz konusu ayet de: "Sizden önce kitap verilenlerden iffetli kadınlar da ... size helaldir." (Maide, 5) buyruğudur. Böylelikle bunlaı'ın dışındaki diğer müşrik kadınların nikahlanması, asılolan haramlık hükmü üzere devam etmektedir. Şam'den bir başka görüşe göre Bakara ayetindeki um umi ifade ile Maide'deki ayetin hususi hükmü kastedilmiştir. İbn Abbas ise Bakara suresindeki ayetin Maide suresindeki ayet ile mensuh olduğunu mutlak olarak belirtmiştir. İbn Ömer'in bu görüşünün şaz olduğu da söylenmiştir. İbnu'l-Münzir der ki: İlkıerden bunu haram kılan bir kimsenin olduğu tespit edilmiş değildir. Ama İbn Ebi Şeybe hasen bir sened ile Ata'nın Yahudi ve Hıristiyan kadınları nikahlamayı mekruh gördüğünü ve şunları söylediğini rivayet etmektedir: "Bu müsaade Müslüman hanımlar az iken verilmişti." Onun bu açıklamaları, mubahlığı kimi hallere ait özel bir durum olarak kabul ettiği hususunda açık bir ifadedir. Ebu Ubeyd der ki: Bugün Müslümanlar bu hususta ruhsat olduğu görüşündedir ve buna göre uygulama yapılmaktadır. Ömer radıyallahu anh'dan, onun onları nikahlamayı haram kılmaksızın onlardan uzak durmayı emrettiği de rivayet edilmiştir
ہم سے قتیبہ بن سعید نے بیان کیا، کہا ہم سے لیث بن سعد نے بیان کیا، ان سے نافع نے کہ ابن عمر رضی اللہ عنہما سے اگر یہودی یا انصاری عورتوں سے نکاح کے متعلق سوال کیا جاتا تو وہ کہتے کہ اللہ تعالیٰ نے مشرک عورتوں سے نکاح مومنوں کے لیے حرام قرار دیا ہے اور میں نہیں سمجھتا کہ اس سے بڑھ کر اور کیا شرک ہو گا کہ ایک عورت یہ کہے کہ اس کے رب عیسیٰ علیہ السلام ہیں حالانکہ وہ اللہ کے مقبول بندوں میں سے ایک مقبول بندے ہیں۔
(وَلاَ تَنْكِحُوا الْمُشْرِكَاتِ حَتَّى يُؤْمِنَّ وَلأَمَةٌ مُؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ ‘‘মুশরিকা নারীরা ঈমান না আনা পর্যন্ত তোমরা তাদেরকে বিবাহ করো না। মূলতঃ মু’মিন ক্রীতদাসী মুশরিকা নারী হতে উত্তম ওদেরকে তোমাদের যতই ভাল লাগুক না কেন।"সূরাহ আল-বাক্বারাহ ২/২২১) ৫২৮৫. নাফি‘ (রহ.) হতে বর্ণিত যে, ইবনু ‘উমারকে কোন খৃষ্টান বা ইয়াহূদী নারীর বিবাহ সম্বন্ধে জিজ্ঞেস করা হলে তিনি বলেনঃ আল্লাহ তা‘আলা মু’মিনদের উপর মুশরিক নারীদের বিবাহ হারাম করে দিয়েছেন। আর এর চেয়ে ভয়ানক শির্ক কী হতে পারে যে মহিলা বলে, আমার প্রভু ঈসা (আঃ)। অথচ তিনিও আল্লাহর বান্দাগণের মধ্যে একজন বান্দাহ। আধুনিক প্রকাশনী- ৪৮৯৮, ইসলামিক ফাউন্ডেশন
நாஃபிஉ (ரஹ்) அவர்கள் கூறியதாவது: (ஒரு முஸ்லிம்) கிறித்தவப் பெண்ணையோ அல்லது யூதப் பெண்ணையோ மணமுடித்துக்கொள்வது தொடர்பாக இப்னு உமர் (ரலி) அவர்களிடம் வினவப் பட்டால், அவர்கள் ‘‘இறைநம்பிக்கையாளர்கள் இணைகற்பிக்கும் பெண்களை மணமுடித்துக்கொள்வதை அல்லாஹ் அனுமதிக்கவில்லை. அல்லாஹ்வின் அடியார்களில் ஒருவரான ஈசா (அலை) அவர்களைத் தன்னுடைய இறைவன் என்று ஒரு பெண் கூறுவதைவிட மிகப் பெரிய இணைவைப்பாக வேறொன்றையும் நான் அறியவில்லை” என்பார்கள்.41 அத்தியாயம் :