• 2063
  • عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا ، قَالَ : " هُمْ أَهْلُ الكِتَابِ جَزَّءُوهُ أَجْزَاءً فَآمَنُوا بِبَعْضِهِ ، وَكَفَرُوا بِبَعْضِهِ ، يَعْنِي قَوْلَ اللَّهِ تَعَالَى : {{ الَّذِينَ جَعَلُوا القُرْآنَ عِضِينَ }}

    حَدَّثَنِي زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ ، أَخْبَرَنَا أَبُو بِشْرٍ ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا ، قَالَ : هُمْ أَهْلُ الكِتَابِ جَزَّءُوهُ أَجْزَاءً فَآمَنُوا بِبَعْضِهِ ، وَكَفَرُوا بِبَعْضِهِ ، يَعْنِي قَوْلَ اللَّهِ تَعَالَى : {{ الَّذِينَ جَعَلُوا القُرْآنَ عِضِينَ }}

    لا توجد بيانات
    هُمْ أَهْلُ الكِتَابِ جَزَّءُوهُ أَجْزَاءً فَآمَنُوا بِبَعْضِهِ ، وَكَفَرُوا بِبَعْضِهِ

    [3945] قَالَ هُمْ أَهْلُ الْكِتَابِ جَزَّءُوهُ أَجْزَاءً فَآمَنُوا بِبَعْضِهِ وَكَفَرُوا بِبَعْضِهِ زَادَ الْكُشْمِيهَنِيُّ يَعْنِي قَوْلَ الله تَعَالَى الَّذين جعلُوا الْقُرْآن عضين (قَوْلُهُ بَابُ إِسْلَامِ سَلْمَانَ الْفَارِسِيِّ) تَقَدَّمَتْ تَرْجَمَتُهُ فِي الْبيُوع وَقَوله


    [ رقم الحديث عند عبدالباقي:3761 ... ورقمه عند البغا: 3945 ]
    - حَدَّثَنِي زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ أَخْبَرَنَا أَبُو بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ -رضي الله عنهما- قَالَ: "هُمْ أَهْلُ الْكِتَابِ جَزَّءُوهُ أَجْزَاءً، فَآمَنُوا بِبَعْضِهِ وَكَفَرُوا بِبَعْضِهِ". [الحديث 3945 - طرفاه في: 4705، 4706].وبه قال: (حدّثني) بالإفراد ولأبي ذر حدّثنا (زياد بن أيوب) دلوية
    الطوسي قال: (حدّثنا) بالجمع ولأبي ذر حدّثني (هشيم) هو ابن بشر قال: (أخبرنا أبو بشر) جعفر بن أبي وحشية (عن سعيد بن جبير عن ابن عباس - رضي الله تعالى عنهما -) أنه (قال: هم أهل الكتاب) قال: العيني لما ذكر في الحديث السابق أهل الكتاب قال: قال ابن عباس -رضي الله عنهما-: هم أهل الكتاب الذين (جزؤوه) أي القرآن (أجزاء فآمنوا ببعضه وكفروا ببعضه) زاد أبو ذر عن الكشميهني يعني قول الله تعالى: {{الذين جعلوا القرآن عضين}} [الحجر: 91] أي أجزاء جمع عضة وأصلها عضوة فعلة من عضى الشاة إذا جعلها أعضاء حيث قالوا: بعنادهم بعضه حق موافق للتوراة والإنجيل وبعضه باطل مخالف لهما فاقتسموه إلى حق وباطل وعضوه.


    [ رقم الحديث عند عبدالباقي:3761 ... ورقمه عند البغا:3945 ]
    - حدَّثني زِيادُ بنُ أيُّوبَ حدَّثنا هُشَيْمٌ أخْبرَنا أبُو بِشْرٍ عنْ سَعِيدِ بنِ جُبَيْرٍ عنِ ابنِ عَبَّاسٍ رَضِي الله تَعَالَى عنهُما قَالَ هُمْ أهْلُ الكِتَابِ جَزَّؤُهُ أجْزَاءًا فآمَنُوا بِبَعْضِهِ وكَفَرُوا بِبَعْضِهِ.لما كَانَ: أهل الْكتاب، مَذْكُورا فِي الحَدِيث السَّابِق فِي حَدِيث ابْن عَبَّاس، قَالَ ابْن عَبَّاس: هم أهل الْكتاب الَّذين جزؤه، أَي: جزؤا الْقُرْآن أَجزَاء فآمنوا بِبَعْضِه، وَكَفرُوا بِبَعْضِه، ذكر هَذَا فِي تَفْسِير قَوْله تَعَالَى: {{الَّذين جعلُوا الْقُرْآن عضين}} (الْحجر: 91) . أَي: أَجزَاء، وَهُوَ جمع عضة، وَأَصلهَا: عضوة على وزن فعلة من عضا الشَّاة إِذا جزأها أَعْضَاء، وَفِي رِوَايَة الْكشميهني بعد قَوْله: (وَكَفرُوا بِبَعْضِه) يَعْنِي: فِي قَوْله تَعَالَى: {{الَّذين جعلُوا الْقُرْآن عضين}} (الْحجر: 91) .

    حَدَّثَنِي زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، أَخْبَرَنَا أَبُو بِشْرٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ـ رضى الله عنهما ـ قَالَ هُمْ أَهْلُ الْكِتَابِ، جَزَّءُوهُ أَجْزَاءً، فَآمَنُوا بِبَعْضِهِ وَكَفَرُوا بِبَعْضِهِ‏.‏ ‏{‏يَعْنِي قَوْلَ اللَّهِ تَعَالَى ‏{‏الَّذِينَ جَعَلُوا الْقُرْآنَ عِضِينَ ‏}‏

    Narrated Ibn `Abbas:They, the people of the Scriptures, divided this Scripture into parts, believing in some portions of it and disbelieving the others. (See 15:)

    Telah menceritakan kepadaku [Ziyad bin Ayyub] telah menceritakan kepada kami [Husyaim] telah mengabarkan kepada kami [Abu Bisyir] dari [Sa'id bin Jubair] dari [Ibnu 'Abbas] radliallahu 'anhuma, ia berkata; "Mereka adalah Ahlul Kitab yang telah memilah-milih (aturan Allah). Sebagian mereka mengimani sebagian dan sebagian lagi mereka mengingkarinya." Ini adalah maksud firman Allah "(yaitu) orang-orang yang telah menjadikan al Qur'an terbagi-bagi." QS Al Hijr;

    İbn Abbas r.a. dedi ki: "Onlar kitap ehlidirler. Onu kısımlara ayırdılar. Bir bölümüne iman ettiler, diğer bazısını inkar edip kafir oldular." Bu Hadis 4705 ve 4706 numara ile gelecektir. Fethu'l-Bari Açıklaması: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Medine'ye gelişinden sonra Yahudilerin yanına gelmeleri" Ebu Said "Şerefu'I-Mustafa" adlı eserinde Said b. Cubeyr yoluyla şunu rivayet etmektedir: Yahudilerin başı olan Meymun b. Yamın, Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelerek dedi ki: Ey Allah'ın Resulü! Onlara bir haber gönder ve beni de hakem tayin et. Onlar (anlaşmazlık konularında) bana başvururlar. O da onu içeriye yerleştirdi. Sonra Yahudilere haber gönderdi. Onun yanına gelerek onunla konuştular. Allah Resulü onlara: Benimle sizin aranızda hakemlik yapacak bir adam seçiniz, diye buyurdu. Onlar: Biz Meymun b. Yamın'in hakemliğine razıylZ, dediler. Allah Resulü: Yanlarına çık diye buyurdu. Meymun: Şehadet ederim ki o Allah'ın Resulüdür, dedi. Fakat onu tasdik etmeyi kabul etmediler. İbn İshak'ın zikrettiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye geldikten sonra Yahudilerle bir barış antlaşması yaptı. Onlar ona tabi olmayı kabul etmediler. Bu sebeple onlarla arasında bir kitap yazdı (bir antlaşma belgesi düzenledi.) Yahudiler Kaynuka, Nadir ve Kureyza olmak üzere üç kabile idiler. Üçü de biri diğerinden sonra ahitlerini bozdular. Kaynuka oğullarını karşılıksız serbest bıraktı, Nadir oğullarını sürgüne gönderdi, Kureyza oğullarını da kökten imha etti. Yüce Allah'ın izniyle biraz sonra bütün bunlara dair etraflı açıklamalar gelecektir. "Yahudilerden on kişi bana iman etse, Yahudilerin hepsi bana iman edecektir." el-İsmaill'nin rivayetinde: "Müslüman olmadık Yahudi kalmaz" şeklindedir. Ebu Said de "Şerefu'I-Mustafa" adlı eserinde bunu böylece rivayet etmiş ve sonunda şunları eklemiştir: "Ka'b dedi ki: Bunlar yüce Allah'ın Maide suresinde sözünü ettiği kimselerdir." Buna göre kastedilen, belirli özel on kişidir. Çünkü ona (Yahudilerden) on kişiden fazla iman etmiş idi. Göründüğükadarıyla bunlar, o dönemde Yahudiler arasında başkanlık konumunda idiler. Onların dışında olanlar da onlara tabi kimseler idi. Fakat bunlar arasından ancak pek az kimse Müslüman olmuştur. Abdullah b. Selam gibi. O da Nebi s.a.v.'in Medine'ye gelişi sırasında Yahudiler arasında başkanlığı ile ünlü kimselerden idi. Nadir oğullarından Ebu Yasir b. Ahtab, onun kardeşi Huyey b. Ahtab, Ka'b b. el-Eşref ile Rafi' b. Ebi'l-Hukayk da bulunmaktadır. Kaynuka oğullarından Abdullah b. Huneyf, Finhas ve Rifaa b. Zeyd'dir. Kureyza oğullarından ise Zubeyr b. Batıya, Ka'b b. Esed ve Şemuvil b. Zeyd'dir. Bunlardan hiçbirisinin Müslüman olduğu sabit değildir. Bunların her birisi Yahudiler arasında bir başkan idi. Eğer bu başkan Müslüman olmuş olsaydı, Yahudilerden bir topluluk onlara uyardı. Muhtemelen kastedilen de budur

    مجھ سے زیاد بن ایوب نے بیان کیا کہا، ہم سے ہشیم نے بیان کیا کہا، ہم کو ابوبشر (جابر بن ابی وحشیہ) نے خبر دی، انہیں سعید بن جبیر نے اور ان سے ابن عباس رضی اللہ عنہما نے کہا کہ وہ اہل کتاب ہی تو ہیں جنہوں نے آسمانی کتاب کو ٹکڑے ٹکڑے کر ڈالا، بعض باتوں پر ایمان لائے اور بعض باتوں کا انکار کیا۔

    ইবনু ‘আব্বাস (রাঃ) হতে বর্ণিত, তিনি বলেন, এরাই তো সেই আহলে কিতাব যারা ভাগাভাগি করে ফেলেছে, কোন কোন বিষয়ের উপর ঈমান এনেছে আর কোন কোন বিষয়কে অস্বীকার করেছে। রাবী আল্লাহর এ বাণী বুঝাতে চেয়েছেন-‘‘যারা কুরআনকে খন্ড খন্ড করেছে’’ (সূরাহ আল-হিজরঃ ৯১) (৪৭০৫, ৪৭০৬) (আধুনিক প্রকাশনীঃ ৩৬৫৪, ইসলামিক ফাউন্ডেশনঃ)

    இப்னு அப்பாஸ் (ரலி) அவர்கள் கூறியதாவது: அந்த வேதக்காரர்கள் (எத்தகையவர்கள் எனில், குர்ஆன் எனும்) அதனைப் பல பகுதிகளாகப் பிரித்துக்கொண்டார்கள். அதில் சிலவற்றை நம்பி ஏற்று, சிலவற்றை ஏற்க மறுத்துவிட்டார்கள். அத்தியாயம் :