عَنْ أَبِي مُوسَى ، قَالَ : " صَلَّى بِنَا عَلِيٌّ ، يَوْمَ الْجَمَلِ ، صَلَاةً ذَكَّرَنَا صَلَاةَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَإِمَّا أَنْ نَكُونَ نَسِينَاهَا ، وَإِمَّا أَنْ نَكُونَ تَرَكْنَاهَا ، فَسَلَّمَ عَلَى يَمِينِهِ وَعَلَى شِمَالِهِ "
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَامِرِ بْنِ زُرَارَةَ قَالَ : حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنْ بُرَيْدِ بْنِ أَبِي مَرْيَمَ ، عَنْ أَبِي مُوسَى ، قَالَ : صَلَّى بِنَا عَلِيٌّ ، يَوْمَ الْجَمَلِ ، صَلَاةً ذَكَّرَنَا صَلَاةَ رَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، فَإِمَّا أَنْ نَكُونَ نَسِينَاهَا ، وَإِمَّا أَنْ نَكُونَ تَرَكْنَاهَا ، فَسَلَّمَ عَلَى يَمِينِهِ وَعَلَى شِمَالِهِ
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَامِرِ بْنِ زُرَارَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ بُرَيْدِ بْنِ أَبِي مَرْيَمَ، عَنْ أَبِي مُوسَى، قَالَ صَلَّى بِنَا عَلِيٌّ يَوْمَ الْجَمَلِ صَلاَةً ذَكَّرَنَا صَلاَةَ رَسُولِ اللَّهِ ـ ﷺ ـ فَإِمَّا أَنْ نَكُونَ نَسِينَاهَا وَإِمَّا أَنْ نَكُونَ تَرَكْنَاهَا فَسَلَّمَ عَلَى يَمِينِهِ وَعَلَى شِمَالِهِ .
It was narrated that Abu Musa said:“Ali led us in prayer on the day of (the battle of) the Camel, in a way that reminded us of the prayer of the Messenger of Allah (ﷺ). Either we had forgotten it or we had abandoned it. He said the Salam to his right and to his left.”
Telah menceritakan kepada kami [Abdullah bin Amir bin Zurarah] berkata, telah menceritakan kepada kami [Abu Bakr bin 'Ayyasy] dari [Abu Ishaq] dari [Buraid bin Abu Maryam] dari [Abu Musa] dia berkata, "Ali shalat mengimami kami pada saat perang Jamal, shalat yang mengingatkan kami akan shalat Rasulullah shallallahu 'alaihi wasallam. Entah karena kami lupa atau karena kami meningggalkannya. Maka dia mengucapkan salam ke sebelah kanan dan ke sebelah kirinya
Ebu Musa (el-Eş'ari) (r.a.)'den şöyie demiştir: Ali (r.a.), Cemel olayı günü bize öyle bir namaz kıldırdı ki, onunla bize Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in namaz kılışını hatırlattı. Artık biz, ya O (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in namazını unutmuş oluyoruz. Ya da terk etmiş oluyoruz. Çünkü Ali (r.a.), (namazdan çıkarken) sağına da soluna da selam verirdi." Not: Zevaid'de: İsnadı sahihtir, ricalı da sıkadır, Ancak ravilerinden Ebu İshak, tediis ederdi ve ömrünün son zamanlarında ihtilat'a düştü, denilmiştir. Tedlis: Ravi'nin Hadis'i kendisine rivayet eden en yakın ravisini sebepli yada sebepsiz olarak söylememesi. Bunu yapan kişi güvenilir ise sorun yoktur. Ayrıntılı bilgi için Hadis terimleri sözlüğüne bakın. İhtilat: Hastalık, şok yada ihtiyarlık sebebiyle hafıza sorunu yaşamak, hadislerde karışıklık yaşamak. AÇIKLAMA(914, 915, 916 ve 917): Bu babta rivayet olunan hadisler, namazdan çıkarken sağa ve sola başı dönderip iki defa selam vermenin meşruluğuna delalet ederler. Bu hususta imam, cemaat ve tek olarak namaz kılanlar arasında bir fark yoktur. Sahabilerin cumhurunun kavli budur, Ebu Bekir-i Sıddik, Ali bin Ebi Talib, İbn-i Mes'ud, Ammar bin Yasir ve Nafi' bin el-Haris (r.anhum) böyle hükmeden sahabilerdendirler. Tabiilerden de Ata' bin Ebi Rabah, Alkama, Şa'bi ve başkaları ile re'y ehli, Sevri, Ahmed, İshak, Ebu Sevr böyle hükmetmişlerdir. Hanefi, Hanbeli ve Şafiiler'in mezhebi de budur. Delilleri ise bu babtaki hadislerdir. Bir selamın meşruluğuna hükmeden alimler ve görüşleri, bundan sonraki babta anlatılacaktır. İnşaallah EI-Menhel yazarı iki selam'ın meşruluğuna hükmedenlerle delillerini ve bir selam'ın meşruluğuna hükmeden alimlerle delillerini zikrettikten sonra şöyle der: ''İmam olsun, cemaat olsun, tek olsun, namaz kılan herkesin, namazdan çıkarken sağına ve soluna iki defa selam vermesinin meşruluğuna hükmeden alimlerin dayandıkları deliller kuvvetli olduğundan bu görüş kuvvetlidir. Er-Ravda sahibi: 'Yalnız bir selamın verilmesine dair varid olan hadisler, iki selam'ın meşruluğuna delalet eden hadislere ters düşmez. Çünkü bilindiği gibi, çelişki arzetmeyen rivayetteki fazlalığın kabulü vacibtir. İki selam la hükmetmek, varid olan bütün hadislerle amel etmek demektir. Fakat bir selamla hükmetmek böyle değildir. Çünkü bununla hükmetmek gereksiz olarak delillerin çogunu heder etmek demektir.' demiştir. EI-Hedy sahibi: 'Nebi (s.a.v.)'in namazdan çıkarken sağına ve soluna ''Es-Selamu aleyküm ve rahmetullah.. diyerek selam verdiğini on-beş sahabi kendisinden rivayet etmiştir. EI-Hedy sahibi bunları ismen zikrediyor. Nebi (s.a.v.)'in namazdan çıkarken önüne bir defa selam verdiği de kendisinden rivayet edilmiştir. Lakin sahih bir yolla bu hususta her hangi bir rivayet sabit olmamıştır. En iyi delil, Aişe (r.anha)'nın (919 nolu) hadisidir ki O da ma'luldur. Sünenlerde mevcut ise de gece namazı hakkındadır.' demiştir. EI-Hedy yazarı bir selamın meşruluğuna dair hadislerin zayıflık sebeplerini uzunca izah etmiş, el-Menhel yazarı da bunu nakletmişse de buraya aktarmaya gerek görmüyorum. EI-Hedy yazarı daha sonra şöyle der: 'Bir selamın meşrüluğuna hükmeden alimlerin elinde Medine halkının uygulamasından başka tutarlı bir delil yoktur. Medine halkının amelini delil göstermek sahihtir. Çünkü büyük zatlar, bu şehrin tatbikatını birbirinden miras olarak almışlardır. Fakat bir selam ile ilgili tatbikat hususunda, genellikle fıkıh alimleri muhalefet etmişlerdir. Doğrusu da fıkıh alimlerinin görüşüdür. Çünkü Nebi (s.a.v.)'in sabit olan sünneti, kim olursa olsun, hiç bir şehir halkının ameliyle reddedilmez. Nitekim Medine'deki ve başka şehirlerdeki bazı emirler, namazda birtakım şeyler ihdas etmişler, bu yoldaki uygulama süre gelmiştir. Fakat fıkıhçılar buna iltifat atmemişlerdir. Hulafa-i Raşidin devrindeki Medine halkının ameli, delil sayılırdı. Fakat onların vefatndan sonra ve oradaki sahabiler tükendikten sonra Medine halkının tatbikatı ile başka şehir halkının tatbikatı arasında değer bakımından bir fark yoktur. Halk arasında hakemlik yapan kaynak, Nebi (s.a.v.)'in sabit sünnetidir. Onun ve dört halife'nin vefatından sonra hiç bir kimsenin ameli hüküm kaynağı olamaz.' Maliki mezhebinin meşhur kavline göre namaz kılan şahıs imam ve münferid ise bir selam verir ve bununla namazdan çıkmaya niyet eder. Eğer imama uymuş durumda ise, sağ tarafına selam verir ve bununla namazdan çıkmayı kasdeder. Soluna da selam verir bununla da imam'ın selamını cevaplamak ister. SELAM'IN ŞER'İ HÜKMÜ: Fıkıhçılar ilk selamın vacibliği hususunda müttefiktirler. Ikinci selam ise, cumhur'a göre sünnettir. Tahavi, el- Kadı ve başkalarının dediğine göre Hasan bin Saiih, vacibliğine hükmetmiştir. Ahmed bin Hanbel'den yapılan bir rivayet de böyledir. Malik'in bazı arkadaşları da böyle demişlerdır. Zahiriye mezhebine mensub bazı alimlerin de böyle dediklerini İbn-i Abdi'l-Berr nakletmiştir. Hadislerin zahirine göre selam lafzı ''Es-Selamu aleykum ve rahmetullah,.dır . Hanefi mezhebine göre böyle selam vermek sünnettir. Kişi eğer yalnız ''Es-Selamu aleyküm,.'' veya ''Selamun aleyküm,.'' derse kafidir. Fakai sünneti terk etmiş olur. Şafii mezhebine göre de böyle selam vermek sünnettir. Şayet ''Es-Selamu aleyküm,''. veya ''Aleykumu's-Selam" derse en sıhhatli kavle göre farz ifade edilmiş olur . Malikiler'e göre' vaoib olan yalnız ''Es-Selamu aleyküm"dır. ''Ve rahmetullah,.'' lafzı ilave edilmez. Hanbeli mezhebine göre ''Es-Selamu aleyküm ve rahmetuliah,.'' lafzı ile selam vermek farzdır. Hadislerin zahirine göre selam verilirken sağa ve sola başı iyice döndürmek meşrudur. Öyle döndürmelidir ki onun arkasında oturan kişi yanağını görebilmelidir. Hanefi, Şafii, Hanbeli alimlerinin kavli budur. Malik'ten yapılan bir rivayete göre imam veya tek olarak namaz kılan için hüküm budur. İbn-i Kasım'ın Malik'ten yaptığı rivayete göre imam veya tek ola.rak namaz kılan kişi önüne selam verir ve başını hafifçe sağa döndürür. İmam'a uyan kişi ise yine İbn-i Kasım'ın rivayetine göre ilk selamı verirken hafifçe sağa bakar. İkinci selamı önüne verir ve imam'a işaret eder. Eğer solunda kimse varsa ona da üçüncü bir selam verir. Bu babtaki hadisler İbn-i Kasım'ın rivayetini reddederler
ابوموسیٰ اشعری رضی اللہ عنہ سے روایت ہے کہ علی رضی اللہ عنہ نے ہمیں جنگ جمل کے دن ایسی نماز پڑھائی کہ رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم کی نماز کی یاد تازہ ہو گئی، جسے یا تو ہم بھول چکے تھے یا چھوڑ چکے تھے، تو انہوں نے دائیں اور بائیں جانب سلام پھیرا ۲؎۔
। আবূ মূসা (রাঃ) থেকে বর্ণিত। তিনি বলেন, আলী(রাঃ) উটের যুদ্ধের দিন আমাদেরসহ সালাত পড়েন। তার সালাত আমাদেরকে রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম -এর সালাতের কথা স্মরণ করিয়ে দিল। জানি না, আমরা কি সেই পদ্ধতি ভুলে গিয়েছি, না আমরা তা ত্যাগ করেছি। তিনি তার ডানে ও বামে সালাম ফিরালেন।