عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ السَّائِبِ قَالَ : " قَرَأَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي صَلَاةِ الصُّبْحِ : بِالْمُؤْمِنُونَ فَلَمَّا أَتَى عَلَى ذِكْرِ عِيسَى ، أَصَابَتْهُ شَرْقَةٌ ، فَرَكَعَ " يَعْنِي سَعْلَةً
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ قَالَ : حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ ، عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ السَّائِبِ قَالَ : قَرَأَ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ فِي صَلَاةِ الصُّبْحِ : بِالْمُؤْمِنُونَ فَلَمَّا أَتَى عَلَى ذِكْرِ عِيسَى ، أَصَابَتْهُ شَرْقَةٌ ، فَرَكَعَ يَعْنِي سَعْلَةً
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ السَّائِبِ، قَالَ قَرَأَ رَسُولُ اللَّهِ ـ ﷺ ـ فِي صَلاَةِ الصُّبْحِ بـ {الْمُؤْمِنُونَ} فَلَمَّا أَتَى عَلَى ذِكْرِ عِيسَى أَصَابَتْهُ شَرْقَةٌ فَرَكَعَ . يَعْنِي سَعْلَةً .
It was narrated that ‘Abdullah bin Sa’ib said:“The Messenger of Allah (ﷺ) recited Al-Mu’minun [Al-Mu’minun 23] in the Subh prayer, and when he came to the mention of ‘Eisa, he was overcome with a cough, so he bowed in Ruku’.”
Telah menceritakan kepada kami [Hisyam bin Ammar] berkata, telah menceritakan kepada kami [Sufyan bin Uyainah] dari [Ibnu Juraij] dari [Ibnu Abu Mulaikah] dari [Abdullah bin As Sa`ib] ia berkata; "Dalam shalat subuh Nabi shallallahu 'alaihi wasallam membaca surat Al Mukminun, ketika sampai pada ayat yang membicarakan Isa beliau terserang batuk hingga beliau pun rukuk
Abdullah bin es-Saib (r.a.)'dan: şöyle söylemiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sabah namazında Mu'minun suresini okudu. İsa (A.S.)'ın zikredildiği yere gelince onu bir şarka tuttu. Bunun üzerine hemen rüku 'etti. Yani öksürük (tuttu.)" AÇIKLAMA (816, 817, 818, 819 ve 820): Kutbe (r.a.)'in hadisini Müslim ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. Tirmizi'nin rivayetinde hadisteki ayetin bulunduğu sure'nin sabah namazının ilk rek'atınde okunduğu bildirilmiştir. Tirmizi, Kutbe (r.a.)'in hadisinin hasen - sahih olduğunu da söylemiştir. Müslim'in bir rivayeti Tirmizi'nin rivayeti gibidir. Diğer bir rivayetinde; Nebi (s.a.v.)'inKaf suresini okuduğu tasrih edilmiştir. Bu hadise göre Nebi (s.a.v.) sabah namazının ilk rek'atinde 'Kaf suresini okumuştur. Amr bin Hureys (r.a.)'in hadisini Müslim, Ebu Davud ve Nesai de az lafız farkıyla rivayet etmişlerdir. Bütün rivayetlerden çıkarılan netice, Peygamber (s.a.v.)'in sabah namazında Tekvir suresini okumuş olmasıdır. Ebu Berze (r.a.)'in hadisini Buhari, Müslim ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Bu rivayetlere göre Peygamber (s.a.v.)'in sabah namazında okuduğu ayetlerin sayısı, altmış ile yüz arasında dolaşırdı. Ebu Katade (r.a.)'in hadisini Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetlerin metni daha uzuncadır. Bu hadise göre Peygamber (s.a.v.), öğle, ikindi ve sabah namazlarının ilk rek'atlerinde kıraatı uzatır. İkinci rek'atlerinde, birinci rek'ate nisbeten kıraatı kısaltırdı. Buhari'nin Ebu Katade (s.a.v.)'den olan rivayetinde Peygamber (s.a.v.)'in öğle ve ikindi farzının ilk iki rek'atinin her birinde Fatiha suresini ve başka bir sureyi okuduğu belirtilmiştir. Ebu Davud'un rivayeti de, Buhari'nin rivayetine benzer. El-Menhel yazarı 'Öğle namazındaki kıraat babı'nda rivayet olunan bu hadisi açıklarken ez cümle şöyle der: Fatiha'dan sonra kısa dahi olsa bir surenin tamamını okumanın, başka bir surenin bundan daha uzun bir parçasını okumaktan daha efdal olduğu, Buhari ve Ebu Davud'un rivayetinden anlaşılıyor. Yine bu rivayetlerden anlaşılıyor ki sure okumak, namazın ilk iki rek'atına mahsustur. Dört rek'atli farz'ın son iki rek'atında Fatiha'ya sure eklenmez. cumhurun kavli de budur. Şafii alimlerinin ekserisi böyle fetva vermişlerdir. Nebi (s.a.v.)'in, ilk rek'atı ikinci rek'at'ten fazla uzatmasının sebebi, gecikenlerin ilk rek'ata yetişmelerine yardım etmektir. Çünkü ibn-i Huzeyme ve Abdürrezzak'ın rivayetlerinde Ma'mer: Nebi (s.a.v.)'in ilk rek'atı uzatmasından maksadının, halk'ın ilk rek'ate yetişmeleri olduğunu zannediyoruz, demiştir. Ata' dan rivayet edildiğine göre, kendisi: Gerçekten ben imamı, her namazın ilk rek'atını uzatmasını istiyorum. Taki cemaat çoğalsın, demiştir. İlk rek'atı uzatmanın hikmeti, ondaki neş'enin çokluğu ve dolayısıyla huşu ve huzurun çokluğudur, diyenler de vardır. Birinci rek'atı uzatmak, ya çok ayetleri okumakla, yada okunan ayetleri yavaş yavaş ve tecvid kaidelerine fazlasıyla riayet etmekle olur. İLK REK'AT'I İKİNCİ REK'AT'TAN FAZLA UZATMAK HAKKINDA ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ : 1- Sevri, Malikiler, Muhammed bin el-Hasan ve Şafiilerin çoğu; Bütün namazlarda ilk rek'atı ikinci rek'at'tan daha fazla uzatmak müstahabtır, demişlerdir. Onların delili Ebu Katade (r.a.)'in mezkür hadisidİr. Bir de Müslim'in Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet ettiği (İbn-i Mace'nin 825 noda rivayet ettiği) hadistir. Nevevi: Birinci rek'atta kıraati uzatmakla hükmetmek, hadislerin zahirine uygun olan, muhtar ve yegane sahih olan kavİldİr. 2- Alimlerden bir cemaat; İlk iki rek'at'ın kıraat bakımından eşit olması müstahabtır, demişlerdir. Bunların delilleri. Müslim ve Ahmed'in Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet ettikleri: 'Nebi (s.a.v.) öğle farzının ilk rek'atının her birisinde otuz ayet kadar okurdu.' mealindeki hadistir. Diğer bir delilleri de buna benzeyen Sa'd bin Ebi Vakka s (r.a.)'in hadisidir. Ebu Hanife ve Ebu Yusuf, bu görüşte olan alimlerdendirler. Şu farkla ki : Bu iki imam, sabah vakti ğaflet ve uyku zamanı olduğu için, halk'ın cemaata yetişmesine yardımcı olmak üzere sabah namazında birinci rek'atin ikinciden daha fazla uzatılmasına hükmetmişlerdir. Bu görüşteki alimlere göre Nebi (s.a.v.)'in, birinci rek'atı ikinci rek'at'ten fazla uzatmasının sebebi, ilk rek'atta iftitah duası ve istiazenin bulunmasıdır. Beyhaki, ilk rek'atı uzatmaya ait hadisler ile, bu rek'atın ikinci rek'ata eşit olduğuna dair hadislerin arasını şöyle bulmuştur: İmam gelecek bir kimseyi bekliyorsa, ilk rek'atı uzatır, kimsenin geleceğini ummuyorsa birinci rek'ati ikinci rek'ate eşit kılar. İbn-i Hibban da arasını şöyle bulmuştur: ilk iki rek'atte okunan miktar eşit olmakla beraber ilk rek'atteki kıraatı, imam çok ağır okuduğu için o rek'at uzatılmış olur. Abdullah bin es-Saib (r.a.)'in hadisini Buhari ta'lik'en rivayet etmiş, Müslim, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Müslim ve Ebu Davud'un rivayeti mealen şöyledir: 'Abdullah bin es-Saib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir: ''Nebi (s.a.v.) Mekke'de bize sabah namazını kıldırdı ve (Fatiha'dan sonral Mu'miniin suresini okumaya başladı. Musa ile Harun'un yahut İsa'nın zikri geçen yere varınca (burada ravi tereddüt etmiştir. Nebi (s.a.v.)'i öksürük tuttu. Bunun üzerine hemen rükua gitti. Abdullah bin es-Sllib (r.a.) de bu namazda hazır bulunuyordu.' Hadiste anlatılan namaz kıldırılışı, Nesai'nin rivayetinde belirtildiği gibi Mekke'nin fethi yılında olmuştur. Nebi (s.a.v.), sabah namazında Fatiha'dan sonra Mu'minun suresini başından itibaren okumuştur. Musa (a.s.)'ın ve Harun (a.s.)'ın zikredildigi: ...... ayetine varınca veya İsa (a.s.)'ın zikredildiği; ........ ayetine varınca Onu öksürük tutmuş ve bunun üzerine kıraatı keserek rükuya varmıştır. Müslim'in ve Ebu Davud'un rivayetinde; ......... kelimesi yerine;....... kelimesi geçer. 'Sa'le' ve 'Su'le' diye okunabilen bu kelime, öksürük demektir. Müellifin rivayetinde, yukarıda da anlatıldıgı gibi 'Sa'le' kelimesi yerine 'Şarka' kelimesi geçer, Bu da bogaz tıkanıklığı demektir. EI-Menhel'in bildirdiğine göre Peygamber (s.a.v.), okuduğu ayetlerdeki kıssayı düşününce ağlayacak hale gelmiş ve bu nedenle boğazı tıkanmış ve Onu öksürük tutmuştur, Artık sureyi tamamlayamadan kıraati keserek rüku'ya varmıştır. BU HADiSLERİN FIKIH YÖNÜ : 1- Sabah namazında kıraatı uzatmak müstahabtır. 2- Fatiha'dan sonra sure okunurken doğacak bir ma'zeret dolayısıyla kıraatı kesip.rüku'a gitmek caizdir. 3- İhtiyaç olduğu zaman bir sure'nin bir kısımnı okumak, alimlerin ittifakıyla kerahatla birlikte caizdir. İhtiyaç olmadığı zaman sure'nin bir parçasını okumak, cumhura göre evlaya muhaliftir. 4- Sabah öğle ve ikindi namazlarının ilk rek'atlerındaki kıraatı, ikinci rek'atlerındaki kıraattan daha fazla uzatmak meşrudur
عبداللہ بن سائب رضی اللہ عنہ کہتے ہیں کہ رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم نے فجر کی نماز میں «سورۃ مومنون» کی تلاوت فرمائی، جب اس آیت پہ پہنچے جس میں عیسیٰ علیہ السلام کا ذکر ہے، تو آپ کو کھانسی آ گئی، اور آپ رکوع میں چلے گئے ۱؎۔
। আবদুল্লাহ ইবনুুস সাইব (রাঃ) থেকে বর্ণিত। তিনি বলেন, রাসূলুল্লাহ সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম ফজরের সালাতে সূরাহ মুমিনূন তিলাওয়াত করলেন। তিনি তিলাওয়াত করতে করতে ঈসা (আলাইহিস সালাম)-এর প্রসঙ্গ পর্যন্ত উপনীত হলে তাঁর হাঁচি (বা কফ) আসে। তিনি তখন রুকূতে চলে গেলেন।