عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : " لَا صَلَاةَ لِمَنْ لَا وُضُوءَ لَهُ ، وَلَا وُضُوءَ لِمَنْ لَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ ، وَلَا صَلَاةَ لِمَنْ لَا يُصَلِّي عَلَى النَّبِيِّ ، وَلَا صَلَاةَ لِمَنْ لَا يُحِبُّ الْأَنْصَارَ "
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي فُدَيْكٍ ، عَنْ عَبْدِ الْمُهَيْمِنِ بْنِ عَبَّاسِ بْنِ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ السَّاعِدِيِّ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ جَدِّهِ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ ، قَالَ : لَا صَلَاةَ لِمَنْ لَا وُضُوءَ لَهُ ، وَلَا وُضُوءَ لِمَنْ لَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ ، وَلَا صَلَاةَ لِمَنْ لَا يُصَلِّي عَلَى النَّبِيِّ ، وَلَا صَلَاةَ لِمَنْ لَا يُحِبُّ الْأَنْصَارَ قَالَ أَبُو الْحَسَنِ بْنُ سَلَمَةَ ، حَدَّثَنَا أَبُو حَاتِمٍ قَالَ : حَدَّثَنَا عِيسَى _ عُبَيْسُ _ بْنُ مَرْحُومٍ الْعَطَّارُ قَالَ : حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمُهَيْمِنِ بْنُ عَبَّاسٍ فَذَكَرَ نَحْوَهُ
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي فُدَيْكٍ، عَنْ عَبْدِ الْمُهَيْمِنِ بْنِ عَبَّاسِ بْنِ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ السَّاعِدِيِّ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، عَنِ النَّبِيِّ ـ ﷺ ـ قَالَ " لاَ صَلاَةَ لِمَنْ لاَ وُضُوءَ لَهُ وَلاَ وُضُوءَ لِمَنْ لَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ وَلاَ صَلاَةَ لِمَنْ لاَ يُصَلِّي عَلَى النَّبِيِّ ـ ﷺ ـ وَلاَ صَلاَةَ لِمَنْ لاَ يُحِبُّ الأَنْصَارَ " . قَالَ أَبُو الْحَسَنِ بْنُ سَلَمَةَ حَدَّثَنَا أَبُو حَاتِمٍ، حَدَّثَنَا عُبَيْسُ بْنُ مَرْحُومٍ الْعَطَّارُ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمُهَيْمِنِ بْنُ عَبَّاسٍ، فَذَكَرَ نَحْوَهُ .
It was narrated by 'Abdul-Muhaimin bin 'Abbas bin Sahl bin Sa'd As-Sa'idi, from his father, from his grandfather, that:The Prophet said: "There is no prayer for one who does not have ablution, and there is no ablution for one who does not mention the Name of Allah (before it). There is no prayer for one who does not send blessing, (Salat) upon the Prophet, and there is no prayer for one who does not love the Ansar." (Da'if) Another chain with similar wording
Telah menceritakan kepada kami [Abdurrahman bin Ibrahim] berkata, telah menceritakan kepada kami [Ibnu Abu Fudaik] dari [Abdul Muhaimin bin 'Abbas bin Sahal bin Sa'd As Sa'idi] dari [Bapaknya] dari [Kakeknya] dari Nabi shallallahu 'alaihi wasallam, beliau bersabda: "Tidak ada shalat bagi orang yang tidak memiliki wudlu, dan tidak ada wudlu bagi orang yang tidak menyebut nama Allah ketika berwudlu. Dan tidak ada shalat bagi orang yang tidak bershalawat kepada Nabi, serta tidak ada shalat bagi orang yang tidak menyukai kaum Anshar." Abu Al Hasan bin Salamah berkata; telah menceritakan kepada kami Abu Hatim berkata, telah menceritakan kepada kami Isa bin Marhum Al 'Aththar berkata, telah menceritakan kepada kami Abdul Muhaimin bin Abbas lalu ia menyebutkan sebagaimana hadits diatas
Not: Senedin iki kolunun birleştiği ravi Abdu'l-Muheymin'in zayıflığı hususunda alimler ittifak ettikleri gerekçesi ile isnadın zayıf olduğu Zevaid'de belirtilmiştir. Fakat Sindi demiş ki Abdu'l-Muheymin yalnız kalmamıştır. Çünkü onun kardeşi oğlu da rivayette bulunmuştur. Bu rivayeti Taberani, El-Mu'cemu'l-Kebir'de nakletmiş tir. AÇIKLAMA : (397, 398, 399, 400) ''Abdesti olmayanın namazı yoktur.'' manası şudur: Hiçbir farz veya nafile namaz abdestsiz kılınamaz. Abdestsiz olarak kılınan namaz sahih değildir, namaz sayılamaz. Bütün müslümanlar, abdest almaya gücü yeten bir kimsenin abdest almasının namazın sıhhati için şart olduğunda ittifak etmişlerdir. Su bulamayan veya kullanamayan kimse için teyemmüm de abdest hükmündedir. Hadisin "Abdest üzerinde Allah ismini zikretmeyenin abdesti yoktur.'' bölümüne gelince: Allah'ın ismini zikretmek çeşitli şekillerde olabilir. Beyhaki, Nesai ve Darekutni'nin Enes r.a.'den rivayet ettiklerine göre Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in mubarek parmakları arasından bir mucize mahiyetinde su fışkırdığı zaman Resulullah (s.a.v.) ...... = "Bismillah diyerek abdest alınız'' buyurmuştur. Taberani'nin Ebu Hureyre r.a.'den rivayetine göre Resul-i Ekrem (s.a.v.) ona: Ya Eba Hureyre! Abdest almak istediğin zaman; Bismillah ve'l-hamdu Lillah söyle. Çünkü böyle söylersen o abdestin bozuluncaya kadar senin görevli meleklerin senin için hasenat yazarlar. buyurmuştur. Fakat bu hadis'in sen.edinin zayıf olduğu Subulu's-Selam»da belirtilmiştir. Fethü'l-Kadir'de denildiğine göre Seleften veya Nebi (s.a.v.)'den nakledilen söz; --- Bizmillahi'l-Azim ve'l-hamdu Lillahi ala dini'l-İslam--- dır. Bir de en faziletlisi, istiazeden sonra tam besmele çekmektir, diyenler vardır. EI-Muhit'te ise Kelime-i Tevhid veya Kelime-i Şehadet yahut AIlah'a hamd etmek ile hadisin gereği yapılmış olur, denilmiştir. Bölümün ",.. Abdesti yoktur.'' hükmü de iki şekilde yorumlanmıştır. 1. Allah'ın ismini anmayanın abdesti sahih değildir. 2. Allah'ın ismini anmayanın abdesti kamil ve olgun değildir. Bölümün zahirine göre birinci şekilde yorumlanır. Böyle yorumlanınca tesmiye (= Allah'ın adını zikretmek) abdestin sıhhati için vacip olur. Zahiriye mezhebine mensup alimler İshak ve başka bir grup alim bu görüştedirler. Bunlardan Zahiriye mezhebine göre tesmiye abdestin farzıdır. Unutularak bile terk edilirse abdest sahih sayılmaz. Diğerlerine göre kasden terkedenin abdesti sahih değil ise de unutarak terkedenin abdesti sahihtir. Ahmed bin HanbeI'den bir rivayete göre O da böyle söylemiştir. Ashabı da bu görüştedir. Gusül ve teyemmüm de abdest gibidir. Abdest esnasında hatırlayan kimse hemen besmele çekerek abdestine, kaldığı yerden devam eder. Bölümü ikinci şekilde yorumlayan alimlerin başında gelen Hanefi, Şafii ve Maliki'ler ise; tesmiyenin sünnet olduğuna hükmetmişler. Ahmed bin HanbeI'in bir rivayeti de böyledir. Tesmiye çeşitleri hakkındaki Hanefi'lerin görüşü; yukarda Fethü'l-Kadir'den alınan nakilde belirtildi. Şafii'lere göre ise BismilIah demek yeterlidir. Tam besmeleyi çekmek ise daha faziletlidir. Maliki mezhebine göre besmeleyi tam çekmek hakkında iki görüş vardır. Birisine göre tam çekmek daha iyidir. Diğerine göre ise yalnız Bismillah demek daha iyi sayılmıştır. Tesmiyenin vacip olmadığını söyleyerek bölümü 2'nci şekilde yorumIayanların delili şu hadistir. 'Kim Allah adını zikrederek abdest alırsa, aldığı abdest onun bütün bedenini temizler. Allah adını zikretmeden aldığı abdest ise yalnız abdest uzuvlarını temizlemiş olur.' Bu hadisi, Darekutni ve Beyhaki İbn-i Ömer (r.a.)'den merfuan rivayet etmişler. Fakat senedIerinde rivayeti metruk olan AbduIlah bin El-Hakem Ed-Dahiri bulunur. Darekutni, Ebu Hureyre (r.a.)'den de rivayet etmiş ise de onun senedinde, zayıf olan Mirdas bin Muhammed bin AbdiIIah ve babası vardır. Keza Darekutni ve Beyhaki, İbn-i Mes'ud (r.a.)'den de rivayette bulunmuşlar. Lakin bu senedde de metruk olan Yahya bin Haşim Es-Simsar bulunur. Bu hadis tesmiyenin vacip olmadığına delalet eder, diyen alimler yukarıda Beyhaki, Nesai ve DarekutnI'nin Enes (r.a.)'den rivayet ettiklerini belirttiğimiz 'Bismillah diyerek abdest alınız' mealindeki hadise dayanarak besmele'nin sünnet olduğunu söylemişlerdir. Nevevi de, bu mes'elede Ebu Hureyre (r.a.)'in şu mealdeki hadisini delil göstermek mümkündür, demiştir: 'Allah adı ile başlanmayan önemli her iş sakattır, eksiktir.' Ebu Davud'un şerhi EI-Menhel'de bu izahat verildikten sonra şöyle deniliyor: Bu dayanakların kuvvetli oimadığı ve matluba pek delalet etmediği görülmektedir. Lakin Tirmizi' nin şerhinde İbn-i Seyyidi'n-Nas, bazı rivayetlerde, hadis metninde: = .. Kamil abdest... tabiri bulunur, demiştir. Rafii de bu tabirin bulunduğu rivayeti delil göstermiştir. Eğer bu rivayet sabit ise, tesmiye'nin sünnet olduğunu ispatlayan en kuvvetli delil budur. Tirmizi'nin şerhi Tuhfe'de şöyle deniliyor: «Abdest alınırken Allah adını anmak hususunda rivayet olunan hiç bir hadisin kuvvetli olmadığı El-Bezzar tarafından ifade edilmiştir. Ben derim ki: Bu babta çok hadis rivayet olunmuş olup bir diğerini desteklemektedir. Bunların toplamından anlaşılıyor ki; tesmiyenin bir aslı vardır. El-Hafız İbn-i Hacer de: Hadislerin toplamından bir kuvvet doğup tesmiyenin bir aslının bulunduğuna delalet var, der. Ebu Bekr bin Şeybe de: Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in abdest alırken tesmiyede bulunduğu bizce sabittir, demiştir. 400 nolu hadisteki: 'Ve Nebi üzerine salavat getirmeyenin namazı yoktur.' bölümü ile ilgili olarak Sindi şöyle der: Bölümün manası şudur: Ömründe bir defa olsun Nebi'ye salavat getirmenin farziyetine inanmayarak bu nedenle salavat getirmeyen veya ömür boyunca Nebi'ye salavat getirmeyi hiçe sayarak bu vecibeyi ifa etmiyenin namazı makbul değildir. Şafii ise: Bu bölümden maksad, namaz içinde Nebi'ye salavat getirmeyenin namazının sahih olmadığını ifade etmektir, diyerek namazda O'na salavat getirmeyi farz saymıştır. 'Ensar'ı sevmiyenin namazı yoktur ..' bölümünden maksad ise, Ensar-ı Kiram (r.a.)'ın yapmış oldukları fedakarlık ve yardımlara değer vermiyerek onların fazilet ve üstünlüklerini tanımayan kimsenin namazı makbul değildir
سہل بن سعد ساعدی رضی اللہ عنہ کہتے ہیں کہ نبی اکرم صلی اللہ علیہ وسلم نے فرمایا: اس شخص کی نماز نہیں، جس کا وضو نہیں، اور اس شخص کا وضو نہیں جو وضو کے وقت «بسم اللہ» نہ پڑھے، اور اس شخص کی نماز نہیں جو نبی اکرم صلی اللہ علیہ وسلم پہ درود نہ بھیجے، اور اس شخص کی نماز نہیں جو انصار سے محبت نہ کرے ۱؎۔
। সাহল ইবনু সা’দ আস-সাঈদী (রাঃ) থেকে বর্ণিত। নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম বলেনঃ যার উযূ (ওজু/অজু/অযু) হয়নি তার সালাত হয়নি এবং যে ব্যাক্তি উযূর সময় বিসমিললাহ বলেনি তার উযূ হয়নি। ৪/৪০০ (১) আবূল হাসান ইবনু সালামাহ, আবূ হাতিম, ঈসা (উবায়স) ইবনু মারহূম আল-কাত্তার, আবদুল মুহাইমিন ইবনু আব্বাস (রহঃ) সূত্রে পূর্বোক্ত হাদীসের অনুরূপ বর্ণিত হয়েছে। যে ব্যাক্তি নবী সাল্লাল্লাহু আলাইহি ওয়াসাল্লাম এর প্রতি দরূদ পড়েনি তার সালাত এবং যে ব্যাক্তি আনসারদের ভালোবাসে না তার সালাত হয় না।